İş Kanunu Bakımından Çalışma Koşullarında Esaslı Değişiklik - Alpertunga Avukatlık Bürosu

4857 sayılı İş Kanunu[1], hukukumuzda çalışma sürecinde esnekleÅŸme ve iÅŸçinin korunması anlamında önemli düzenlemeler getirmiÅŸtir. Bunlardan biri de, hem esnekleÅŸme hem de iÅŸ güvencesi ile ilgili yönü bulunan “çalışma koÅŸullarının belirlenmesi ve bunların deÄŸiÅŸtirilmesi” konusudur.

İş Kanunu’nda, iÅŸçinin çalışma koÅŸullarının deÄŸiÅŸtirilmesi ve uygulanmaması konusunda en önemli düzenleme, “çalışma koÅŸullarında deÄŸiÅŸiklik ve iÅŸ sözleÅŸmesinin feshi” baÅŸlıklı 22. maddedeki hükümdür. İncelememizin de temelini teÅŸkil eden bu önemli düzenlemeyle; iÅŸçinin çalışma koÅŸulları, bir önceki İş Kanunu’ndan farklı olarak daha ayrıntılı biçimde ele alınmış, bu çerçevede iÅŸçi, çalışma koÅŸulları açısından korunmuÅŸ ve ancak iÅŸçinin rızasıyla çalışma koÅŸullarının deÄŸiÅŸtirilebileceÄŸi öngörülmüÅŸtür.

Çalışma koÅŸullarında esaslı bir deÄŸiÅŸikliÄŸin nasıl gerçekleÅŸtirilebileceÄŸini düzenleyen 22. madde ile öncelikle taraflar arasındaki iÅŸ iliÅŸkisinin sürdürülmesi amaçlanmış, eÄŸer bu saÄŸlanamazsa; fesih en son olarak düÅŸünülmüÅŸ ve bu madde kapsamında, sadece iÅŸveren tarafından çalışma koÅŸullarında deÄŸiÅŸiklik teklifini takip eden fesih düzenlenmiÅŸtir. Bununla beraber; 24. maddenin (II) numaralı bendinin (f) alt bendinde “….çalışma ÅŸartlarının uygulanmaması” iÅŸçiye de haklı nedenle derhal fesih hakkı veren bir durum olarak düzenlenmiÅŸtir[2].

Böylece İş Hukuku; hemen her alanda olduÄŸu gibi çalışma koÅŸullarının belirlenmesi ve deÄŸiÅŸtirilmesinde de yaÅŸanan, esneklik ve güvence çatışmasını[3] dengelemeye çalışmaktadır.

Gerçekten de üretim sürecinde esnekliÄŸin vazgeçilmez olduÄŸu günümüzde, en çok tartışılan konulardan biri de; teknoloji ve küreselleÅŸme sonucu artan rekabet koÅŸullarıyla ilgili olarak iÅŸletmenin korunmasıdır. Bunun karşıtı ise çalışma koÅŸullarında istikrar ve buna yönelik iÅŸ güvencesi kapsamında iÅŸçinin korunmasıdır. İşçinin korunması ile istihdam ve çalışma koÅŸullarındaki esneklik gerçeÄŸi, iÅŸçi-iÅŸveren arasında belirli bir uzlaÅŸma saÄŸlanması ile gerçekleÅŸebileceÄŸinden, söz konusu çatışmaya menfaat dengesine uygun bir çözüm getirebilmek vazgeçilmez olmaktadır.

Öte yandan, iÅŸ sözleÅŸmesinin feshi veya deÄŸiÅŸtirilmesi kavramları mukayese edildiÄŸinde; ilkinin, çok sayıda bilimsel çalışmaya konu olduÄŸu, diÄŸerinin ise derinlemesine incelenmediÄŸi ya da daha doÄŸru bir ifadeyle henüz bir “çalışma koÅŸullarının deÄŸiÅŸtirilmesi” kuramının oluÅŸmadığı deÄŸerlendirilmektedir. Bu nedenle, İş Kanunu’nun 22. maddesinde, iÅŸ sözleÅŸmesinin feshi ve deÄŸiÅŸtirilmesi arasında kurulan baÄŸlantı ile iÅŸçiye saÄŸlanan iÅŸ güvencesinin nitelik ve sınırlarının iyi anlaşılması ve açıklanması gerekmektedir.

Dolayısıyla, biz bu çalışmamızda; önce “çalışma koÅŸullarını belirleyen kaynakları”, daha sonra İK m.22 kapsamında ele alınan ve bazı yazarlar tarafından “deÄŸiÅŸiklik feshi[4]” olarak da adlandırılan “çalışma koÅŸullarında esaslı deÄŸiÅŸiklik” kavramını ve söz konusu deÄŸiÅŸikliÄŸin sonuçlarını, güncel Yargıtay 9. HD. kararlarını da dikkate alarak ortaya koymaya çalışacağız.

Çalışma KoÅŸullarında Esaslı DeÄŸiÅŸiklik

1. Çalışma koÅŸulu kavramı ve çalışma koÅŸullarının belirlenmesi

I. Çalışma koÅŸulu kavramı

A- Kavram

Çalışma koÅŸullarında yapılan deÄŸiÅŸiklik ve bu deÄŸiÅŸikliÄŸin hukuki sonuçlarının anlaşılabilmesi için öncelikle, çalışma koÅŸulu kavramının açıklanması gerekmektedir.

Çalışma kavramı sözlükte “bir ÅŸey meydana getirmek için uÄŸraÅŸma iÅŸi, emek harcamak, bilimsel ve sanatsal amaçlı ürün, bir sonuç elde etmek, herhangi bir ÅŸey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik[5]” anlamına gelmektedir. Çalışma koÅŸulu kavramı ise “iÅŸçinin üstlendiÄŸi iÅŸi yerine getirmede tabi olacağı bütün ÅŸartları ifade eden ve bu yönüyle iÅŸ iliÅŸkisinden kaynaklanan tüm hak ve borçları kapsayan bir kavram”olarak kabul edilmektedir[6].

Çalışma koÅŸullarının hukuki temellerini; Anayasa, İş Kanunu ve konuyla ilgili diÄŸer kanun hükümleri, tüzük ve yönetmeliklerin yanı sıra toplu iÅŸ sözleÅŸmesi, bireysel iÅŸ sözleÅŸmesi, iÅŸ sözleÅŸmesinin eki ve bununla baÄŸlantılı iÅŸyeri iç yönetmeliÄŸi, iÅŸyeri uygulamaları ve iÅŸverenin yönetim hakkı belirlemektedir<[7]. Söz konusu kaynaklarda, “çalışma koÅŸulları” ifadesi yanında, genel olarak aynı anlama gelen “iÅŸ koÅŸulları”, “iÅŸ ÅŸartları”, “çalışma ÅŸartları” gibi kavramlardan herhangi biri kullanılmıştır. Ancak, özellikle Anayasa ve İş Kanunu’nda bu kavramlara iliÅŸkin herhangi bir tanım veya açıklama getirilmemiÅŸ veya getirilememiÅŸ, bilinen kavramlar olarak kabul edilmiÅŸtir. Bu nedenle; “İş Hukuku’nun en tartışmalı alanlarından biri, çalışma koÅŸullarının tespiti ile bu koÅŸulların uygulanması, deÄŸiÅŸiklik yapılması, en nihayet iÅŸçinin kabulüne baÄŸlı olmayan deÄŸiÅŸiklik ile iÅŸverenin yönetim hakkı arasındaki ince çizginin ortaya konulmasında[8]” görülmektedir.

B- Tanım

Çalışma koÅŸulları, “genel olarak iÅŸ iliÅŸkisinden doÄŸan ve iÅŸin ifasında tabi olunan hak ve borçların tümünü ifade eden[9]” bir kavramdır. GeniÅŸ anlamda çalışma koÅŸullarını deÄŸerlendirdiÄŸimizde, bir tarafta, doÄŸrudan iÅŸin ifasına yönelik olarak iÅŸin görüleceÄŸi yer, iÅŸin görüleceÄŸi zaman, iÅŸçiye ödenecek ücret, çalışma süreleri ve yıllık ücretli izin süreleri gibi iÅŸin ifa sürecine iliÅŸkin hususları kapsarken, diÄŸer taraftan doÄŸrudan iÅŸin ifası ile ilgili olmayan iÅŸçinin o iÅŸyerinde çalışmasından doÄŸan güvenlik, ısınma, saÄŸlık havalandırma vb. hususları içerir.

Çalışma koÅŸulları içerisinde yer alan; iÅŸçinin iÅŸ görme borcu ile bunun karşılığında iÅŸveren tarafından ödenen ücret baÅŸta olmak üzere, iÅŸin ne zaman ve nerede görüleceÄŸi, iÅŸ yerindeki çalışma süreleri, yıllık ücretli izin süreleri, ödenecek ücretin ekleri, yapılan sosyal yardımlar (ara dinlenmesi, evlenme, doÄŸum, öÄŸrenim, gıda, maluliyet ve ölüm yardımı vb.) gibi koÅŸullar, iÅŸin ifa sürecine iliÅŸkin birinci derecede önemli (esaslı) unsurlarıdır[10]. “İşçiye özel saÄŸlık sigortası yapılması ya da iÅŸverence primleri ödenmek kaydıyla bireysel emeklilik sistemine dâhil edilmesi[11]” de çalışma koÅŸulları kavramına dâhildir. Bunları, genellikle iÅŸ sözleÅŸmesinin yapılması sırasında iÅŸçi tarafından bilinen ve daha sonra onun rızası olmaksızın deÄŸiÅŸtirilemeyen çalışma koÅŸulları olarak ifade etmek de mümkündür.

Buna karşılık, iÅŸveren, doÄŸrudan iÅŸin ifası ile ilgili olmayan iÅŸçinin o iÅŸyerinde çalışmasından doÄŸan güvenlik, ısınma, saÄŸlık, havalandırma vb. çalışma koÅŸullarında esaslı olmayan, tali mahiyette deÄŸiÅŸiklikleri iÅŸçinin muvafakati gerekmeksizin deÄŸiÅŸtirebilir.

II. Çalışma koÅŸullarını belirleyen kaynaklar

A- Genel olarak

Çalışma koÅŸullarının oluÅŸumunda deÄŸiÅŸik kaynaklar etkili olmaktadır. Çalışma koÅŸullarının hukuki temellerini oluÅŸturan bu kaynaklar; “İş Hukuku’nun baÅŸka hukuk dalları ile ortak kaynakları”, “İş Hukuku’nun kendine özgü kaynakları” ve “İş Hukuku’nun uluslararası kaynakları’ nın toplamı olarak özetlenebilir[12]. Bununla beraber, İş Hukuku’nun yazılı ve yazılı olmayan kaynakları yanında hukuk kurallarının uygulayıcılarına yardımcı olan kazai ve bilimsel içtihatları (öÄŸreti, doktrin) ifade eden “yardımcı kaynakları” da söz konusudur.

İşçi ve iÅŸveren arasındaki uyuÅŸmazlıklar çözümlenirken çalışma koÅŸullarını düzenleyen kaynaklara baÅŸvurulur. Buna göre çalışma koÅŸullarını oluÅŸturan kaynaklar arasında bir sıralama yapılmalı ve normlar hiyerarÅŸisine uygun hareket edilmelidir. Normlar hiyerarÅŸisine göre bir sıralama yapıldığında; anayasa, kanunlar, yürütme ve yargı kararları, gibi “resmi kaynaklar”, toplu iÅŸ sözleÅŸmeleri, bireysel iÅŸ sözleÅŸmeleri, personel yönetmeliÄŸi, benzer kaynaklar ve iÅŸyeri uygulamalarının bütününü oluÅŸturan “özel kaynaklar” ve ilaveten yine İş Hukuku’nun bir özelliÄŸi olarak bu hukuk dalındaki “uluslar arası kaynaklar” düÅŸünülmelidir.

B- Resmi kaynaklar: Anayasa, kanun, tüzük ve yönetmelikler

Hukuk öÄŸretisinde, “anayasal normların” genellikle bireysel iliÅŸkilere doÄŸrudan uygulanabilir nitelik taşımadığı; bu normların, çoÄŸunlukla var olan normların yorumlanmasında ve kanun boÅŸluklarının doldurulmasında dikkate alınacağı ya da emredici normların somutlaÅŸtırılmasında dolaylı uygulama alanı bulacağı kabul edilmektedir. BaÅŸka bir deyiÅŸle, Anayasa ilke ve kurallarının diÄŸer bir iÅŸlevi iÅŸçi-iÅŸveren iliÅŸkilerinde birer yorum ölçüsü olarak görev yapmalarıdır[13]. Bu çerçevede, iÅŸçinin anayasanın üstünlüÄŸü ilkesinden kaynaklanan, kiÅŸinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliÅŸtirme hakkı, yerleÅŸme ve seyahat özgürlüÄŸü hakkı, çalışma yerini serbestçe seçme hakkı, aile yaÅŸamına saygı gösterilmesini bekleme hakkı ve konuta saygı hakkının, çalışma koÅŸullarının tespitinde dikkate alınması önem kazanmakta ve bu çerçevede belirlenmesi gerekmektedir.

Kanunlar, anayasadan sonra iÅŸ hukukunun en önemli kaynağıdır. Çalışma koÅŸullarını belirleyen “kanun hükümlerinin” büyük bir kısmı, emredici kurallardan oluÅŸmaktadır. Bunlardan çok az kısmı mutlak emredici, büyük çoÄŸunluÄŸu ise nispi emredicidir. Mutlak emredici hükümlerin aksinin kararlaÅŸtırılamayacağı açıktır. Nispi emredici hükümler ise, aksi iÅŸçi yararına olmak üzere iÅŸ sözleÅŸmeleriyle deÄŸiÅŸtirilebilir. Örnek olarak; haftalık çalışma süresi en çok 45 saattir. Ancak, bunun 40 saat olduÄŸuna dair bir hüküm sözleÅŸmeye konulursa, geçerlidir. Ancak, 45saatin üstüne çıkılamaz. Bu özelliÄŸinden dolayı, nispi emredici hükümlere sosyal kamu düzenine iliÅŸkin hükümler de denmektedir[14].

Kanunların uygulanmasını veya öngördükleri hususları düzenlemek üzere çıkarılan tüzük, yönetmelik ve kanun hükmünde kararnameler –yürütme- de; kanunların gerektirdiÄŸi, ancak bunlarda yer alması mümkün olmayan ayrıntılı hükümler ile çalışma ÅŸartlarının oluÅŸumunda etkili olmaktadır[15].

İşçilerin genel tatil günlerinde çalışıp çalışmayacağı, çaÄŸrı üzerine çalışma düzenlemesindeki haftalık çalışma saatinin 20 saat kararlaÅŸtırılmış sayılacağıgibi hususlar iÅŸ sözleÅŸmesi ve toplu iÅŸ sözleÅŸmesiyle deÄŸiÅŸtirilebileceÄŸinden bu hususlara iliÅŸkin hükümler birer yedek hukuk kuralı[16] olup çalışma koÅŸullarının belirlenmesinde rol oynamaktadır.

Çalışma koÅŸullarını belirleyen kaynakların çokluÄŸu ve yoruma açık olması sebebiyle, muhtemel boÅŸlukları doldurabilmek için zaman zaman örf ve adet kuralları ile doktrine baÅŸvurmak da mümkündür[17].

İş Hukuku’nun kaynakları sadece yasama, yürütme ve yargı kaynaklarından ibaret deÄŸildir. Bunun yanında resmi sıfatı olmayanların oluÅŸturduÄŸu İş Hukuku’na ait “özel kaynaklar” da bulunmaktadır.

C- İş sözleÅŸmesi ve eki niteliÄŸindeki kaynaklar

Bireysel nitelikteki iÅŸ sözleÅŸmeleri, iÅŸçi ile iÅŸveren arasında yapılan, iki taraflı bir sözleÅŸme türüdür. Yürürlükteki mevzuatın emredici hükümlerine aykırı olmamak koÅŸulu ile iÅŸçi ve iÅŸveren arasındaki iÅŸ iliÅŸkilerinde uygulanacak kuralları belirler. Bu özelliÄŸi nedeni ile bireysel nitelikteki iÅŸ sözleÅŸmeleri tarafları baÄŸlayıcı hükümler içerir ve bireysel iÅŸ iliÅŸkisinin temelini oluÅŸturur[18].

İç yönetmelikler ise iÅŸverence tek taraflı olarak hazırlanan, iÅŸyerinde uygulanacak genel ve yeknesak çalışma koÅŸullarını içeren düzenlemelerdir[19]. Bu kapsamda, sanayileÅŸmede atılan ileri adımlar ve ihtisaslaÅŸmaya dayanan üretim, sadece büyük ölçekli deÄŸil, orta ölçekli, hatta küçük ölçekli iÅŸletmelerin iÅŸ yerlerinde de genel ve yeknesak çalışma koÅŸullarına dayalı iÅŸ iliÅŸkilerinin kurulmasını saÄŸlamaktadır. Dolayısıyla, iÅŸ sözleÅŸmelerinin aynı koÅŸullara (tip iÅŸ sözleÅŸmeleri) göre oluÅŸumunda iÅŸverence hazırlanan ve iÅŸçinin kabulü ile iÅŸ sözleÅŸmesinin hükmü ve eki kabul edilen personel yönetmeliÄŸi, iÅŸ yeri iç yönetmeliÄŸi ve benzeri yönetmelikler, çalışma koÅŸullarının bireysel düzeyde belirlenmesinde önemli bir kaynak ve esnekleÅŸtirme aracı[20] haline gelmektedir. “İç yönetmelik” hükümleri ancak iÅŸçinin önceden bilgisine sunulması ve her bir iÅŸçinin “açık ya da örtülü” kabulüyle geçerli hale gelirler.

İş sözleÅŸmesinin hükmü haline gelen “iÅŸyeri uygulaması” da çalışma koÅŸullarını belirleyen kaynaklar arasındadır[21]. İşyeri uygulaması, iÅŸçiler tarafından herhangi bir talep veya iÅŸvereni baÄŸlayan herhangi bir yasal ve sözleÅŸmesel bir zorunluluk bulunmamasına raÄŸmen, bir takım fiili davranış ve uygulamaların süreklilik kazanması ile oluÅŸur. Bu noktada iÅŸyeri uygulamasının en önemli özelliÄŸi iÅŸveren yönünden baÄŸlayıcı halegelmesidir[22].Bunun için iÅŸçilerin, iÅŸverenin davranışından böyle bir isteÄŸi olduÄŸu sonucunu, dürüstlük kurallarına uygun olarak çıkarmış bulunmaları yeterlidir. Yargıtay da belirli koÅŸulların varlığı halinde iÅŸyeri uygulamalarının iÅŸ sözleÅŸmesine dönüÅŸtüÄŸü görüÅŸünü benimsemiÅŸtir[23].

D- İşverenin yönetim hakkı

İş hukukunda iÅŸverence kullanılan yönetim hakkı özetle, iÅŸin iÅŸleyiÅŸi ile iÅŸçilerin genel faaliyet ve davranışları üzerinde iÅŸverenin tek taraflı olarak tasarruf edebilmesini ifade eder[24]. Zira iÅŸ sözleÅŸmelerinin iÅŸçinin tüm edimlerini ayrı ayrı düzenlemesi mümkün deÄŸildir. Tabiî ki yönetim hakkının sınırlarının da İş Kanunu, toplu ve bireysel iÅŸ sözleÅŸmesi ile belirlendiÄŸi, dolayısı ile iÅŸverenin yönetim hakkı çerçevesinde verdiÄŸi talimatların bunlara aykırı olamayacağı açıktır.

İş hukuku tarihinin baÅŸlangıcından bu yana temel kaygılardan birisini; baÅŸlangıçta çok geniÅŸ olan iÅŸverenin yönetim hakkının, zaman içinde sınırlandırılması teÅŸkil etmiÅŸtir[25]. İşverene tek taraflı irade beyanıyla iÅŸyerindeki çalışma koÅŸullarını belirleme yetkisini veren yönetim hakkı; çalışma koÅŸullarını belirleyen normlar hiyerarÅŸisinin en alt sırasında yer aldığından, kendinden üstte yer alan tüm iÅŸ hukuku kaynakları tarafından sınırlandırılmıştır[26].

İşverenin yönetim hakkına, iÅŸyerinin düzeni ve iÅŸçilerin iÅŸyerindeki davranışları hakkında kurallar koyabilme yetkisi de dâhildir. İşveren yönetim hakkını; iÅŸ yasaları, toplu ve bireysel iÅŸ sözleÅŸmeleriyle sınırlandığı[27] alanlar dışında ve çalışma amacıyla sınırlı olmak kaydıyla her ÅŸekilde kullanabilir. Özetle iÅŸverenin yönetim hakkının içeriÄŸi, yasa ve sözleÅŸmelerle düzenlenebilir, geniÅŸletilebilir veya daraltılabilir.

İşveren; yönetim hakkına dayanarak, iÅŸçinin iÅŸ görme borcunu tanımlayarak; iÅŸyerinde düzeni ve güvenliÄŸi saÄŸlayacak talimatlar da verebilir[28]. İşçi, kural olarak bunlara uymakla yükümlüdür. Bazı iÅŸler vardır ki, bunların iÅŸverence önceden düzenlenmesi ötekilere oranla daha az bir ölçüde olanaklıdır. Gittikçe ilerleyen tekniÄŸe ve geliÅŸen makineleÅŸmeye karşın, bazı iÅŸ dallarında ise iÅŸçiye iÅŸini görürken yine de bağımsız hareket edebileceÄŸi bir özerk alan kalmaktadır. Klasik kiÅŸi hak ve özgürlükleri ile sosyal hakların, özellikle müzisyen, artist, sporcu, doktor, avukat ve öÄŸretmen gibi sanat ve bilime yönelik mesleklerde, yapılacak iÅŸin ayrıntıları, baÅŸlangıçta çok az ölçüde saptanabilmektedir.

III. Çalışma koÅŸulu, sözleÅŸme koÅŸulu iliÅŸkisi

İşçinin tabi olduÄŸu “çalışma koÅŸulları”, iÅŸ sözleÅŸmesinde yer alan “sözleÅŸme koÅŸullarından” daha geniÅŸ içeriÄŸe sahip bir kavram olarak görülmektedir. Çünkü sözleÅŸme koÅŸulları sadece bireysel iÅŸ sözleÅŸmesi ile bunun eki niteliÄŸindeki personel yönetmeliÄŸi ve iÅŸyeri uygulaması ile tespit edilen çalışma koÅŸullarını anlatırken, “çalışma koÅŸulları” kavramı sözleÅŸme ile kararlaÅŸtırılanlara ek olarak, kanun, tüzük ve yönetmelikler yanında toplu iÅŸ sözleÅŸmesi ve talimatlarla belirlenen koÅŸulları da kapsamaktadır[29].

Çalışma koÅŸullarının tespitinde, uygulanmasında veya deÄŸiÅŸiklik yapılmasında temel sorun; yukarıda ifade edilen kaynaklardaki kuralların çatışması halinde ortaya çıkmaktadır.BaÅŸka bir deyiÅŸle, çalışma koÅŸullarından söz edilirken bunun mevzuatın öngördüÄŸü, yani kanun, tüzük ve yönetmeliklerle belirlenen emredici nitelikteki bir çalışma koÅŸulu mu, yoksa iÅŸ sözleÅŸmesi veya bunun eki niteliÄŸindeki kaynaklarla oluÅŸan bir çalışma koÅŸulu mu olduÄŸu hususunun tespiti, uygulanacak hükümler ve buna baÄŸlanacak hukuki sonuçlar açısından önem taşımaktadır.

Åžayet mevzuatla öngörülen emredici nitelikteki çalışma koÅŸullarından söz ediliyorsa, çalışma koÅŸullarını belirleyen “kaynaklar piramidinin” üst sıralarında mutlak emredici olarak düzenlenen bir hususun, iÅŸçi lehine olsa da, daha alt sıradaki kaynaklarla deÄŸiÅŸtirilmesi mümkün deÄŸildir[30]. Örnek olarak; İK. m. 21, son fıkrası “…..feshin geçersizliÄŸine karar verildiÄŸinde, iÅŸveren, iÅŸçiyi bir ay içinde iÅŸe baÅŸlatmak zorundadır. İşçiyi baÅŸvurusu üzerine iÅŸveren bir ay içinde iÅŸe baÅŸlatmaz ise, iÅŸçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olur” hükmü aksine, iÅŸe baÅŸlatma süresi ya da iÅŸe baÅŸlatmama tazminatının alt ve üst sınırının, iÅŸçi lehine de olsa kaynaklar hiyerarÅŸisinde daha alt sıradaki kaynaklarca deÄŸiÅŸtirilemeyeceÄŸi açıktır. Aksi bir durumda, kanunla düzenlenen bir çalışma koÅŸulunun uygulanmaması söz konusu olacaktır.

Bunun dışında mutlak emredici hükümlerin bulunmadığı hallerde çalışma koÅŸullarını belirleyen kaynaklar arasında çatışma durumunda, iÅŸçinin yararına olan düzenleme ya da uygulamanın, çalışma koÅŸulunu oluÅŸturduÄŸu kabul edilmelidir.

EÄŸer, iÅŸ sözleÅŸmesi ve ekiyle belirlenen çalışma koÅŸullarından bahsediliyorsa; bunların ihlali halinde ise çalışma koÅŸullarının deÄŸiÅŸtirildiÄŸi düÅŸünülecektir[31]. Bu kapsamda; taraflar kendi aralarında anlaÅŸarak çalışma koÅŸullarında her zaman deÄŸiÅŸiklik yapabilecekleri gibi 22. madde ile belirlenen usül ve düzenlemelere uygun olmak kaydıyla iÅŸin ifasına yönelik esaslı deÄŸiÅŸiklikler de yapabilirler. İşverenin, yönetim hakkı çerçevesine giren çalışma koÅŸullarında ise tek taraflı deÄŸiÅŸiklik yapabilme hakkı saklıdır.

2. Çalışma koÅŸullarında deÄŸiÅŸiklik

I. Ahde vefa ilkesi ve değişiklik ihtiyacı

Çalışma koÅŸullarında esaslı deÄŸiÅŸiklik konusunu incelerken öncelikle irdelenmesi ve üzerinde durulması gereken hususlar; genel olarak, sözleÅŸme iliÅŸkisinin temel niteliÄŸi, tarafların edimleri ve bu edimlerin günümüz ÅŸartlarındaki özellikleridir.

SözleÅŸme iliÅŸkisinin temel niteliklerinden biri taraflarının sözleÅŸme ÅŸartlarıyla baÄŸlı olmasıdır. Zira karşılıklı menfaatlerin bir sözleÅŸme zeminine oturtulmasının yegâne amacı tarafların hak ve yükümlülüklerinin önceden belli olması, keyfi olarak bu hak ve yükümlülüklerin deÄŸiÅŸtirilerek sözleÅŸmenin taraflarının zarar görmesini engellemektir. Hukukun temel ilkelerinden ahde vefa ( Pacta sund servanda ) ilkesi gereÄŸi bir sözleÅŸme ancak tarafların serbest iradesi ile deÄŸiÅŸtirilebilir ve bu yönde bir irade beyanı olmadığı sürece sözleÅŸme sonuna kadar belirlenen ÅŸartlarla devam etmesi gerekir[32]. Zira sözleÅŸmenin tarafları arasında sözleÅŸme iliÅŸkisi kurulurken bulunan serbest iradenin sözleÅŸme deÄŸiÅŸtirilirken de bulunması esastır. Ahde vefa ilkesine paralel olarak hukuk normlarıyla da mevcut bir düzenlemeye tek taraflı müdahale yapılması bir istisna dışında mümkün deÄŸildir[33].

DiÄŸer taraftan bazı sözleÅŸmelerde tarafların sözleÅŸme deÄŸiÅŸikliÄŸine iliÅŸkin iradeleri kolayca uyuÅŸabilirken bazı sözleÅŸmelerde ise bu irade uyuÅŸması gayet güç olabilmektedir. ÖrneÄŸin ortak bir menfaate yönelik olarak kurulan bir sözleÅŸmede tarafların sözleÅŸme ÅŸartlarında deÄŸiÅŸiklik yapma iradeleri rahatça örtüÅŸebilir. Zira böyle bir durumda tarafların edimleri karşılıklı deÄŸildir. Hâlbuki iÅŸ sözleÅŸmelerin de ise tarafların edim ve menfaatleri karşılıklı olup sözleÅŸmenin tarafları arasında menfaat çatışması bulunmaktadır[34]. Dolayısı ile bu tip sözleÅŸmelerde tarafların serbest iradeleri ile sözleÅŸmede deÄŸiÅŸiklik yapması güçtür.

Bununla birlikte, iÅŸ sözleÅŸmesi, tarafları arasında sürekli bir borç iliÅŸkisi doÄŸurur. Dolayısıyla, sözleÅŸme süresince sürekli olarak taraflar arasında bu iliÅŸki gereÄŸi sözleÅŸmeden kaynaklanan edimler tekrarlanır. SözleÅŸmenin bu özelliÄŸi gereÄŸi, sürekli borçlar tekrarlanırken, zaman içerisinde deÄŸiÅŸen ekonomik, teknik ve sosyal koÅŸullar, üretim teknikleri, yeni teknoloji kullanımı, iÅŸyerinin fiziki alanında yapılması gereken deÄŸiÅŸiklikler ve buna benzer birçok haklı gerekçe ile iÅŸ koÅŸullarında deÄŸiÅŸiklik yapılması ihtiyacı doÄŸabilir[35]. Bunun yanı sıra, çalışma koÅŸullarında deÄŸiÅŸiklik ihtiyacı zaman zaman iÅŸçinin iÅŸ sözleÅŸmesinin varlığının korunması, yani feshe karsı koruma açısından da önemli olabilmektedir[36]. Zira iÅŸveren çalışma koÅŸullarında deÄŸiÅŸiklik yaparak feshin son çare olması ilkesinin uygulanış biçimi olarak bu müesseseden de yararlanabilmektedir.

GörüldüÄŸü üzere “Güvence”(ahde vefa)” ve “EsnekleÅŸme (çalışma koÅŸullarının deÄŸiÅŸtirilmesi)” iÅŸ sözleÅŸmesinin tarafları olan iÅŸveren ve iÅŸçi gibi birbiri ile çatışan kavramlar gibi gözükse de birbirlerini tamamlamaktadır[37]. Zira hem iÅŸveren hem de iÅŸçi aralarında ki iÅŸ sözleÅŸmesi ile kendi menfaatleri doÄŸrultusunda hareket ettikleri gibi, yukarıda bahsedilen güvence ve esnekleÅŸme kavramları da bu sözleÅŸmenin ayakta kalmasını saÄŸlamaya yönelik, sözleÅŸmenin tarafları için ortaya konan kavramlardır.

Ahde vefa ilkesi ile çatışan kavram olarak gözüken “esneklik” ten anlaşılması gereken, çalışma koÅŸullarının sürekli deÄŸiÅŸen teknolojik altyapılara, küresel rekabet unsurlarına ayak uydurulabilmesi için çalışma koÅŸullarında zorunlu olan deÄŸiÅŸikliÄŸin gerektiÄŸinde yapılabilmesidir. Günümüzün gereklilikleri iÅŸ iliÅŸkisinin uzun süre aynı ÅŸekilde devam etmesini mümkün kılmamaktadır.

Esneklik gereÄŸinin karşıtı olan güvence ihtiyacı ise 2003 yılında yürürlüÄŸe giren 4733 sayılı kanunla “iÅŸ güvencesi” hükümleri ile karşılanmış, 4857 sayılı İş Kanunu’ nda yapılan bir takım deÄŸiÅŸikliklerde de iÅŸ güvencesine iliÅŸkin hükümler düzenlemiÅŸtir. Bu düzenlemeler ile iÅŸ sözleÅŸmesinin feshi ancak geçerli nedenlerinolması halinde mümkün kılınmıştır. Fesih için getirilen bu korumanın sözleÅŸmenin deÄŸiÅŸtirilmesi noktasında da uygulama alanı bulacağı açıktır[38].

Tüm bu hususlar doÄŸrultusunda, çalışma koÅŸullarının büyük bir bölümünü belirleyen iÅŸ sözleÅŸmesinin deÄŸiÅŸtirilmesinin ilkeleri ve sınırlarını tespit etmek, söz konusu çatışmaya menfaat dengesine uygun bir çözüm getirebilmek için vazgeçilmez olmaktadır.

Nitekim çalışma koÅŸullarında esaslı deÄŸiÅŸiklik ve iÅŸ sözleÅŸmesinin feshini düzenleyen 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. maddesinin gerekçesinde, bu maddeye yer verilme amacının, belirli olumsuz koÅŸulların varlığında, iÅŸçinin sözleÅŸmesinin doÄŸrudan feshedilmesi yerine, çalışma koÅŸullarında belirli deÄŸiÅŸiklikler yapılması yoluyla, iÅŸ iliÅŸkisinin sürdürülmesi olduÄŸu ifade edilmiÅŸtir[39].

Sonuç olarak, bir iÅŸ iliÅŸkisi süresince oluÅŸacak ve uygulanması zorunlu olan gereklilikler doÄŸduÄŸunda, hukuk kurallarının sözleÅŸmenin belli kıstaslar doÄŸrultusunda deÄŸiÅŸtirilebilmesini saÄŸlaması gerekmektedir[40]. Bu durumda ahde vefa kuralı ile iÅŸçinin korunması (güvence) ilkesi de gözetilerek sözleÅŸmede deÄŸiÅŸiklik rejimi (esneklik) arasında bir dengenin kurulması zorunlu hale gelmektedir.

II. Çalışma koÅŸullarında deÄŸiÅŸiklik süreci ve iÅŸ sözleÅŸmesinin deÄŸiÅŸtirilmesi

A- Genel olarak

Çalışma koÅŸullarında esaslı deÄŸiÅŸiklik sürecini incelemeden önce üzerinde durulması gereken husus, söz konusu deÄŸiÅŸikliÄŸin sözleÅŸmenin kurulması ile sözleÅŸmenin sona ermesi esaslarından hangisinin kapsamına gireceÄŸidir. Her ne kadar Borçlar Hukukunda sözleÅŸme deÄŸiÅŸiklikleri, sözleÅŸmenin kurulması esaslarına tabii ise de, iÅŸ hukuku kapsamında, iÅŸ sözleÅŸmelerinde söz konusu olacak deÄŸiÅŸikliklerin sözleÅŸmenin sona ermesi esasları doÄŸrultusunda deÄŸerlendirilmesi daha doÄŸrudur. Bunun öncelikli sebeplerinden biri iÅŸ sözleÅŸmelerinin tarafları arasında sözleÅŸme serbestîsi ilkesinin tam olarak iÅŸlememesi ve bu sebeple İş Kanunu hükümlerinin sözleÅŸmenin zayıf tarafı olan iÅŸçi lehine hükümlerden oluÅŸması gösterilebilir. DiÄŸer taraftan sözleÅŸmede yapılacak deÄŸiÅŸiklik ile ilgili olarak iÅŸçinin onayı alınamaz ise iÅŸveren açısından bunun neticesi ya deÄŸiÅŸiklikten vazgeçmek ya da sözleÅŸmenin feshi olacaktır. SözleÅŸmedeki deÄŸiÅŸiklik ile fesih arasındaki bu irtibat, özelikle Alman hukukunda “deÄŸiÅŸiklik feshi” olarak nitelendirilmekte ve bir fesih ÅŸekli olarak kabul edilmektedir[41].

B- Değişiklik feshi kavramı ve İş Kanunu 22. madde ilişkisi

4857 sayılı İK m. 22’de çalışma koÅŸullarında deÄŸiÅŸiklik ve iÅŸ sözleÅŸmesinin feshi esasları düzenlenmiÅŸtir. Söz konusu madde uyarınca; “İşveren, iÅŸ sözleÅŸmesiyle veya iÅŸ sözleÅŸmesinin eki niteliÄŸindeki personel yönetmeliÄŸi ve benzeri kaynaklar ya da iÅŸyeri uygulamasıyla oluÅŸan çalışma koÅŸullarında esaslı bir deÄŸiÅŸikliÄŸi ancak durumu iÅŸçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu ÅŸekle uygun olarak yapılmayan ve iÅŸçi tarafından altı iÅŸgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen deÄŸiÅŸiklikler iÅŸçiyi baÄŸlamaz. İşçi deÄŸiÅŸiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse, iÅŸveren deÄŸiÅŸikliÄŸin geçerli bir nedene dayandığını veya fesih için baÅŸka bir geçerli nedenin bulunduÄŸunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iÅŸ sözleÅŸmesini feshedebilir. İşçi bu durumda 17 ila21 inci madde hükümlerine göre dava açabilir”.

Doktrindeki hakim görüÅŸ bu haliyle İK m. 22’ nin Alman Feshe Karşı Koruma Kanunu’ndaki deÄŸiÅŸiklik feshine benzerlik gösterdiÄŸi yönündedir[42]. Her ne kadar teknik olarak deÄŸiÅŸiklik feshi md. 22 anlamında mümkün ise de, 4857 sayılı İK. m. 22’ de “deÄŸiÅŸiklik anlaÅŸması” hüküm altına alınmış olup, bu düzenleme esas olarak deÄŸiÅŸiklik feshinden bir takım farklılıklar içermektedir[43].

DeÄŸiÅŸiklik feshini deÄŸiÅŸiklik anlaÅŸmasından ayıran temel farklılık, deÄŸiÅŸikliÄŸe yönelik irade beyanlarından kaynaklanmaktadır. DeÄŸiÅŸiklik feshinde deÄŸiÅŸiklik ve fesih iradesi aynı bildirim içinde yer almaktadır[44]. Bir baÅŸka deyiÅŸle iÅŸçiye yapılması gerekli görülen deÄŸiÅŸikliÄŸi kabul etmesi, aksi takdirde sözleÅŸmesinin feshedileceÄŸi bildirilmektedir.

Hâlbuki İK m. 22’ de bu ÅŸekilde ikili bir irade beyanı mevcut deÄŸildir. Bu maddede tek bir irade beyanı vardır, o da deÄŸiÅŸikliÄŸe iliÅŸkindir. Bu irade beyanı üzerine deÄŸiÅŸikliÄŸi kabul eden iÅŸçiye artık fesih ile ilgili bildirim hukuken mümkün olmadığı gibi gerekli de deÄŸildir. Zaten yapılan icabın kabulü ile tarafların iradeleri uyuÅŸmuÅŸtur. İşverence yapılan teklifin iÅŸçi tarafından kabul edilmemesi üzerine, iÅŸveren tarafından ancak deÄŸiÅŸikliÄŸin geçerli bir sebebe dayandığı veya baÅŸka bir geçerli nedenin bulunduÄŸu gerekçeleriyle iÅŸ sözleÅŸmesini feshedebilir.

ÖÄŸretideki İK. m. 22’ nin deÄŸiÅŸiklik feshinin uygulanmasını engelleyecek bir hüküm olmadığı yönündeki görüÅŸlere göre ise iÅŸveren deÄŸiÅŸiklik teklifinde bulunmaksızın doÄŸrudan fesih bildirimini açıklayabilir[45]. Bu görüÅŸe göre iÅŸveren doÄŸrudan fesih bildiriminde bulunabildiÄŸine göre bu bildirim ile birlikte deÄŸiÅŸiklik teklifi sunmasında İK m. 22 anlamında herhangi bir engel bulunmamakta, hatta bu durum İK. m. 22’ nin amacı ile de uyuÅŸmaktadır. Bu ÅŸekilde deÄŸiÅŸiklik teklifi ile fesih bildiriminin bir arada açıklanarak deÄŸiÅŸiklik feshinin uygulanması ise iki biçimde yapılabilir. Bunlardan birincisi ÅŸarta baÄŸlı olmayan deÄŸiÅŸiklik feshi, ikincisi ise ÅŸarta baÄŸlı deÄŸiÅŸiklik feshidir[46].

Åžarta baÄŸlı olmayan deÄŸiÅŸiklik feshi söz konusu olduÄŸunda iÅŸverence hem fesih bildirimi açıklanmakta hem de deÄŸiÅŸiklik önerisinde bulunulmaktadır. DiÄŸer bir anlatımla fesih ve deÄŸiÅŸiklik iradesi aynı anda gerçekleÅŸmektedir. İşçi tarafından deÄŸiÅŸiklik teklifi kabul edilirse taraflar arasındaki iÅŸ iliÅŸkisi deÄŸiÅŸiklik teklifinde öngörüldüÄŸü haliyle devam edecektir. Böyle bir durumda, gerek fesih bildirimi ile sözleÅŸmenin sona erdiÄŸi ve yeni bir iÅŸ sözleÅŸmesinin kurulduÄŸu, gerekse iÅŸçinin de rızası ile fesih bildiriminden rucu edildiÄŸi ihtimallerinin tümünde, üzerinde durulması gereken husus fesih bildiriminin esasen önemini yitirdiÄŸidir[47].

Fesih kavramı kiÅŸinin hukuki güvenliÄŸi ile yakından ilgili olduÄŸundan feshe iliÅŸkin bildirimin açık ve anlaşılır olması gerekmektedir. Dolayısı ile ÅŸarta baÄŸlı bir feshin bu nitelikleri taşımayacağı düÅŸünülerek ÅŸarta baÄŸlı deÄŸiÅŸikliÄŸin hukuken himaye görmeyeceÄŸi düÅŸünülse de, bu görüÅŸün dar yorumlanması gerekmektedir. Zira ÅŸartın yerine getirilmesi karşı tarafın arzu ve iradesine bırakılmışsa ve muhatap ÅŸartın gerçekleÅŸip gerçekleÅŸmeyeceÄŸini biliyor ise, o takdirde ÅŸartlı fesih bildirimi geçerli sayılmalıdır[48]. Bu hususa iliÅŸkin olarak verilecek tipik örnek olarak, feshin sonuç doÄŸurmasının deÄŸiÅŸikliÄŸin kabulü veya reddine baÄŸlı olduÄŸu durumda, iÅŸçi açısından feshe iliÅŸkin herhangi bir ÅŸüpheden söz edilmesi mümkün deÄŸildir. Kanaatimizce de, feshin ÅŸarta baÄŸlanması, ÅŸartın gerçekleÅŸmesinin muhatabın iradesine bırakıldığı, dolayısıyla muhatabın hukuki durumu açısından bir belirsizlik oluÅŸturmayan ve hukuki güvenliÄŸini tehlikeye sokmayan hallerde kabul edilmelidir.

Belirtilmesi gereken bir diÄŸer husus ise bu fesih bildiriminin hem bozucu ÅŸarta hem de erteleyici ÅŸarta baÄŸlı olarak yapılabileceÄŸidir[49]. Erteleyici ÅŸarta baÄŸlı fesihte, söz konusu fesih bildirimi ancak iÅŸçinin deÄŸiÅŸiklik teklifini reddetmesi ile sonuç doÄŸurabilecekken, bozucu ÅŸarta baÄŸlı fesih, bildirim anında geçerli olmasına raÄŸmen, deÄŸiÅŸiklik önerisinin iÅŸçi tarafından kabul edilmesi ile ortadan kalkmaktadır.

Kanaatimizce; bu ÅŸekilde ÅŸarta baÄŸlı olan veya olmayan bir deÄŸiÅŸiklik feshi uygulandığı takdirde, her ne kadar böyle bir uygulama kanun hükmüne aykırılık taşımayacak olsa da, bu durum artık İK. m. 22 anlamında bir deÄŸiÅŸiklik sözleÅŸmesi olarak deÄŸil deÄŸiÅŸiklik feshi olarak nitelendirileceÄŸinden, İK. m. 22’ deki detaylı düzenleme bertaraf edilmiÅŸ ve dolayısı ile kanun koyucunun bu maddede öngördüÄŸü sistematik düzenlemenin dışına çıkılmış olunacaktır.

C- Feshin son çare (ultima ratio) olma ilkesi

İK. m. 22 hükmü ile kanuna giren düzenleme, iÅŸ güvencesi sisteminin temel esaslarından birini oluÅŸturan, feshin son çare (ultima ratio) olması ilkesine uygun düÅŸer. İş güvencesi kapsamındaki iÅŸ iliÅŸkilerinde, süreli feshi önleyebilecek daha hafif önlemlere baÅŸvurulması ve bunun yetersizliÄŸi halinde feshin son çare olarak uygulanması gerekir[50]. Bu ilkeye göre, iÅŸveren süreli fesihte bulunmadan önce, mümkünse feshe göre daha hafif bir önlem olan çalışma koÅŸullarında deÄŸiÅŸiklik yoluyla ve taraf iradelerinin uyuÅŸması kaydıyla iÅŸ akdini ayakta tutabilir.

Her ne kadar 4857 sayılı İş Kanunu’ nda feshin alternatifleri düzenlenmemiÅŸ ise de, feshin son çare olması ilkesi, hukukumuzda öÄŸreti görüÅŸleri ve yargı kararlarıile feshin geçerlilik ÅŸartı olarak kabul edildiÄŸi[51] gibi İK. m. 22 gerekçesinden de bu sonuç çıkarılabilmektedir. Taraflar arasında imzalanmış bir sözleÅŸme, esaslı deÄŸiÅŸiklikler yapılmak suretiyle ve iÅŸçinin rızası dâhilinde ayakta tutulabiliyor ise, ölçülülük ilkesinin de bir gereÄŸi olarak sözleÅŸmenin feshi yerine bu yönteme baÅŸvurmak gerekir[52]. Yargıtay’ın son çare ilkesine iliÅŸkin örneklere baktığımızda; Yüksek mahkeme, bu ilkenin geçerli olması konusunda, uygulama için geçerli olabilecek bazı ölçütler getirmektedir[53].

Gerçekten de sözleÅŸmenin feshi yerine, ÅŸartların izin verdiÄŸi ölçüde çalışma ÅŸartlarının tarafların karşılıklı onayı doÄŸrultusunda deÄŸiÅŸtirilerek, sözleÅŸme iliÅŸkisine devamın saÄŸlanması gerekliliÄŸi; İK m. 18’ e (feshin geçerli sebebe dayandırılması) dayanmakta olupfeshin son çare olmasının bir gereÄŸidir. İK. m. 18’ in, 1475 sayılı kanun döneminde sözleÅŸmede tek taraflı deÄŸiÅŸikliklerin dayatılması suretiyle iÅŸçinin feshe zorlanmasının çok sık karşılaşılan vaka olması nedeniyle, 4857 sayılı kanuna eklendiÄŸi deÄŸerlendirilmektedir[54].

Burada üzerinde durulması gereken bir diÄŸer husus ise söz konusu deÄŸiÅŸikliÄŸin orantılı olmasıdır. Taraflar arasındaki iÅŸ sözleÅŸmesininamaç ve kapsamından gereksiz uzaklaşılmamalı, yalnızca iÅŸ sözleÅŸmesinin deÄŸiÅŸtirilerek uygulanmasının mümkün olduÄŸu durumlarda, fesih yoluna gidilmeksizin deÄŸiÅŸiklik yoluyla sözleÅŸmenin devamı saÄŸlanmalıdır. Çalışma ÅŸartlarında yapılmak istenen ve geçerli sebebe dayanan deÄŸiÅŸiklik ile fiili durum ve sözleÅŸme ÅŸartları arasında bir uyumlaÅŸtırma saÄŸlanmasının esas olduÄŸu, bunu aÅŸacak deÄŸiÅŸikliklerden kaçınılması gerektiÄŸi unutulmamalıdır[55].

Bütün bunların yanı sıra, çalışma koÅŸullarında yapılmak istenen deÄŸiÅŸiklik ile ilgili olarak, tek başına haklı sebebin bulunması veya bulunmaması sözleÅŸmenin tarafları için yeterli deÄŸildir. DiÄŸer bir ifade ile, deÄŸiÅŸiklik için haklı bir sebep bulunmadığı halde iÅŸveren tarafından yapılan bir fesih kötü niyetli sayılamayacağı gibi, haklı sebebin varlığında da iÅŸveren tek başına söz konusu deÄŸiÅŸikliÄŸi yapamayacaktır. Burada mutlak suretle taraflarının iradelerinin uyuÅŸması gerekeceÄŸinden, bu husus sözleÅŸmenin taraflarınca birlikte kararlaÅŸtırılabilecektir[56].

D. “Çalışma koÅŸullarında deÄŸiÅŸiklik ve iÅŸ sözleÅŸmesinin feshi (İK. m. 22)” hükümleri kapsamı

İK. m. 22 hükümleri yalnızca 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında yer alan iÅŸçiler için öngörülmüÅŸ olduÄŸundan, söz konusu kanuna tabi olmayan iÅŸ iliÅŸkilerinde uygulanmaz[57]. Ancak, İş Kanununun 22. maddesinde düzenlenen esaslı deÄŸiÅŸiklik hükümlerinin; sadece, İş Kanunu’na tabi ve iÅŸ güvencesi kapsamına giren (İK. m.18) iÅŸ iliÅŸkilerine mi uygulanacağı, yoksa, bunlarla beraber, yine İş Kanunu’na tabi olmakla birlikte iÅŸ güvencesi kapsamında olmayan iÅŸ iliÅŸkilerine de uygulanıp uygulanamayacağı tartışma konusudur.

İK. m. 22’nin, 4857 sayılı İş Kanunu’na tabi olan ancak iÅŸ güvencesi kapsamında olmayan iÅŸçiler için koruma getirmediÄŸini savunan görüÅŸe göre; İK. m.18 kapsamında, “otuz iÅŸçiden daha az iÅŸçinin çalıştığı ve 6 aydan daha az kıdemli iÅŸçiler ile belirli nitelikteki iÅŸveren vekilleri” için böyle bir hak bulunmamaktadır. Bu görüÅŸ sahipleri; m. 22’de yer alan, iÅŸverenin “fesih için ... geçerli bir nedenin bulunduÄŸunu yazılı olarak açıklama”sı hükmünün, fesih nedeninin açıklanmasını gerektirmeyen iÅŸ güvencesinin kapsamı dışındaki iÅŸ iliÅŸkilerinde uygulama alanı bulmayacağından, söz konusu iÅŸçiler için m. 22 kapsamında, korumanın var olmadığını ileri sürmektedirler. Onlar için iÅŸ ÅŸartlarında deÄŸiÅŸiklik de, ancak deÄŸiÅŸiklik sözleÅŸmesi ÅŸeklinde olabilecektir[58].

Buna karşılık, öÄŸretideki hakim kanaat, söz konusu korumanın ister iÅŸ güvencesi kapsamında olsun, isterse olmasın herkes için geçerli olduÄŸu yönündedir[59]. Bu görüÅŸe göre; ilk olarak, İK. m.22’de herhangi bir istisna öngörülmemiÅŸtir. İK. m. 22 hükümlerinin, sadece iÅŸ güvencesinin kapsamına giren iÅŸyerlerinde uygulanabileceÄŸine dair bir ifadeye de yer verilmemiÅŸtir. Bunun yanında, İş Kanunu’na tabi olan ancak iÅŸ güvencesinin kapsamına girmeyen iÅŸçilerin, kendi rızaları olmadan, çalışma koÅŸullarında esaslı bir deÄŸiÅŸiklik yapılması halinde faydalanabilecekleri haklar konusunda, 4857 sayılı kanunda ayrı bir düzenleme de yoktur.

Ayrıca, İK. m. 24 düzenlenirken; m. 22’de, çalışma koÅŸullarında deÄŸiÅŸiklik ve iÅŸ sözleÅŸmesinin feshi esasları getirildiÄŸi için 1475 sayılı yasanın 16/II, e maddesinde yer alan, iÅŸ ÅŸartlarının esaslı bir tarzda deÄŸiÅŸmesi durumunda iÅŸçinin de haklı nedenle fesih hakkını kullanabileceÄŸi yolundaki hüküm, 24. maddenin II. bendine konulmamıştır. Böylece, iÅŸ güvencesinin kapsamı dışında kalanların da 22. maddeden yararlanacakları düÅŸünülmüÅŸtür[60].

Sonuç olarak, iÅŸverenin çalışma koÅŸullarında esaslı deÄŸiÅŸiklik yapmak istemesi halinde, İK. m. 22 hükmü - fesih durumunda geçerli nedenin yazılı olarak açıklanması dışında- iÅŸ güvencesinin kapsamı dışında kalan iÅŸçilere de aynen uygulanmalıdır. Aksi halde iÅŸ güvencesi kapsamında olmayıp deÄŸiÅŸikliÄŸi kabul etmeyen iÅŸçiler için, kendilerinin haklı nedenle “çalışma koÅŸulları uygulanmazsa” hükmü çerçevesinde sözleÅŸmeyi sona erdirebilmeleri kabul edilir ki, bunun da iÅŸçi için iÅŸverenin sözleÅŸmeyi süreli fesih yolu ile sonlandırmasına kıyasla daha az avantajlı olduÄŸu açıktır. Aslında iÅŸçinin haklı nedenle sözleÅŸmeyi sona erdirebilmesi her durumda vardır, ancak buna baÅŸvuran iÅŸçi, ihbar tazminatı hakkından mahrum kalabilir. Kaldı ki, haklı nedenle fesih, tek taraflı bir deÄŸiÅŸikliÄŸin dayatılması, çalışma koÅŸullarının uygulanmaması olduÄŸu için temadi eden bu durum nedeniyle altı iÅŸ günlük süre iÅŸlemez.

İK. 22. m. hükümleri belirli süreli iÅŸ sözleÅŸmesi ile çalışanlar için de gündeme gelmez[61]. Zira 22. madde hükümlerinin asıl amacı, deÄŸiÅŸiklik olmak ve deÄŸiÅŸiklik önerisi ile baÄŸlanmakla birlikte, gerçek anlamda bir bildirimli fesihtir. Belirli süreli sözleÅŸmelerin ise bildirimli feshi mümkün deÄŸildir. İş Kanunu’nun bu maddeye iliÅŸkin gerekçesine göre de “belirli süreli bir iÅŸ sözleÅŸmesi söz konusu olduÄŸunda, iÅŸverenin çalışma koÅŸullarında deÄŸiÅŸiklik yapma, dolayısıyla bu nedenle sözleÅŸmeyi feshetme hakkı olmayacaktır”.

Son olarak, Basın İş Kanunu kapsamında çalışanlar için İş Kanunu’nun 116. maddesi ve Basın İş Kanunu’nun 6. maddesi gereÄŸi, İK. m.22 uygulama alanı bulamaz[62].

3. Çalışma koÅŸullarında esaslı deÄŸiÅŸiklik

I. Çalışma koÅŸullarında deÄŸiÅŸiklik

Çalışma koÅŸullarında İK. m.22 kapsamında deÄŸiÅŸikliÄŸin söz konusu olabilmesi için, iÅŸverenin “iÅŸ sözleÅŸmesiyle veya iÅŸ sözleÅŸmesinin eki niteliÄŸindeki personel yönetmeliÄŸi ve benzer kaynaklar ya da iÅŸyeri uygulamasıyla oluÅŸan çalışma koÅŸullarında esaslı bir deÄŸiÅŸikliÄŸi” yapmak istemesi gerekir. GörüldüÄŸü gibi, iÅŸverence deÄŸiÅŸtirilmesi istenen çalışma koÅŸulu iÅŸ sözleÅŸmesinden, iç (personel) yönetmelikten veya benzeri bir kaynaktan ya da iÅŸyeri uygulamasından doÄŸmuÅŸ olabilir.

Mevzuatta ise esaslı deÄŸiÅŸikliÄŸin neyin ifade edildiÄŸi tanımlanmamıştır. Bununla birlikte, iÅŸçiyi, ücreti, iÅŸyeri, iÅŸyerindeki iÅŸi ve konumu, sorumluluÄŸu veya sosyal ve aile yaÅŸamı gibi yönlerinden esaslı bir tarzda etkileyen her deÄŸiÅŸiklik, esaslı deÄŸiÅŸiklik sayılır[63]. Bir baÅŸka ifadeyle, iÅŸ iliÅŸkisini belirleyen hükümlerde öngörülmemiÅŸ bulunan ve normal olarak karşı taraftan istenilemeyecek olan deÄŸiÅŸiklikleri esaslı deÄŸiÅŸiklik saymak uygundur[64]. Buna göre, kural olarak esaslı deÄŸiÅŸiklikler, iÅŸçi bakımından olumsuzluklar içeren deÄŸiÅŸikliklerdir. Öte yandan, iÅŸçinin yararına (unvan, makam, statü deÄŸiÅŸikliÄŸi gibi) olarak gözükse de, deÄŸiÅŸiklikler, baÅŸka açılardan (risk, sorumluluk artırımı, iÅŸyerinde deÄŸiÅŸikliÄŸe yol açma gibi) olumsuzluklar doÄŸurabilir. ÖrneÄŸin, bir insan kaynakları elemanının, baÅŸka bir il veya ilçeye müdür olarak atanması, olumlu bir deÄŸiÅŸiklik olarak gözükse de, onun aile durumu, çocuklarının eÄŸitimi gibi özellikler dikkate alınarak konu deÄŸerlendirilmelidir. İşçi, müdür olarak baÅŸka bir il veya ilçeye nakledilmektense, sıradan bir eleman olarak bulunduÄŸu yerde çalışmayı tercih edebilir. Böylece “esaslı deÄŸiÅŸiklik”, iÅŸçinin sözleÅŸmeye devam etmesini çekilmez kılacak derecede ağırlaÅŸtıran ve iÅŸçinin aleyhine sonuç doÄŸuran her türlü deÄŸiÅŸikliktir[65].

Çalışma ÅŸartları arasında bulunan iÅŸ, çalışma yeri, çalışma zamanı ve ücret gibi hususlar, iÅŸ sözleÅŸmesinin birinci derecede (esaslı) unsurlarıdır. Bunlar iÅŸ sözleÅŸmesinin yapılması sırasında isçi tarafından bilinen ve daha sonra onun tarafından rızası dışında deÄŸiÅŸtirilemeyen ÅŸartlardır.

Esaslı olmayan deÄŸiÅŸiklikler ise, doÄŸrudan iÅŸin ifası ile ilgili olmayan iÅŸçinin iÅŸyerinde çalışması nedeniyle tâbi olduÄŸu ÅŸartlar, çalışılan oda, masa, ortam, ÅŸoför olarak çalışan kimsenin kullandığı araç, yemek veren firma, havalandırma gibi is sözleÅŸmesi ile amaçlanan iÅŸin görülmesi açısından çok önemli olmayan ÅŸartlardır[66].

Bununla birlikte, bir çalışma ÅŸartı baÅŸlangıçta esaslı olmasa bile onda yapılabilecek bir deÄŸiÅŸiklik esaslı deÄŸiÅŸiklik olarak da karsımıza çıkabilir[67]. ÖrneÄŸin, havalandırma belki sözleÅŸmenin baÅŸlangıcı açısından esaslı bir unsur olmamakla birlikte, isçinin astıma yakalanması durumunda, burada yapılacak bir deÄŸiÅŸiklik, esaslı deÄŸiÅŸiklik sayılabilir. Her somut olayda durum deÄŸerlendirilmelidir.

II. Yönetim hakkının kullanılması

İşverenin yönetim hakkı, “iÅŸ sözleÅŸmesinden kaynaklanan bir hak olup; iÅŸveren bu hakkı çerçevesinde iÅŸçinin iÅŸ görme edimini somutlaÅŸtırır[68]. Ancak yönetim hakkı; çalışma koÅŸullarını belirleyen kaynaklar arasında en alt sırada yer aldığından, bu hak; kendinden üstte yer alan tüm iÅŸ hukuku kaynakları tarafından konan sınırlar içerisinde kullanılmak durumundadır[69].

İşveren, yönetim hakkı kapsamında bulunan çalışma koÅŸullarında tek taraflı deÄŸiÅŸiklik yapabildiÄŸinden iÅŸ hukukunun temel kaygılarından biri de iÅŸverenin yönetim hakkının, zaman içinde sınırlanması olmaktadır. Özellikle, günümüzün deÄŸiÅŸen ekonomik, teknolojik ve sosyal ÅŸartlarının yarattığı kriz dönemlerinde, iÅŸ sözleÅŸmesi ile yönetim hakkı arasındaki iliÅŸki birbiri ile çatışan bir hale dönüÅŸmekte ve iÅŸ sözleÅŸmesinin konusunun sorgulanmasına neden olmaktadır[70].

Temel sorun, çalışma koÅŸulları ile ilgili bir uyuÅŸmazlığın, iÅŸverenin yönetim hakkı çerçevesinde mi deÄŸerlendirileceÄŸi, yoksa sözleÅŸmenin bir parçası mı olduÄŸunun tanımlanmasında ortaya çıkmaktadır. Fransız hukukuna benzeterek[71]; bir çalışma koÅŸulu sözleÅŸmesel alana giriyor ise bu konuda deÄŸiÅŸiklik yapmak için tarafların rızalarının alınması gerekir, aksi durumda iÅŸveren yönetim hakkını kullanılabilir ÅŸeklinde yapılan bir deÄŸerlendirme de, sözleÅŸmelerin ÅŸekil ÅŸartına baÄŸlanmadığı ya da yazılı olmayan belirsiz süreli sözleÅŸmenin de olabileceÄŸi düÅŸünüldüÄŸünde durum daha da güçleÅŸmektedir. Bu durumda yönetim hakkının sınırlarının ya da madde 22 kapsamında esaslı deÄŸiÅŸikliÄŸin tespiti için “deÄŸiÅŸikliÄŸin iÅŸçi üzerindeki olumsuz ve ağırlaÅŸtırıcı etkilerini, dürüstlük kuralları çerçevesinde ve beklenebilirlik ölçütü altında dikkate almak” yeterli midir?

Serbest piyasa ekonomisinin hâkim olduÄŸu günümüzde iÅŸletmeler ve ekonomiler dünya ile bütünleÅŸmektedirler. DeÄŸiÅŸen bu piyasa ÅŸartlarında günümüzün klasik iÅŸletmecilik anlayışı ve İş Hukuku kuralları da hızla bu deÄŸiÅŸime uyum saÄŸlamak zorunda kalmaktadır. Günümüzde iÅŸ hukuku, sadece çalışanı korumak olan geleneksel rolünü oynamamakta, istihdam ve iÅŸ yaratmayla da yakından ilgilenmek zorunda kalmaktadır. 1475 sayılı İş Kanunu’nu deÄŸiÅŸtiren 4857 sayılı kanun incelendiÄŸinde; kısmi süreli çalışma, çaÄŸrı üzerine çalışma, geçici iÅŸ iliÅŸkisi, telafi çalışması, belirli süreli çalışma, alt iÅŸveren ve kısa süreli çalışma getirilen yeni çalışma biçimleri ve diÄŸer yenilikler, bu zorunluluÄŸun bir uzantısı olmaktadır. Avrupa birliÄŸi ve Uluslararası Çalışma Örgütü normlarına uyum saÄŸlamak da bu zorunluluÄŸun devamıdır.

Yukarıdaki ifade edilen uyum zorunlulukları dikkate alındığında, sorun iÅŸverenin sözleÅŸme de asıl unsurlarda deÄŸiÅŸiklik yapma yetkisini saklı tutmasıyla daha da tartışmalı hale gelmektedir. Çalışmanın sonraki bölümlerinde de inceleceÄŸi üzere; aslında, sözleÅŸmenin asıl unsurlarındaki deÄŸiÅŸikliklerde ücret ve iÅŸ için önemli bir sorun olmadığı, ancak iÅŸyeri ve iÅŸ saatleri açısından problem yaÅŸandığı görülmektedir. Sonuç olarak, çalışma koÅŸulları ile ilgili olarak ne zaman sözleÅŸmede esaslı deÄŸiÅŸiklik vardır, ne zaman yönetim hakkı kullanılmaktadır sorusu İş Hukuku’nun çözmesi gereken çatışma alanlarından biri alarak ortaya çıkmaktadır.

Bir ölçü olarak, İK. m.22 ile ilgili uyuÅŸmazlık söz konusu olduÄŸunda öncelikle yapılan deÄŸiÅŸikliÄŸin yönetim hakkının kapsamına mı girdiÄŸi yoksa sözleÅŸme deÄŸiÅŸikliÄŸinin mi söz konusu olduÄŸu belirlenmelidir. Yönetim hakkı kapsamındaki deÄŸiÅŸiklikler, m. 22 kapsamı dışında olduÄŸundan bu konuda esaslı deÄŸiÅŸiklik incelemesine girilmemelidir. Ancak, deÄŸiÅŸiklik yönetim hakkının kapsamına girmeyen bir sözleÅŸme deÄŸiÅŸikliÄŸi ise bunun esaslı bir deÄŸiÅŸiklik olup olmadığı kapsamında incelenmelidir[72].

III. Esaslı değişiklik halleri

A- Genel olarak

Esaslı deÄŸiÅŸiklik kavramı 1475 sayılı eski İş Kanunu’nun “iÅŸçinin bildirimsiz fesih hakkı baÅŸlıklı” 16. maddesinin (II) numaralı bendinin (e) alt bendinde, “..iÅŸ ÅŸartları esaslı tarzda deÄŸiÅŸir, baÅŸkalaşır ve uygulanmazsa” sözcükleri içersinde yer almıştır. 4857 sayılı İş Kanunu’nda ise esaslı deÄŸiÅŸiklik kavramına “çalışma koÅŸullarında deÄŸiÅŸiklik ve iÅŸ sözleÅŸmesinin feshi” kenar baÅŸlıklı 22. maddesinde “İşveren iÅŸ sözleÅŸmesiyle … oluÅŸan çalışma koÅŸullarında esaslı bir deÄŸiÅŸikliÄŸi ancak durumu iÅŸçiye bildirmek suretiyle yapabilir.” diyerek yer vermiÅŸtir. Ancak, dikkat edilmesi gerekli olan husus; kanunun, çalışma koÅŸulları arasında esaslı-esaslı olmayan çalışma koÅŸulu ayırımı yapmadığı, yalnızca çalışma koÅŸullarındaki esaslı deÄŸiÅŸikliÄŸi düzenlediÄŸidir[73].

1475 sayılı yasa döneminde Yargıtay’ın ne zaman bir deÄŸiÅŸiklik esaslı deÄŸiÅŸiklik oluÅŸturur noktasında ÅŸekillenen içtihadı, ispat ve iÅŸ güvencesi ile ilgili noktalar ayrı tutulmak kaydıyla, 4857 sayılı kanun döneminde de uygulanma kabiliyeti bulacaktır[74]. Yargıtay’ın konuya iliÅŸkin kararlarına baktığımızda bu noktada ölçüt olarak iÅŸçinin deÄŸiÅŸiklikten önce ve sonraki menfaatlerinin karşılaÅŸtırılması sonucu, iÅŸçinin zararına ya da aleyhine iÅŸçinin durumunu ağırlaÅŸtıran deÄŸiÅŸiklikler, esaslı deÄŸiÅŸiklikler olarak deÄŸerlendirilmektedir[75].

Bir önceki kısımda da ifade edildiÄŸi gibi çalışma koÅŸullarında, iÅŸçinin yararına deÄŸiÅŸiklik, kural olarak esaslı deÄŸiÅŸiklik ifade etmemekle –İş K. m.22’yi uygulamaya gerek yoktur[76]- birlikte, iÅŸçinin ücretinde artışı getiren veya bir üst unvanı içeren iÅŸ deÄŸiÅŸikliÄŸi her zaman iÅŸçinin lehine sayılmayabilir. Bu tür bir deÄŸiÅŸiklik aynı zamanda çalışma sürelerinde artışı getiriyorsa veya iÅŸçinin daha fazla sorumluluk üstlenmesini gerektiriyorsa esaslı deÄŸiÅŸiklikten söz edilebilir[77].

Bazı hallerde iÅŸçinin durumunu ağırlaÅŸtırdığı düÅŸünülen bir deÄŸiÅŸiklik, iÅŸçiye saÄŸlanan bazı karşılıklar ve ikame deÄŸerler ile dengelenebilir. Bu olasılıkta esaslı deÄŸiÅŸikliÄŸin bulunmadığı kabul edilmelidir. (ÖrneÄŸin, iÅŸyerinde yemek verilmesi uygulamasının kaldırılarak yerine bunun bedelinin nakit olarak ödenmesinde olduÄŸu gibi.) Yukarıda da ifade edildiÄŸi üzere, hangi hallerin çalışma koÅŸullarında esaslı deÄŸiÅŸiklik oluÅŸturacağı konusunda önceden mutlak ölçütlerin belirlenmesi mümkün deÄŸildir[78]. Dolayısıyla, her somut olayın koÅŸulları dikkate alınarak iÅŸçi aleyhine esaslı deÄŸiÅŸiklik olup olmadığının saptanması gerekir. Yargıtay kararlarında[79] da, çalışma koÅŸullarında esaslı deÄŸiÅŸiklik olup olmadığının gerekirse uzman bilirkiÅŸiler marifetiyle saptanması gerektiÄŸi belirtilmektedir[80].

B- Ücret deÄŸiÅŸikliÄŸi

Ücret, iÅŸ sözleÅŸmesinde iÅŸçinin iÅŸ görme borcunun karşılığı olarak iÅŸverenin yerine getirmek zorunda olduÄŸu yükümlülüÄŸüdür. İş sözleÅŸmesinin objektif esaslı unsurlarından biri olan ücret, iÅŸverenin yönetim hakkı dışındadır[81]. Bu nedenle,ücrete iliÅŸkin her türlü deÄŸiÅŸiklik “esaslı deÄŸiÅŸiklik” niteliÄŸi taşır. Çalışma süreleri de ücretle doÄŸrudan iliÅŸkisi nedeniyle iÅŸverenin yönetim hakkı dışındadır[82].

Yabancı hukuk sistemlerinde de iÅŸçinin ücreti, ücretlerin hesaplanma biçimi, çalışma sürelerinin azaltılması, saat başı ücretinin azaltılması, primlerin azaltılması veya kaldırılması gibi deÄŸiÅŸiklikler iÅŸ sözleÅŸmesindeki esaslı deÄŸiÅŸiklikler olarak nitelendirilmiÅŸtir. Hatta, ücret üzerinde etkisi olan çalışmakoÅŸullarındaki deÄŸiÅŸiklikler de esaslı deÄŸiÅŸiklik olarak nitelendirilmiÅŸtir[83]. Türk hukukunda bu konuda benzer somut uygulamalar mevcuttur. Yargıtay’a göre; ücretinde bir indirim söz konusu olmamakla birlikte, yapılan iÅŸ yeri deÄŸiÅŸikliÄŸinde yol ücretlerini iÅŸçinin karşılamak zorunda bırakılmasının dahi aleyhe esaslı deÄŸiÅŸiklik oluÅŸturduÄŸu[84] nitelendirilmiÅŸtir.

Parça başı ücretle çalışan iÅŸçi için, iÅŸverenin eksik iÅŸ vermesi halinde aradaki farkın zaman esasına göre tamamlanması gerekir. Aksi halde, isçiye eksik iÅŸ ve bunun sonucunda eksik ücret verilmesi iÅŸ ÅŸartlarında esaslı deÄŸiÅŸikliktir[85]. Benzer ÅŸekilde, asıl ücret dışında, ücret eklerinde de oluÅŸan azalmalar, esaslı deÄŸiÅŸiklik olarak kabul edilmektedir. Gerçekten, Yargıtay’a göre, “Düzenli olarak sefer yapan gemide iÅŸçiye ödenmekte olan sefer priminin, geminin bir süre seferden kaldırılması üzerine ödenmemesi, çalışma koÅŸullarının iÅŸçi aleyhine olarak esaslı deÄŸiÅŸikliÄŸi mahiyetindedir”[86].

Åžüphesiz ücretlerde deÄŸiÅŸiklikleri, iÅŸçinin eline geçen ücrette bir deÄŸiÅŸiklik olarak anlamak gerekir. Bu anlamda, ikramiyelerde, yemek ve yol[87] paralarında yapılan deÄŸiÅŸiklikler de esaslı sayılır[88]. Bu konuda son dönemde verilen bir kararda, ücretin tespitinde, İş Kanunu’nun 32. maddesinde sözü edilen asıl ücrete ek olarak iÅŸçiye saÄŸlanan para veya para ile ölçülebilen menfaatlerinde göz önünde tutulacağı, buna göre ikramiye, devamlılık arz eden prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, kira, aydınlatma, servis yardımı, yemek yardımı ve benzeri ödemelerinde kıdem tazminatı hesabında dikkate alınacağı, bunun yanında iÅŸçiye saÄŸlanan özel saÄŸlık sigortası yardımı ya da hayat sigortası pirim ödemelerinin de para ile ölçülebilen menfaatler kavramına dahil olduÄŸu belirtilmiÅŸtir[89].

Bununla birlikte iÅŸçinin elde ettiÄŸi ücret, yaptığı iÅŸ ile baÄŸlantılı olarak ödenmekte ise, artık bu iÅŸin yapılmaması halinde kendisine söz konusu ücret verilmeyebilir. ÖrneÄŸin, iÅŸ güçlüÄŸü zammı alan bir iÅŸçinin, daha sonra bu iÅŸten baÅŸka bir iÅŸe kaydırılması halinde, kendisine yine iÅŸ güçlüÄŸü zammı verilmesini istemesi mümkün deÄŸildir. Burada, iÅŸçinin aynı deÄŸerdeki iÅŸi daha az ücret karşılığı yapması deÄŸil, ücretin görülen iÅŸin deÄŸerine uyarlanması durumu söz konusudur[90]. Burada iÅŸverenin aslında amacı ücrette düÅŸüklük saÄŸlamak deÄŸildir. Ancak, iÅŸçinin yaptığı iÅŸin deÄŸiÅŸmesine baÄŸlı olarak dolaylı bir sonuçla ücret düÅŸmektedir. Bu durumda iÅŸverenin ücret indirimi amacıyla çalışma koÅŸullarında esaslı bir deÄŸiÅŸikliÄŸe baÅŸvurduÄŸu söylenemez.

Yargıtay, ücrette bir düÅŸüklük oluÅŸturmasa da iÅŸçinin iÅŸyeri deÄŸiÅŸikliÄŸinin sonuç itibariyle iÅŸçinin eline geçen ücrette bir azalmaya yol açacağı gerekçesi ileyapılan iÅŸyeri deÄŸiÅŸikliÄŸini esaslı deÄŸiÅŸiklik olarak kabul etmiÅŸtir. Gerçekten, “… davacının iÅŸyerinde asgari ücretle sekreter olarak çalıştığı… iÅŸverenin ayrıca gidiÅŸ-geliÅŸ yol ücreti vermediÄŸi anlaşılmaktadır. Taraflar arasında iÅŸ sözleÅŸmesinde her ne kadar nakil serbestisi var ise de, davacının önceki iÅŸyerinden 35 km uzakta bir iÅŸyerine kendi ücretinden fedakarlık yaparak yol parasını karşılaması beklenemez. İş sözleÅŸmesinin esaslı unsurunda bir deÄŸiÅŸiklik olmuÅŸtur. Çalışma koÅŸulları zorlaÅŸmıştır. Yol parası verilmediÄŸinden, davacının iÅŸ ÅŸartlarında ağırlaÅŸma olduÄŸunu[91]” kabul etmek gerekir.

Bununla birlikte, taraflar anlaÅŸmak suretiyle ücrette indirim yapmışlar ise, daha sonra ücrette tek taraflı deÄŸiÅŸiklik yapıldığından bahisle, iÅŸ ÅŸartlarının deÄŸiÅŸtirilmesinden bahsedilemez. Yargıtay’a göre de, “tarafların karşılıklı iradeleri sonucu belirlenen ve uzun süre bu ÅŸekilde ödenen ücret yerine, daha önceki ücret esas alınarak sonuca gidilmesi doÄŸru deÄŸildir[92]”.

Üzerinde durulması gereken konulardan biri de ücretinde azalma olmasına karşın buna uzun süre ses çıkarmayan iÅŸçinin iÅŸ akdinin feshi tarihinde eksik ödenen ücreti talep edip edemeyeceÄŸidir. Son dönemdeki örnek bir olayda Yargıtay, iÅŸçinin uzun süre ihtirazi bir kayıt koymadan ödenen eksik ücreti kabul etmesinin veya fesih hakkını kullanmamasının, emekli olduktan sonra bu sefer fark ücret almak istemesinin, talep edilebilir olan alacağını ortadan kaldırmadığına, bu ÅŸekildeki davranışının da iyi niyet kuralına aykırı bir davranış olmadığına, sonuç olarak fark ücret ve ikramiye alacağını kabulüne iÅŸaret etmiÅŸtir[93].

İşçilerin “ücretsiz izine çıkarılması” uygulaması da, çalışma koÅŸullarında esaslı deÄŸiÅŸiklik anlamına gelir ve 22. maddenin uygulanmasını gerektirir[94]. Bu takdirde iÅŸveren İş K. m.22 hükmü çerçevesinde ücretsiz izin uygulamasına iliÅŸkin olarak yazılı teklifte bulunacak, bu teklifin kabul edilmesinden sonradır ki, iÅŸ sözleÅŸmesi askıya alınabilecektir[95].

Bununla birlikte, iÅŸçilerin ücretsiz izin uygulamasını kabul etmelerine karşın, bunun bir makul süreye baÄŸlanıp baÄŸlanmaması tartışma konusudur. Bu makul sürenin; dürüstlük kuralı gereÄŸi, olayın özelliÄŸine göre beklenebilecek bir süre olarak anlaşılması daha uygun olacaktır[96].

C- İşin niteliğinde değişiklik

BaÅŸlangıçta yapılan iÅŸ sözleÅŸmesinde ifa edilecek iÅŸin niteliÄŸi somut olarak belirlenmiÅŸ ise, iÅŸçiden ancak iÅŸçinin görev tanımı ile baÄŸdaÅŸan görevlerin yapılması talep edilebilir[97]. Örnek olarak; yıkama bölümünde 12 yıldır operatör yetkinliÄŸinde çalışan iÅŸçinin zımpara-bıyık bölümüne nakledildiÄŸi olayda, Yargıtay “operatör olan davacının fesihten 5 ay önce görev yerinin deÄŸiÅŸtirilerek daha önce çalışmadığı ve eÄŸitimi verilemeyen zımpara-bıyık bölümüne nakledilmesinin ve burada günlük üretime göre performansının deÄŸerlendirilmesinin”, iÅŸ ÅŸartlarında esaslı deÄŸiÅŸiklikler olduÄŸuna”, bu deÄŸiÅŸiklikten sonra da iÅŸçinin “…buradaki çalışmasının günlük üretim ve kalite sonuçları ile diÄŸer iÅŸçilere göre deÄŸerlendirilerek, verilen görevi eksik yaptığı, randımanın, kısaca performansının düÅŸük olduÄŸunun belirtilmesi, davacının yetkinliÄŸi ve görev tanımı ile uyumlu olmadığından doÄŸru deÄŸildir[98]” hükmüne varmıştır.

Yukarıdaki olayda, iÅŸ deÄŸiÅŸikliÄŸi iÅŸçiyi, eski tecrübe ve iÅŸ akışı alışkanlıklarından yoksun bırakmış, performans testindeki baÅŸarısızlığından dolayı cezalandırılmasına neden olmuÅŸ ve nihayet iÅŸ sözleÅŸmesi feshedilmiÅŸtir[99]. Çalışma koÅŸullarında yapılan esaslı deÄŸiÅŸikliÄŸin ve feshin, haklı ve geçerli nedeni olmadığından, feshin geçersizliÄŸine karar verilmiÅŸtir.

Konuya farklı bir açıdan yaklaşırsak, eÄŸer iÅŸ sözleÅŸmesinde yapılacak iÅŸ, bir meslek dalı olarak belirlenmiÅŸ ise iÅŸçiden o meslek dalına ait her türlü iÅŸin ifası istenebilir[100]. ÖrneÄŸin söz konusu iÅŸçi bir avukat ise kendisinden birden fazla dava dosyasını takip etmesinin istenmesi ya da iÅŸçinin çeÅŸitli ÅŸantiyelerin proje müdürü olması halinde sürekli olarak deÄŸiÅŸik yerlerde kurulu bu ÅŸantiyelerde görev yapması[101] esaslı bir deÄŸiÅŸiklik olarak deÄŸil, benzer ve eÅŸit deÄŸerdeki iÅŸlerin takibi için iÅŸverenin yönetim hakkı olarak deÄŸerlendirilmelidir.

İşçinin vasıfsız olması ve göreceÄŸi iÅŸ ile ilgili somut bir görev tanımı yapılamaması halinde dahi hakkaniyet ve ölçülülük ilkesi gözetilmeli, rızası alınmalı, kabiliyeti ve fiziki gücünü aÅŸacak ÅŸekilde iÅŸ yükü ağırlaÅŸtırılmamalıdır. Örnek bir olayda, Yargıtay tarafından, ”iÅŸçinin güvenlik elemanı olarak çalıştığı iÅŸyerinde, site güvenliÄŸinin daha iyi saÄŸlanması amacı ile genel kullanıma açık olan zemin kat ortak kullanım merdivenlerinin giriÅŸ kapılarının akÅŸam kapatılıp, sabah açılması kararlaÅŸtırılmıştır. Böylece, daha önce bu konuda karar olmayıp, sonradan çıkartılan bu yönetim kurulu kararı ile davacı iÅŸçiye ek görev verilmiÅŸtir. Çalışılan iÅŸyerinin fiziki durumu, kapatılması istenen kepenklerin miktarı ile verilen ek görevin mahiyeti ve davacı iÅŸçiye yüklediÄŸi külfet dikkate alındığında iÅŸveren tarafından çalışma koÅŸullarında esaslı deÄŸiÅŸiklik yapıldığı sonucuna[102]” ulaşılmıştır.

İşin niteliÄŸinde deÄŸiÅŸiklik çerçevesinde Yargıtay kararlarına diÄŸer bazı örneklerde, vardiya amiri olarak görev yapan iÅŸçinin güvenlik görevlisi olarak görevlendirilmesi[103], iÅŸçiye ÅŸoförlük görevi yanında tahsildarlık görevi verilmesi[104], iÅŸçinin ÅŸoförlük iÅŸinden çöp toplama iÅŸine verilmesi[105], epilepsi hastalığı olan bir iÅŸçinin inÅŸaat iÅŸine verilmesi, iÅŸçinin daha ağır ve vardiyalı bir iÅŸe verilmesi[106], ücretsiz izin dönüÅŸü koruma görevlisi olarak çalışan iÅŸçinin sevkiyat ve temizlik birimlerinde görevlendirilmesi[107] gibi hallerde esaslı deÄŸiÅŸiklik niteliÄŸindedir.

Sonuç olarak iÅŸçiye, acil ve arızi durumlarda fazla mesai yaptırılması ve görev tanımının dışında çalıştırılması mümkünse de; geçici olarak baÅŸka iÅŸlerde görevlendirilmemesi veya daha ağır iÅŸ koÅŸullarında çalışmayı kabul etmeye zorlanmaması gerekir. Aksi takdirde, iÅŸverenin iÅŸçiyi her türlü basit ve daha ağır geçici nitelikte iÅŸte çalıştırabileceÄŸi gibi bir sonuca varılır ki, iÅŸverenin yönetim hakkının bu geniÅŸlikte olduÄŸunu kabul etmek güçtür[108].

D- İşyeri değişikliği

Her geçen gün ivmesi yükselen teknolojik geliÅŸmeler ve küresel rekabet ÅŸartları, iÅŸletmeleri deÄŸiÅŸen koÅŸullara hızla uyum saÄŸlamaya mecbur tutmaktadır. Bu uyum zorunluluÄŸu, iÅŸletmelerin üretim ve istihdam yapılarını, üretimin biçimini, süresini ve iÅŸyeri kavramını da kaçınılmaz olarak deÄŸiÅŸime uÄŸratmıştır. Bu durum çaÄŸrı üzerine çalışma, kısmi süreli çalışma, iÅŸ paylaşımı, geçici iÅŸ iliÅŸkisi, evde çalışma, tele çalışma gibi atipik iÅŸ sözleÅŸmesi türlerinin de yaygınlaÅŸmasına sebep olmuÅŸtur. Bu kavramlardan bir bölümü de İş Kanununa dâhil edilmiÅŸtir. İşletmelerin korunması ilkesi de konuÅŸulur olmuÅŸ, iÅŸyeri tanımı ise baÅŸkalaÅŸmıştır.

Bu sebep ile uygulamada iÅŸin ifasına yönelik esaslı çalışma koÅŸullarından, en çok sorunla karşılaşılan konu, iÅŸyeri deÄŸiÅŸikliÄŸi olmaktadır. Özellikle uluslararası, ulusal bazda veya yerel çevrede olmasına raÄŸmen çok sayıda iÅŸyerine sahip iÅŸletmelerin sayısının artması ile iÅŸçinin, iÅŸverenin farklı iÅŸyerlerinde görevlendirilebilmesi ciddi bir ihtiyaç ve sorun olarak belirmiÅŸtir[109]. İşverenin iÅŸletme sahibi olarak deÄŸiÅŸiklik hakkını saklı tutması ve iÅŸçinin iÅŸyerini deÄŸiÅŸtirme yetkisinin sınırlanması arasındaki dengeden doÄŸan hukuki sorunlar, hukuk düzeni tarafından çözülmelidir.

Taraflar iÅŸ sözleÅŸmesinde iÅŸçinin çalışacağı iÅŸyerini belirlemiÅŸlerse iÅŸçinin onayı olmadıkça iÅŸveren iÅŸyerini deÄŸiÅŸtiremez[110]. Bu yönde bir hüküm bulunmaması halinde iÅŸçinin durumunu ağırlaÅŸtırmamak koÅŸuluyla aynı il sınırları içindeki iÅŸyeri deÄŸiÅŸiklikleri iÅŸçi aleyhine esaslı deÄŸiÅŸiklik olarak kabul edilmeyebilir[111]. Ancak yeni iÅŸyerine gidiÅŸ geliÅŸler eskisine göre güçlük yaratıyor, maddi yükler getiriyorsa iÅŸçialeyhine esaslı deÄŸiÅŸiklik söz konusudur[112].

Öte yandan, iÅŸverence iÅŸçinin iÅŸ sözleÅŸmesinde deÄŸiÅŸiklik yapma hakkı saklı tutulmuÅŸ ise iÅŸyeri deÄŸiÅŸikliÄŸi tek başına esaslı deÄŸiÅŸiklik oluÅŸturmaz[113]. Örnek olayda; iÅŸçi, iÅŸyerinin deÄŸiÅŸtirildiÄŸini, kendisi tarafından kabul edilmemekle iÅŸ sözleÅŸmesinin geçerli bir neden bulunmamasına raÄŸmen feshedildiÄŸini ve iÅŸe iadesine karar verilmesini istemiÅŸtir. Mahkemece, “davacının ikamet ettiÄŸi yer, il dışında görevlendirilmesinin iÅŸ ÅŸartlarında esaslı deÄŸiÅŸiklik olduÄŸu ve davacının kabulüne baÄŸlı olduÄŸu, feshin haklı nedene dayanmadığı gerekçesi[114]” ile davanın kabulüne karar verilmiÅŸ ise de Yargıtay, “..iÅŸveren nakil yetkisine dayanarak davacıyı baÅŸka iÅŸyerinde görevlendirmiÅŸtir. Davalı iÅŸverenin bu nakil yetkisini kötüye kullandığı ileri sürülmemiÅŸtir. Nakil yetkisini kullanan iÅŸverenin davacıyı baÅŸka iÅŸyerinde görevlendirmesi sözleÅŸmeye uygundur. Kaldı ki davalı iÅŸveren davacının görev yaptığı iÅŸyerini devir kararı almış ve bu yerde faaliyetine son vermiÅŸtir” diyerek bu anlamda deÄŸiÅŸikliÄŸin geçerli nedene de dayandığına da iÅŸaret etmiÅŸtir.

Öte yandan, deÄŸiÅŸiklik yapma hakkı saklı tutulmuÅŸ dahi olsa; diÄŸer çalışma koÅŸulları üzerinde ağırlaÅŸtırıcı etkisi bulunmamalı ve iyi niyet kurallarına aykırı kullanılmamalıdır.

İşverence, iÅŸçinin iÅŸ sözleÅŸmesinde deÄŸiÅŸiklik yapma hakkının saklı tutulmadığı benzer bir örnek olay da ise, “Sakarya il sınırları iÅŸyerinde çalışan ve yaÅŸayışını buna göre düzenleyen davacının, Kaynarca iÅŸletme müdürlüÄŸüne önce geçici bilahare kesin olarak atamasını gerçekleÅŸtirmiÅŸ, davacı bu atamayı kabul etmemiÅŸ ve sonuçta bu nedenle fesih iÅŸlemi gerçekleÅŸtirilmiÅŸtir. Maddi bu olgu çalışma koÅŸullarında esaslı bir deÄŸiÅŸiklik niteliÄŸindedir. Mahkeme kararına gerekçe olan Belediye hudutları dışındaki iÅŸyerlerine daimi nakillerde iÅŸçinin yazılı rızasının aranacağı hususu benimsenmiÅŸtir. İşveren, davacının yazılı rızasını almadan esaslı deÄŸiÅŸiklik mahiyetinde olan atama iÅŸlemini yapmıştır. DiÄŸer yandan atama iÅŸleminin "iÅŸletme bakım ve arıza iÅŸinin hizmet alım yolu ile ihale edilmesinden dolayı oluÅŸan istihdam fazlalığı" sebebiyle geçerli bir nedene dayandığı savunulmuÅŸsa da; iÅŸveren Kaynarca iÅŸletme müdürlüÄŸü kadrosunda bulunan ve Sakarya ilinde geçici görevli bulunan bir baÅŸka çalışanını Sakarya iline kesin nakil ederek ve ayrıca 73 yeni iÅŸçiyi kadrosuna dahil ederek fesih gerekçesi ile çeliÅŸmiÅŸtir. Buna göre, nakil iÅŸleminin geçerli nedene dayandığı ya da ortada fesih için geçerli bir neden bulunduÄŸundan söz edilemez[115]”, hükmü verilmiÅŸtir.

BaÅŸka bir uyuÅŸmazlıkta; iÅŸveren iÅŸ sözleÅŸmesindeki nakil yetkisi nedeni ile davacı iÅŸçiyi grup ÅŸirketlerinden biri olan baÅŸka bir iÅŸverende çalışmak üzere, görevlendirilmiÅŸtir. Görevlendirme nedeni olarak, iÅŸletme gereklerinden çok, davacının bilgi ve becerisini geliÅŸtirmesi, deneyim kazanması, mesleki ve bireysel geliÅŸimini arttırması gösterilmiÅŸtir.

Davalı iÅŸveren vekili, davacı iÅŸçinin iÅŸ sözleÅŸmesinin 3. maddesinde kullanılan nakil yetkisinde görevlendirilen yeni iÅŸyerindeki görevi kabul etmemesi nedeni ile feshedildiÄŸini ifade etmiÅŸtir. Verilen kararda, iÅŸçinin aynı grubun diÄŸer bir ÅŸirketine deÄŸil, baÅŸka bir iÅŸverenin yanına gönderildiÄŸi belirlendiÄŸinden bahisle; “Bu bir hizmet akdi devridir. Geçici iÅŸ iliÅŸkisinde dahi, devir anında iÅŸçinin yazılı rızası aranmaktadır. Hizmet akdi devrinde bu rızanın devir anında olması gerekir. BaÅŸlangıçta sözleÅŸmede diÄŸer grup ÅŸirketine nakil yetkisi verilmiÅŸ olması bu olguyu ortadan kaldırmaz. Davacı hizmet akdi devri uygulaması yaratan davalı iÅŸverenin bu uygulamasına, rıza göstermiÅŸ deÄŸildir. Davalı iÅŸveren fesih sonucu doÄŸuran bu uygulamada, nakil nedenini ve sonuç olarak fesih nedeninin geçerli nedene dayandığını kanıtlamış deÄŸildir, hükmünü vermiÅŸtir[116].

Sonuç olarak; yukarıda sıralanan güncel yargı kararlarındaki esasların iÅŸçi ve iÅŸletmenin korunma ihtiyacı ile esnek çalışma koÅŸullarının düzenlenmesine katkı yaptığı deÄŸerlendirilmektedir.

E. Çalışma saatlerinde deÄŸiÅŸiklik

Çalışma sürelerine iliÅŸkin deÄŸiÅŸiklikler ücretle yakından iliÅŸkisi nedeniyle her zaman esaslı deÄŸiÅŸiklik olarak kabul edilir ve iÅŸverenin yönetim hakkının dışında kalır[117]. Buna karşılık, çalışma saatlerinin ve iÅŸyerindeki çalışma düzeninin belirlenmesi iÅŸverenin yönetim hakkı içinde yer alır[118].

Ancak, çalışma saatlerindeki deÄŸiÅŸiklikler ücreti etkilemese de, iÅŸçinin yaÅŸamını ve çalışma koÅŸullarını ağırlaÅŸtırıyorsa, Yargıtay tarafından iÅŸçi aleyhine esaslı deÄŸiÅŸiklik olarak kabul edilmekte ve iÅŸçinin rızasını zorunlu kılmaktadır[119]. Yargıtay’ın yeni İş Kanunu’ndan önceki bazı kararlarında; “gece vardiyasında çalışan iÅŸçilere iÅŸyerinde üç saat istirahat verilmekteyken bu uygulamanın iÅŸveren tarafından bir saate” indirilmesi[120], iÅŸçinin çalışma saatlerinin geceye ve hafta sonuna kaydırılması[121], iÅŸçiler aleyhine esaslı deÄŸiÅŸiklikler olarak nitelendirilmiÅŸtir.

KuÅŸkusuz iÅŸ saatlerinde yapılan deÄŸiÅŸikliÄŸin esaslı olup olmadığının belirlenmesinde her olay, özelliÄŸine göre bireysel bazda ele alınmalıdır[122]. ÖrneÄŸin, bekâr bir iÅŸçi için esaslı sayılamayacak bir deÄŸiÅŸiklik evli ve çocuklu bir iÅŸçi için bu nitelikte olabilir.

F. Kısa çalışma

4857 sayılı İş Kanunu 65.maddesinde düzenlenen kısa çalışma ile ilgili düzenleme 5763 sayılı İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda DeÄŸiÅŸiklik Yapılması Hakkında Kanun[123] ile İş kanunundan çıkarılmış, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa eklenen ek 2.madde ile hüküm altına alınmıştır.

Bahsi geçen bu hüküm “Bu Kanuna göre sigortalı sayılan kiÅŸileri hizmet akdine tabi olarak çalıştıran iÅŸveren; genel ekonomik kriz veya zorlayıcı sebeplerle iÅŸyerindeki haftalık çalışma sürelerini geçici olarak önemli ölçüde azaltması veya iÅŸyerinde faaliyeti tamamen veya kısmen geçici olarak durdurması halinde, durumu derhal gerekçeleri ile birlikte Türkiye İş Kurumuna, varsa toplu iÅŸ sözleÅŸmesi tarafı sendikaya bir yazı ile bildirir. Talebin uygunluÄŸunun belirlenmesine iliÅŸkin usul ve esaslar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir…”ÅŸeklinde düzenlenmiÅŸtir.

Kısa çalışma düzenlemesi; ekonomik krizden etkilenen ve bundan dolayı üretime ara veren veya kısmi çalışan iÅŸ yerlerinde iÅŸçilerin iÅŸten çıkarılmasının önüne geçmek amacıyla getirilmiÅŸ bir düzenlemedir. Ekonomik krizden etkilenen iÅŸverenler sektör ayrımı olmaksızın ve iÅŸçi sayısına baÄŸlı kalmaksızın bu haktan yararlanabilir.

Kısa çalışma düzenlemesine iliÅŸkin ÅŸartların gerçekleÅŸmesi ve bu hükmün uygulanmak istenmesi iÅŸçinin rızasına tabi deÄŸildir. Madde içeriÄŸinden de görüleceÄŸi üzere uygunluÄŸu belirleyecek olan kurum Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ dır. Dolayısı ile iÅŸverenin kısa çalışma düzenlemesine geçmesi için İK m. 22 hükmüne baÅŸvurması gerekmez[124].

Burada üzerinde durulması gereken husus, kanun maddesinde belirlenen ÅŸartların oluÅŸmamasına raÄŸmen, iÅŸverenin ekonomik sıkıntılarını kısa çalışma yoluna baÅŸvurarak aÅŸmaya çalışması halinde, bu durumun çalışma koÅŸullarında esaslı deÄŸiÅŸiklik oluÅŸturacağıdır. Dolayısı ile kısa çalışma ÅŸartlarının oluÅŸmaması durumunda İK m. 22 hükmü devreye girmelidir. BaÅŸka bir deyiÅŸle, iÅŸveren ancak İK m. 22’ ye uygun olarak iÅŸçinin rızasını almış ise kısa çalışma düzenlemesinin kendisine saÄŸlayacağı avantajlardan yararlanabilecektir.

Özü itibariyle kısa çalışma düzenlemesi İK m. 22’ nin amacına uygundur. Bu düzenleme ile iÅŸveren çeÅŸitli ekonomik sebeplerle iÅŸçi çıkartmak yerine çalışma süresi ve ücretinde orantılı bir indirim yapmak suretiyle iÅŸ sözleÅŸmesinin devamını saÄŸlamaktadır. Bu durum feshin son çare olması ilkesine de uygunluk arz etmektedir. Ancak iÅŸverene tanınan bu hak kısa çalışma düzenlemesinin amacına uygun olarak kullanılmalı, kısa çalışmanın geçici önlem niteliÄŸinin dışına çıkılmamalıdır[125].

4. Çalışma koÅŸullarında esaslı deÄŸiÅŸiklik ve ÅŸekil

Çalışma koÅŸullarında esaslı deÄŸiÅŸiklik konusunu incelerken üzerinde durulması gereken önemli hususlardan biri de ÅŸekil unsurudur. 4857 sayılı kanunun getirdiÄŸi düzenlemenin kanun koyucu tarafından amaçlanan ÅŸekilde hayata geçebilmesi, esaslı deÄŸiÅŸikliÄŸe iliÅŸkin ÅŸekil ÅŸartlarının doÄŸru uygulanmasına baÄŸlıdır.

DeÄŸiÅŸiklik teklifi gerek 1475 sayılı kanun döneminde gerekse yürürlükteki 4857 sayılı kanun gereÄŸi bir icap niteliÄŸi taşımaktadır. DeÄŸiÅŸiklik teklifinin icap niteliÄŸinin uygulamadaki görünümü ise farklılık göstermektedir. Zira 1475 sayılı kanun döneminde uygulanan deÄŸiÅŸiklik teklifleri bir hukuki bir icaptan çok bir dayatma ÅŸeklini almaktaydı[126].

Bu sebeple 4857 sayılı kanun m. 22 ile yazılı ÅŸekil ÅŸartı getirilerek gerek uygulamadaki eksiklikler gerekse iÅŸçinin kendisine sunulan yeni durumu daha saÄŸlıklı bir ÅŸekilde anlaması ve deÄŸerlendirmesi mümkün hale getirilmiÅŸ, iÅŸçinin hukuki ve fiili duruma iliÅŸkin olarak daha somut bir imkâna kavuÅŸması saÄŸlanmıştır. Böylece 1475 sayılı kanun dönemindeki iÅŸçinin ilgili deÄŸiÅŸiklik karşısında sessiz kalarak bu durumun zımni kabul sayılmasının da önüne geçilmiÅŸtir. Yeni düzenleme ile iÅŸçinin zımnen deÄŸil aksine açıkça yazılı olarak kabul beyanı aranmış aksi halde yapılan deÄŸiÅŸikliÄŸin iÅŸçiyi baÄŸlamayacağı hüküm altına alınmıştır. Kanun ile tanınması zorunlu kılınan 6 günlük süre geçtikten sonra, yine yazılı ÅŸekil ÅŸartı gerçekleÅŸtiÄŸi takdirde deÄŸiÅŸikliÄŸin gerçekleÅŸmesi mümkündür. Aksine düÅŸünce, yani 6 günlük süre geçtikten sonra yapılan ve iÅŸverenin kabulüne raÄŸmen deÄŸiÅŸikliÄŸin hüküm gereÄŸi geçerli olmaması İK m. 22’ nin amacına uygun düÅŸmez[127].

Kanun koyucunun bu açık düzenlemesi karşısında ÅŸekil ÅŸartının ise bir geçerlilik ÅŸartı olarak deÄŸerlendirmek doÄŸru olacaktır[128]. Kanunda düzenlenen ÅŸekil ÅŸartının ise kanun koyucunun amacı doÄŸrultusunda kullanmak gerekir. DiÄŸer bir ifade ile ÅŸekil ÅŸartının geçerlilik ÅŸartı olduÄŸu iddiası ile hakkın kötüye kullanımı sonucunu doÄŸuracak uygulamaları hukuk düzeninin korumayacağı açıktır.

Burada deÄŸinilmesi gereken diÄŸer bir nokta ise, İK m. 22/II’ da düzenlenen ve tarafların anlaÅŸması durumunda çalışma koÅŸullarının her zaman deÄŸiÅŸtirilebileceÄŸine iliÅŸkin hükümdür. Her ne kadar bu fıkra hükmünde deÄŸiÅŸikliÄŸin yazılı olarak yapılması gerektiÄŸi ayrıca belirtilmemiÅŸse de maddenin yorum ve amacından tarafların anlaÅŸması durumunda dahi bu durumun, yazılı ÅŸekil ÅŸartına baÄŸlı olması gerektiÄŸi anlaşılmalıdır. Aksi takdirde eski düzenlemede ki kötü niyetli uygulamaların 4857 sayılı kanun ile de mümkün hale gelebileceÄŸi gerçeÄŸi göz ardı edilmemelidir.

5. DeÄŸiÅŸiklik yetkisinin iÅŸ sözleÅŸmesiyle saklı tutulması

I. DeÄŸiÅŸiklik kayıtlarının geçerliliÄŸi sorunu

Yürürlükteki 4857 Sayılı İş Kanunu’ ndan önce yürürlükte bulunan 1475 sayılı İş Kanunu, iÅŸverene iÅŸ sözleÅŸmesi veya toplu iÅŸ sözleÅŸmesi ile iÅŸ koÅŸullarında esaslı deÄŸiÅŸiklik yapma yetkisini tanımakta ve iÅŸveren bu yetkisini tek taraflı olarak kullanabilmekteydi. 1475 sayılı kanun dönemindeki Yargıtay kararları da bu yöndedir[129].

4857 Sayılı Kanun’un yürürlüÄŸe girmesinden önce maddeden çıkarılan taslaktaki “İşverence çalışma koÅŸullarının deÄŸiÅŸtirilmesi hakkı saklı tutulduÄŸu hallerde …. yukarıdaki hükümler uygulanmaz” hükmünün İK m. 22’ yi semeresiz bırakacağı, iÅŸverenin saklı tutma hakkını kullanarak bir takım kötü niyetli uygulamalara sebep olabileceÄŸi düÅŸünülmüÅŸ ve söz konusu hakka iliÅŸkin olarak kayıtların geçerliliÄŸi tartışmalı bir konu haline gelmiÅŸtir.

SözleÅŸmedeki bir kayda dayalı olarak iÅŸverenin çalışma koÅŸullarında deÄŸiÅŸiklik yapabilmesi hususunda iki farklı görüÅŸ ortaya çıkmaktadır. İşverence, iÅŸ sözleÅŸmesine konulan kayıt ile çalışma koÅŸullarında tek taraflı deÄŸiÅŸiklik yapılabilmesinin, 4857 Sayılı Kanun ile de mümkün olacağını savunan görüÅŸe göre[130], İK m. 22’ ye baÅŸvurulmaksızın, iÅŸçinin deÄŸiÅŸikliÄŸe rıza göstermesi gerekecektir. Bu durumda iÅŸveren belli sınırlar dâhilinde geniÅŸletilmiÅŸ olan yönetim hakkını kullanarak söz konusu esaslı deÄŸiÅŸikliÄŸi yapabilecektir. DiÄŸer bir görüÅŸ, baÅŸlangıçta öngörülen hükmün daha sonra taslaktan çıkarılmasıyla, kanunkoyucunun, yorum yoluyla da olsa, iÅŸverenin çalışma koÅŸullarında tek taraflı olarak deÄŸiÅŸiklik yapabilme imkânını kaldırmak istediÄŸi ileri sürmektedir[131].

ÖÄŸretide ise objektif yorumun esas alınması gerektiÄŸi savunularak, meclisteki çalışmaların baÄŸlayıcı nitelik taşımayacağı ileri sürülmektedir[132]. Kaldı ki sözleÅŸmenin kurulma aÅŸamasında esaslı deÄŸiÅŸiklik hakkının saklı tutulması sözleÅŸme özgürlüÄŸü kapsamında deÄŸerlendirilmesi gereken bir husustur. Hâlbuki İK m. 22’ de kurulan bir sözleÅŸmede sonradan yapılacak deÄŸiÅŸiklik düzenlenmektedir. Bir sözleÅŸmenin tarafları baÅŸlangıçta, sözleÅŸme özgürlüÄŸü kapsamında dilediÄŸi ÅŸartlarla sözleÅŸme akdetmek hak ve yetkisine sahiptir. Bunun aksine düÅŸünce anayasal bir hak olan sözleÅŸme özgürlüÄŸü ile çeliÅŸir[133].

Dolayısı ile her ne kadar İK m. 22’ nin, tek taraflı deÄŸiÅŸikliklerin önüne geçme amacı olduÄŸu açık bir ÅŸekilde görülmekte ise de, taraflar arasında akdedilen bir sözleÅŸme ile deÄŸiÅŸiklik hükümlerinin saklı tutulması hali bir deÄŸiÅŸiklik deÄŸil, açık sözleÅŸme hükmüdür. DiÄŸer taraftan, yasa metninde de bu konu ile ilgili olarak herhangi bir yasaklayıcı hüküm bulunmadığı gibi 4857 sayılı kanunun amaçları arasında sayılan esnekliÄŸin gereÄŸi olarak, iÅŸçinin hak ve menfaatlerine zarar vermeksizin güncel geliÅŸme ve ihtiyaçlara uyum saÄŸlanması açısından söz konusu kayıtlar bir zorunluluk halini almaktadır[134].

Bu nedenle açık bir düzenleme ile ister toplu sözleÅŸme yapılırken, ister sonradan tek taraflı deÄŸiÅŸiklik yapma hakkını saklı tutmasına hukuki bir engel bulunmadığı[135] deÄŸerlendirilmektedir.

DeÄŸiÅŸiklik yetkisinin saklı tutulması konusunda tartışılması gereken daha önemli husus, bu kaydın İK m. 22 doÄŸrultusunda geçerli olup olmadığı deÄŸil, sözleÅŸme kurulurken bu kaydın iÅŸçiye dayatılmasıdır[136]. Bu kayıtların sözleÅŸmelerde yer almasını tümüyle engellemek bahsedilen esneklik ilkesine aykırı olsa da, gerek sözleÅŸmenin kural olarak zayıf tarafı olan iÅŸçinin savunmasız bırakılmamasını saÄŸlamak gerekse İK m. 22’ nin amacı gözetilerek deÄŸiÅŸiklik yapma kaydına iliÅŸkin yetkinin dar yorumlanması doÄŸru olacaktır[137].

Yargıtay uygulaması ise, baÅŸlangıçta deÄŸiÅŸiklik kayıtlarının geçerli olmadığı ÅŸeklinde iken[138], daha sonra bu karardan dönülmüÅŸtür[139]. Yargıtay’ ın daha yeni tarihli bir diÄŸer kararında da aynı yönde karar verdiÄŸi görülmektedir[140]. Bu karara göre Yargıtay, iÅŸverenin iÅŸyerinde ne kadar iÅŸçi çalıştıracağını belirleme yetkisinin yönetim hakkı içinde yer aldığına hükmetmiÅŸ ve sözleÅŸmede deÄŸiÅŸiklik yapılabileceÄŸine iliÅŸkin kayıt olmasa dahi iÅŸçinin baÅŸka bir iÅŸyerine nakledebileceÄŸine karar vermiÅŸtir.

Netice itibariyle yüksek mahkeme, iÅŸverenin iÅŸyeri deÄŸiÅŸikliÄŸini ancak bu hak kötüye kullanılmadığı sürece yapabileceÄŸini, iÅŸçinin iÅŸverence yapılan iÅŸyeri deÄŸiÅŸikliÄŸine uymaması halinde iÅŸ akdinin feshedilebileceÄŸini hükme baÄŸlamaktadır[141].

II. Değişiklik yetkisinin saklı tutulmasının sınırları

İş sözleÅŸmesi iki taraflı bir sözleÅŸme olup taraflar, hür iradelerine dayanarak emredici kurallara aykırı olmamak ÅŸartıyla her türlü kaydı sözleÅŸmeye koyabilirler. SözleÅŸmeler açısından söz konusu deÄŸer ölçütü doÄŸruluk güvencesidir. DoÄŸruluk güvencesi özetle sözleÅŸme hükümlerinin tarafların irade ve tercihleri doÄŸrultusunda ÅŸekillenmesi, karşıt menfaatlerin ortak bir dengede buluÅŸturulmasını ifade eder[142]. Ancak iÅŸ sözleÅŸmelerinde, iÅŸçinin özgür iradesiyle hareket ettiÄŸini söylemek oldukça zordur. İşçi iÅŸe girerken iÅŸ sözleÅŸmesi kayıtlarını deÄŸiÅŸtirmek bir yana inceleyebilmek fırsatını dahi bulamamaktadır. Bunun sebepleri arasında rekabet koÅŸullarının gerçekleÅŸmemesi, bir tarafın diÄŸer tarafa ekonomik sebepler yüzünden bağımlı olması sayılabilir. Dolayısı ile iÅŸverene iÅŸ sözleÅŸmesinde esaslı deÄŸiÅŸiklik yapma yetkisine iliÅŸkin kayıtların sınırlandırılması ve denetlenmesi, sözleÅŸmenin zayıf tarafı olan iÅŸçinin korunması bakımından önem taşımaktadır[143].

Söz konusu kayıtların geçerliliÄŸinin öncelikle genel sınırlamalara tabi olduÄŸundan ÅŸüphe yoktur. İşverenin anayasaya, emredici kanun maddelerine, kiÅŸilik haklarına ve ahlaka aykırı deÄŸiÅŸiklik kaydı koyma hakkı bulunmamaktadır. Bu yöndeki kayıtlar toplu iÅŸ sözleÅŸmesi hükümlerine de aykırı olamaz[144].

DiÄŸer taraftan, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. maddesi iÅŸ akdinde esaslı deÄŸiÅŸiklik yapılabilmesini sıkı bir usule baÄŸlamak suretiyle açık bir biçimde çalışma koÅŸullarında tek taraflı deÄŸiÅŸikliklerin mümkün olduÄŸu kadar önüne geçmek ve iÅŸçiyi korumak amacını izlemiÅŸtir. DeÄŸiÅŸiklik yapma hakkını saklı tutma kayıtlarının dar yorumlanması ve bu amaca uygun olarak sınırlanması İK 22’nin belirtilen amacının bir gereÄŸidir. Bu nedenle, öÄŸretide çalışma koÅŸullarında deÄŸiÅŸiklik yapma yetkisinin dar yorumlanarak ancak somut ve sınırlı hallerde veya objektif koÅŸullara baÄŸlı olarak saklı tutulabileceÄŸi kabul edilmektedir[145]. O halde, saklı tutma kayıtlarının sınırlandırılmasında bir yandan hakkın kötüye kullanılması diÄŸer yandan daraltıcı yorum yöntemi yarışacak, olayın somut özelliÄŸine göre uygulanacaktır. İş hukuku öÄŸretisinde deÄŸiÅŸikliÄŸi saklı tutma hakkının kötüye kullanılmamasının esasen hukukun genel gereÄŸi olduÄŸu[146], bu nedenle bu sınırlama ile yetinilmeyerek söz konusu kayıtların “içerik ve hakkaniyet denetimine” de tabi tutulması gerektiÄŸi ileri sürülmektedir.

Her ne kadar iÅŸveren tek taraflı deÄŸiÅŸiklik yapabilecek ise de bu yetkisini dürüstlük kuralına da uygun olarak kullanılması gerekmektedir. DiÄŸer bir ifade ile sözleÅŸme koÅŸullarını tek yanlı belirleme ve deÄŸiÅŸtirme hakkına sahip olan iÅŸverenin bu hakkı iÅŸçinin menfaatleri doÄŸrultusunda ve iÅŸçiye zarar verme amacı gütmeksizin kullanması gerekmektedir.[147]

Yargıtay’ ın yeni İş Kanunu doÄŸrultusunda vermiÅŸ olduÄŸu kararlarda “davacı bu yetkinin kullanılmasında iÅŸverenin kötü niyetli davrandığını iddia edip kanıtlamamıştır”[148] veya “iÅŸverenin bu hakkını kötüye kullandığı kanıtlanmadıkça hakim iÅŸverenin bu eylemine müdahale etme hakkına sahip deÄŸildir[149]” diyerek, hakkın kötüye kullanılması durumunda söz konusu kayıtların geçersiz olacağını hüküm altına almıştır. KuÅŸkusuz iÅŸverenin deÄŸiÅŸikliÄŸi saklı tutma hakkını kötüye kullandığının ispat yükü iÅŸçiye aittir.

Bununla birlikte; iÅŸçinin iÅŸi ve iÅŸyerinde deÄŸiÅŸiklik yapma hakkı saklı tutulmuÅŸ olsa bile, iÅŸveren bunu kullanırken iÅŸçinin pozisyonunda önemli derecede farklılığa yol açamaz[150].

İşverenin tek taraflı olarak iÅŸçinin iÅŸyerini deÄŸiÅŸtirme hakkının bulunması halinde söz konusu yetkinin kullanılması belli sınırlar dâhilinde mümkündür. Nitekim baÅŸka bir olayda Yargıtay, iÅŸçinin baÅŸlangıçta Türkiye genelinde çalışmayı kabul etmesinin, nakledildiÄŸi iÅŸyerindeki ÅŸartların çok ağır olmaması ile baÄŸlantılı olduÄŸunu belirlemiÅŸtir[151].

Bu arada belirtilmesi gereken deÄŸiÅŸikliÄŸe izin veren sözleÅŸme kayıtlarının da dikkatli yorumlanması gerektiÄŸidir. Bir baÅŸka ifadeyle, dürüstlük kuralı burada da yol göstericidir. ÖrneÄŸin, iÅŸverenin deÄŸiÅŸikliÄŸe izin verdiÄŸini belirttiÄŸi iÅŸ sözleÅŸmesinin 1999 tarihli olmasına karşın, aynı sözleÅŸmede 4857 sayılı İş Kanunundan bahsedilmesi, o sözleÅŸmeyi geçersiz kılar[152].

Yukarıda deÄŸinildiÄŸi üzere, iÅŸçinin sözleÅŸme içeriÄŸine müdahale edebilmesi mümkün olmadığından, iÅŸverenin dikte ettiÄŸi menfaatlerine karşı korunması gerekmektedir.[153] Bu sebeple deÄŸiÅŸiklik yapma yetkisi tanıyan kayıtların sözleÅŸme hükmü olup olmadığı yönünden içerik denetimine tabiiyeti konusunu da irdelemek gerekmektedir. İçerik denetimi sözleÅŸme özgürlüÄŸü kapsamında hükümlerin yerindeliÄŸi hususundaki bir denetimdir. Ancak bu denetimin yapılabilmesi için yasal bir dayanak bulmak oldukça güçtür.

İçerik denetimi ile ilgili olarak Borçlar Kanunu tasarısındaki genel iÅŸlem ÅŸartlarına iliÅŸkin hükümler – tasarının yasalaÅŸması halinde – iÅŸ sözleÅŸmesinde saklı tutulan deÄŸiÅŸtirme kayıtları için birtakım çıkarımlar yapılabilecek ise de, bu hükümler genel nitelik taşımakta olup tek taraflı saklı tutma kayıtları açısından birebir uygulama alanı bulamaz[154]. Mevcut Borçlar Kanunu m. 70 ile düzenlenen “edimi tek taraflı belirleme yetkisinin hakkaniyet ilkesine uygun kullanılması gerektiÄŸini” düzenleyen hükmünün de kıyasen uygulanması pek mümkün görülmemektedir. Zira bu madde edimi tek taraflı belirleme yetkisinin somut olayda hakkaniyete uygun kullanılıp kullanılmadığını denetlediÄŸinden, bu hususun iÅŸ sözleÅŸmesindeki deÄŸiÅŸiklik kayıtlarının sözleÅŸme içeriÄŸi olarak geçerliliÄŸi yönünden anılan madde ile irtibatlandırılması mümkün deÄŸildir[155].

İçerik denetiminin MK. m. 2’ deki hakkın kötüye kullanılmasını düzenleyen hüküm ile saÄŸlanmaya çalışılması da mümkün deÄŸildir. MK. m.2 herhangi bir sınır çizmeyen, hukuki iliÅŸkideki edimlerin ve davranışların dürüstlük kuralına uygun olmasını hüküm altına alan genel bir hükümdür. Kaldı ki bu hükmün sınırlarını belirlemek zor olduÄŸundan içerik denetimi noktasında MK m.2’ nin uygulanması, hukuk güvenliÄŸini de tehdit edebilecektir. Aynı ÅŸekilde BK m. 19/II’ de düzenlenen kamu düzenine aykırılık ile ilgili hükümde, özü ve mahiyeti itibariyle MK m.2 ile aynı özelliklere sahip olduÄŸundan içerik denetiminin yasal dayanağını oluÅŸturmaktan yoksundur[156].

Son olarak içerik denetimi konusunda TKHK m. 6’ yı saklı tutma kayıtları açısından deÄŸerlendirmek gerekirse, her ne kadar iÅŸçi ile tüketici sözleÅŸmenin tarafları arasındaki güç dengesizlik açsından benzerlik gösterse de bunlar arasındaki kamusal yarar açısından farklılıklar bulunmaktadır[157].

İş sözleÅŸmesinde tek taraflı deÄŸiÅŸiklik yapabilme yetkisi, çeÅŸitli çalışma koÅŸullarında yapılabilecek muhtemel deÄŸiÅŸiklikler açısından deÄŸerlendirildiÄŸinde bir takım sınırlamalar ile karşılaşıldığı görülmektedir. Çalışma koÅŸullarından biri olan ücret, iÅŸ sözleÅŸmesinin asli unsurlarından biri olup iÅŸ görme borcunun karşılığını oluÅŸturmaktadır. Dolayısı ile ücret iÅŸverenin yönetim hakkı sınırları dâhilinde deÄŸildir[158]. Bu sebeple iÅŸ sözleÅŸmesine ücretin indirilmesine iliÅŸkin olarak önceden konulan kayıtların herhangi bir geçerliliÄŸi bulunmamaktadır.

Her ne kadar ücret ile ilgili olarak bu yönde bir tespit yapılıyor ise de bu kurala da istisna öngörebilmek de mümkündür. ÖrneÄŸin belirsiz süreli iÅŸ sözleÅŸmeleri ile iÅŸçinin yönetici konumunda olması durumlarında ücretin iÅŸletme karı ile doÄŸru orantılı olarak indirilebileceÄŸine iliÅŸkin kayıtların konabilmesi mümkün olabilmelidir[159].

İş sözleÅŸmesinin bir tarafında sözleÅŸmenin zayıf ve bağımlı tarafı olan iÅŸçi, diÄŸer tarafında ise deÄŸiÅŸim ve esneklik gereksinimleri doÄŸrultusunda kesin kurallar koymasının mümkün olmadığı iÅŸveren bulunmaktadır. Dolayısı ile “iÅŸin niteliÄŸinde deÄŸiÅŸiklik” konusundaki saklı tutma kayıtlarının iÅŸverene geniÅŸ bir yetki vermemesi gerektiÄŸi gibi, iÅŸveren aleyhine tamamen de ortadan kaldırılmamalıdır[160].

Yukarıda “iÅŸin niteliÄŸinde deÄŸiÅŸiklik” alt baÅŸlığında da incelendiÄŸi üzere, iÅŸ sözleÅŸmesinde belirlenen edim, somut olarak belirlenmiÅŸ bir iÅŸ ise, iÅŸçinin iÅŸ görme borcu sadece somut bir biçimde kararlaÅŸtırılmış olan bu iÅŸi kapsar. Buna karşılık, sözleÅŸmede yapılacak iÅŸ bir meslek olarak ortaya konulmuÅŸsa, iÅŸveren belirlenen bu mesleÄŸin kapsamına giren her iÅŸin görülmesini iÅŸçiden isteyebilir. Buna örnek olarak iÅŸverenin yönetim hakkını kullanarak bir mimarı baÅŸka bir proje ile görevlendirmesi gösterilebilir. Bununla beraber, sözleÅŸme konusu iÅŸ vasıfsız bir iÅŸin gereÄŸi olarak genel biçimde belirlenmiÅŸse, iÅŸçi dürüstlük kuralları çerçevesinde kendisinden istenilecek iÅŸi yapmakla yükümlüdür. Dolayısı ile yapılacak iÅŸ, belirli bir iÅŸ olarak saptanmışsa, saklı tutma kaydı geçerli olmayacak ve iÅŸveren ancak İK m. 22 hükmünün öngördüÄŸü ÅŸekilde yaptığı ve iÅŸçi tarafından kabul edilen deÄŸiÅŸiklik geçerli olacaktır. Ancak sözleÅŸmede yapılacak iÅŸ, meslek veya meslek dalının gerektirdiÄŸi hususları kapsıyor ise iÅŸverenin yönetim hakkı gereÄŸi, İK m. 22’ ye baÅŸvurulmaksızın iÅŸçinin bu talebe uygun hareket etmesi beklenecektir.

“İşyeri deÄŸiÅŸiklikleri” uygulamada en çok deÄŸiÅŸiklik ihtiyacı duyulan ve bu sebeple en çok rastlanılan saklı tutma kaydıdır. İşin niteliÄŸinden ve ihtiyaçlarından kaynaklanan bu deÄŸiÅŸiklik kayıtları dürüstlük ve iyiniyet kurallarına aykırılık teÅŸkil etmediÄŸi sürece geçerlidir. Ancak söz konusu kayıtlar dürüstlük ve iyiniyet kurallarına aykırı olarak iÅŸçiyi cezalandırmaya yönelik kullanılamayacaktır. Bu doÄŸrultuda bir örnek vermek gerekirse iÅŸveren, feshe zorlamak amacıyla iÅŸçisini sözleÅŸmedeki iÅŸyeri deÄŸiÅŸikliÄŸi kaydını gerekçe göstererek baÅŸka bir ÅŸehre gönderemeyecektir.

“Saklı tutulan kayda dayanılarak yapılan deÄŸiÅŸikliÄŸe”,iÅŸçi uymakla yükümlüdür. İşçinin söz konusu kayıtlara dayanarak iÅŸveren tarafından iÅŸ ÅŸartlarında yapılan deÄŸiÅŸikliÄŸe uymaması, iÅŸ akdinin haklı nedenle feshine imkân tanıyan bir durumdur. Bu halde, iÅŸveren, iÅŸçinin iÅŸverenin duruma göre İK 25/II - h’ de öngörülen “iÅŸçinin yapmakla ödevli bulunduÄŸu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi’ ne veya İK 25/II - g[161]’de yer alan iÅŸçinin özürsüz devamsızlığına ya da iyi niyet kurallarına uymayan davranışına (İK 25/II) dayanarak haklı nedenle derhal fesih hakkı doÄŸar[162]. Saklı tutma kaydına uyulmaması nedeniyle iÅŸverence yapılan derhal feshe karşı da iÅŸe iade davası açılabilir. Bu davanın hukuki dayanağı, feshin haklı nedene dayanmadığı gerekçesiyle iÅŸe iade davası açma olanağı tanıyan İş Kanununun 25. maddesinin son fıkrasıdır.

III. Esaslı deÄŸiÅŸiklik önerisinin iÅŸçi tarafından reddedilmesi

İK. m. 22’ye göre, “… çalışma koÅŸullarında esaslı bir deÄŸiÅŸikliÄŸi ancak durumu iÅŸçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu ÅŸekle uygun olarak yapılmayan ve iÅŸçi tarafından altı iÅŸgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen deÄŸiÅŸiklikler iÅŸçiyi baÄŸlamaz. İşçi deÄŸiÅŸiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse, iÅŸveren deÄŸiÅŸikliÄŸin geçerli bir nedene dayandığını veya fesih için baÅŸka bir geçerli nedenin bulunduÄŸunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iÅŸ sözleÅŸmesini feshedebilir…”

İşveren yazılı deÄŸiÅŸiklik önerisiyle çalışma koÅŸullarını anlaÅŸarak deÄŸiÅŸtirmeye yönelik iradesini açıklamaktadır. Hukuki olarak icap niteliÄŸi taşıyan bu irade beyanının kabulü ile bir deÄŸiÅŸiklik sözleÅŸmesinin kurulması amaçlanmaktadır. Bu icabı kabulü ile kurulacak deÄŸiÅŸiklik sözleÅŸmesi de kurulan ilk iÅŸ sözleÅŸmesinin eki halini alacaktır[163]. Bu deÄŸiÅŸiklik sözleÅŸmesinde, sözleÅŸmenin konusu olan deÄŸiÅŸikliÄŸe iliÅŸkin tüm hususların açık olması ve söz konusu deÄŸiÅŸikliÄŸin yazılı olarak yapılması esastır[164]. DiÄŸer taraftan bu deÄŸiÅŸikliÄŸe iliÅŸkin bildirimin genel bir nitelik taşımaması, her iÅŸçi için ayrı ayrı yapılması da ayrıca önem taşımaktadır[165].

4857 sayılı Kanun, m. 22’ de öngördüÄŸü hükümle iÅŸçi tarafından altı iÅŸgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen deÄŸiÅŸikliklerin iÅŸçiyi baÄŸlamayacağını düzenlemiÅŸ ve esasen bu sürede iÅŸçiye düÅŸünme süresi tanıyarak iÅŸçinin acele bir karar vermemesini dolayısı ile zarar görmemesini amaçlamıştır.

KuÅŸkusuz iÅŸçinin altı iÅŸgünü dolmadan öneriye iliÅŸkin kararını bildirmesinde bir engel yoktur. İşverenin bu düÅŸünme süresini tanımaması, iÅŸçiyi hemen karar vermeye zorlaması halinde yapılan deÄŸiÅŸiklik önerisi geçersiz kabul edilmelidir. Yasada öngörülen düÅŸünme süresine iliÅŸkin kural nispi emredici nitelik taşıdığından, sözleÅŸmelerle bu süre uzatılabilir ama kısaltılamaz[166]. DiÄŸer taraftan iÅŸçiye tanınan bu düÅŸünme süresinin, sözleÅŸmenin tarafları arasında uzlaÅŸma ve müzakere sürecine zemin oluÅŸturan bir özelliÄŸi de bulunmaktadır. İşçi iÅŸverenin önerdiÄŸinden farklı bir seçeneÄŸi karşı öneri olarak iÅŸverene getirebilir. Feshin son çare olması ilkesi gereÄŸince iÅŸçiye deÄŸiÅŸiklik önerisinde bulunan iÅŸverenin, feshi önlemek maksadıyla –varsa- feshi önleyebilecek diÄŸer seçenekleri de, iÅŸçi ile bu süre içinde görüÅŸmesi mümkündür ve uygun olur[167]. Zaten İK m. 22 hükmünün gerekçesinde de açıklandığı üzere asıl amaçta budur.

İş sözleÅŸmesinde deÄŸiÅŸiklik yapılabilmesi için mutlak suretle iÅŸçinin yazılı rızası aranmıştır[168]. Zira İş Kanunu m.22’de deÄŸiÅŸiklik önerisinin “kabul”ünün yazılı yapılması gerektiÄŸi hüküm altına alınmıştır. Böylelikle 1475 sayılı İş Kanunu döneminde açık veya zımni kabul ile iÅŸ ÅŸartlarının deÄŸiÅŸtirilebilmesi mümkün iken, yeni Kanun döneminde kanun koyucu açıkça yazılı kabulü arayarak bu konudaki iradesini kanun metnine açıkça yansıtmıştır[169].

Her ne kadar buradaki yazılılık ÅŸartı bir geçerlilik ÅŸartı olsa da iÅŸçinin yazılılık ÅŸartının saÄŸlanmadığı gerekçesiyle geçersizliÄŸi ileri sürmesi halinde de hakkın kötüye kullanılması durumu oluÅŸmamalıdır. Bir baÅŸka ifade ile yazılı olarak kabul bir zorunluluk olmakla birlikte, iÅŸçinin söz konusu deÄŸiÅŸikliÄŸi önce kabul etmesi, ama daha sonra yazılı yapılmadığını ileri sürerek bunun geçersizliÄŸini ileri sürmesinin, dürüstlük kuralı ile baÄŸdaÅŸmayacağı açıktır. Bununla birlikte iÅŸ sözleÅŸmesinde esaslı deÄŸiÅŸiklik hallerinden olan ücret ile diÄŸer çalışma ÅŸartları arasında bir ayrım da yapılmalıdır[170].

İş sözleÅŸmesinin asli edimlerinden biri olan ücrette yapılacak deÄŸiÅŸiklik, edimler arasındaki dengenin temelden sarsılmasına neden olabilir. Bu nedenle, iÅŸçinin ücret bordrosunu ihtirazı bir kayıt olmadan imzalamış olmasının da ücrette yapılan deÄŸiÅŸikliÄŸi (indirimi) kabul anlamına gelmemesi gerekir. İşçi genel zamanaşımı süresi içerisinde ücret farkını ve bu anlamda kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı farklarını talepte bulunabilme hakkına sahip kabul edilmelidir[171].

Bununla birlikte iÅŸ ve dolayısıyla bu iÅŸyeri veya çalışma saatlerinde yapılan deÄŸiÅŸiklik ile ilgili olarak iÅŸçiye açık olarak bilgi verilmiÅŸ ve iÅŸçi hiçbir itirazda bulunmaksızın edimini yerine getirmeye devam etmiÅŸ ise, iÅŸçinin bu ÅŸekilde deÄŸiÅŸikliÄŸe uzunca bir süre ses çıkarmaması ve deÄŸiÅŸikliÄŸin fiilen kabulünün ardından, yazılı kabul olmadığını ileri sürmesi dürüstlük kuralı ile baÄŸdaÅŸmaz[172].

Yaptığı deÄŸiÅŸiklik önerisi reddedilen iÅŸveren iki seçeneÄŸi bulunmaktadır. İşverenin birinci seçeneÄŸi çalışma koÅŸullarında deÄŸiÅŸiklik yapmaktan vazgeçerek sözleÅŸmenin eski koÅŸullarda devam etmesine razı olmak, ikinci seçeneÄŸi ise fesih için geçerli bir nedenin bulunduÄŸunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iÅŸ akdini feshetmektir[173].

DeÄŸiÅŸiklik önerisi iÅŸçi tarafından reddedilmesine raÄŸmen, iÅŸveren tek taraflı olarak esaslı deÄŸiÅŸiklik yapmakta ısrar ediyor ise, örneÄŸin iÅŸçisine daha düÅŸük ücret ödemek istiyor veya ÅŸehir dışındaki iÅŸyerine gitmesi konusunda ısrar etmesi gibi bir durum ortaya çıkıyor ise, iÅŸveren bu davranışından kaynaklanan hukuki yaptırımın sonuçlarına katlanmak zorundadır[174]. Ücret dışında kalan tek taraflı esaslı deÄŸiÅŸiklik hallerinde bu hukuki yaptırım iÅŸverenin temerrüdü olabileceÄŸi gibi iÅŸ sözleÅŸmesinin haksız feshi de olabilir. İşçinin baÅŸka iÅŸyerine naklini kabul etmemesi yüzünden iÅŸverence iÅŸyerine alınmaması haksız fesih olarak nitelendirilecek, iÅŸveren iÅŸçinin reddettiÄŸi iÅŸte çalışması yönünde ısrar ediyorsa iÅŸverenin temerrüdü söz konusu olacaktır. Bu durumda iÅŸçinin İK m. 17-21 hükümleri uyarınca dava açması mümkündür[175].

DiÄŸer taraftan İK m. 22 hükmü gereÄŸince iÅŸverenin çalışma koÅŸullarında esaslı deÄŸiÅŸiklik önerisi iÅŸçi tarafından yazılı olarak kabul edilmemiÅŸ olmasına raÄŸmen iÅŸveren çalışma koÅŸullarını tek taraflı deÄŸiÅŸtirmiÅŸ ise iÅŸçi İK m. 24 / II gereÄŸi haklı nedenle de iÅŸ sözleÅŸmesini feshedebilir. İşçi bu yola baÅŸvurduÄŸunda ihbar tazminatına hak kazanamaz ve iÅŸ güvencesi hükümlerinden yararlanamaz ancak kıdem tazminatını talep edebilir. GörüldüÄŸü üzere feshin iÅŸverence yapılması iÅŸçinin lehine olduÄŸundan İK m. 17- 21 hükümlerinin uygulanması iÅŸçi açısından daha uygundur[176].

Burada unutulmaması gereken husus, çalışma koÅŸullarında deÄŸiÅŸiklik iÅŸverenin yönetim hakkı dâhilinde ise veya sözleÅŸmede yer alan hukuka uygun bir saklı tutma kaydı mevcut ise sözleÅŸmeyi fesheden iÅŸçinin haksız feshi söz konusu olacağından iÅŸçi kıdem tazminatına hak kazanamayacaktır.

6. SözleÅŸmenin feshedilmesi

İşveren, yapmış olduÄŸu deÄŸiÅŸiklik teklifi iÅŸçi tarafından reddedilmesine raÄŸmen deÄŸiÅŸiklik yapma konusundaki iradesini koruyorsa, iÅŸ akdini feshetmek durumundadır. İK m. 22 uyarınca “İşçi deÄŸiÅŸiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse, iÅŸveren deÄŸiÅŸikliÄŸin geçerli bir nedene dayandığını veya fesih için baÅŸka bir geçerli nedenin bulunduÄŸunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iÅŸ sözleÅŸmesini feshedebilir. İşçi bu durumda 17 ila 21 inci madde hükümlerine göre dava açabilir”.

Bu durumda iÅŸveren İK m. 17 uyarınca, bildirim sürelerine uymak suretiyle süreli fesih yapacak ve iÅŸçiye kıdem tazminatı ödeyecektir. İşveren bildirim süresine ait ücreti vererek sözleÅŸmeyi sona erdireceÄŸi gibi, iÅŸverenin bildirim sürelerine uymaması veya bu sürelere iliÅŸkin ücreti ödememesi durumunda iÅŸçi lehine ihbar tazminatı da doÄŸar. Bununla beraber iÅŸveren, deÄŸiÅŸiklik teklifinin reddi üzerine, İK m. 25 hükmü doÄŸrultusunda iÅŸ sözleÅŸmesini İK m. 25 uyarınca haklı nedenle derhal feshedemeyecektir[177].

Üzerinde durulması gereken konulardan bir diÄŸeri ise, iÅŸçinin iÅŸverenin deÄŸiÅŸiklik teklifini kabul etmemesi halinde sözleÅŸmeyi geçerli nedenle feshi açısından, iÅŸ ÅŸartlarında deÄŸiÅŸiklik yapılmasının geçerli (makul) bir nedeninin olmasının yeterli mi sayılacağı, yoksa iÅŸçinin yetersizliÄŸi, davranışları ya da iÅŸin, iÅŸyerinin veya iÅŸletmenin gereklerinden kaynaklanan bir sebebin varlığının mı aranacağıdır.

ÖÄŸretide hâkim kanaat, iÅŸveren tarafından sözleÅŸmenin feshinde İK m.18 çerçevesinde geçerli bir nedene dayanılması gerektiÄŸi yolundadır. Bir baÅŸka ifadeyle, iÅŸveren sözleÅŸmeyi fesih için, iÅŸ ÅŸartındaki deÄŸiÅŸikliÄŸin geçerliliÄŸini deÄŸil, İK m.18 anlamında, feshin geçerli nedenini ispatlamakla mükelleftir[178]. DeÄŸiÅŸikliÄŸin geçerli bir nedene dayanması ÅŸeklinde bir sebep aranır ise, iÅŸ güvencesi hükümlerinin daraltılması ve yeni bir geçerli fesih nedeninin ortaya çıkması söz konusu olabilir[179].

7. Sonuç

Çalışma koÅŸullarının tespitinde, uygulanmasında veya deÄŸiÅŸiklik yapılmasında temel sorun; çalışma koÅŸullarını belirleyen kaynaklardaki kuralların çatışması halinde ortaya çıkmaktadır. Ancak, çalışma koÅŸullarını belirleyen “kaynaklar piramidinin” üst sıralarında mutlak emredici olarak düzenlenen bir hususun, iÅŸçi lehine olsa da, daha alt sıradaki kaynaklarla deÄŸiÅŸtirilmesi mümkün olmadığından[180], eÄŸer çalışma koÅŸullarının deÄŸiÅŸtirildiÄŸinden söz edilecekse, iÅŸ sözleÅŸmesi ve eki niteliÄŸindeki kaynaklarla belirlenen kurallarda yapılan deÄŸiÅŸiklikler akla gelecektir[181]. İşverenin, normlar hiyerarÅŸisinin en altında yer alan “yönetim hakkı” çerçevesine giren çalışma koÅŸullarında ise tek taraflı deÄŸiÅŸiklik yapabilme hakkı saklıdır. Bunun ötesinde, taraflar kendi aralarında anlaÅŸarak çalışma koÅŸullarında her zaman deÄŸiÅŸiklik yapabilecekleri gibi 22. madde ile belirlenen usül ve düzenlemelere uygun olmak kaydıyla iÅŸin ifasına yönelik esaslı deÄŸiÅŸiklikler de yapabilirler.

Çalışma koÅŸullarında esaslı deÄŸiÅŸiklik konusunu incelerken öncelikle irdelenmesi ve üzerinde durulması gereken hususlar; genel olarak, sözleÅŸme iliÅŸkisinin temel niteliÄŸi, tarafların edimleri ve bu edimlerin günümüz ÅŸartlarındaki özellikleridir. SözleÅŸme iliÅŸkisinin temel niteliklerinden biri, taraflarının sözleÅŸme ÅŸartlarıyla baÄŸlı olmasıdır. Hukukun temel ilkelerinden ahde vefa ilkesi gereÄŸi bir sözleÅŸme ancak tarafların serbest iradesi ile deÄŸiÅŸtirilebilir ve bu yönde bir irade beyanı olmadığı sürece sözleÅŸme sonuna kadar belirlenen ÅŸartlarla devam etmesi gerekir[182]. Zira sözleÅŸmenin tarafları arasında sözleÅŸme iliÅŸkisi kurulurken bulunan serbest iradenin sözleÅŸme deÄŸiÅŸtirilirken de bulunması esastır. Bununla birlikte, iÅŸ sözleÅŸmesi, tarafları arasında sürekli bir borç iliÅŸkisi doÄŸurur. Sürekli borçlar tekrarlanırken, zaman içerisinde deÄŸiÅŸen ekonomik ve sosyal koÅŸullar, üretim teknikleri, yeni teknoloji kullanımı, iÅŸyerinin fiziki alanında yapılması gereken deÄŸiÅŸiklikler ve buna benzer birçok haklı gerekçe ile çalışma koÅŸullarında deÄŸiÅŸiklik yapılması ihtiyacı doÄŸabilir ve hatta zorunlu hale gelebilir. Bu zorunluluk, içerik güvencesinin iÅŸverenin fesih yetkisi karşısında sınırlandırılmasını gerektirebilir[183]. Bir baÅŸka deyiÅŸle, söz konusu deÄŸiÅŸiklik ihtiyacı, zaman zaman iÅŸçinin iÅŸ sözleÅŸmesinin varlığının korunması, yani feshe karsı koruma açısından da önemli olabilmektedir. Zira iÅŸveren çalışma koÅŸullarında deÄŸiÅŸiklik yaparak feshin son çare olması ilkesinin uygulanış biçimi olarak bu müesseseden de yararlanabilmektedir. Tüm bu hususlar doÄŸrultusunda, çalışma koÅŸullarının büyük bir bölümünü belirleyen iÅŸ sözleÅŸmesinin deÄŸiÅŸtirilmesinin ilkeleri ve sınırlarını tespit etmek, güvence ve esnekleÅŸme ya da iÅŸçi ve iÅŸveren arasındaki çatışmaya menfaat dengesine uygun bir çözüm getirebilmek için vazgeçilmez olmaktadır. Bu husus; çalışma koÅŸullarında esaslı deÄŸiÅŸiklik ve iÅŸ sözleÅŸmesinin feshini düzenleyen 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. maddesinin gerekçesine de uygundur.

Doktrindeki hâkim görüÅŸ, İK m. 22’ nin Alman Feshe Karşı Koruma Kanunu’ndaki deÄŸiÅŸiklik feshine benzerlik gösterdiÄŸi yönündedir[184]. Her ne kadar teknik olarak deÄŸiÅŸiklik feshi md. 22 anlamında mümkün ise de, 4857 sayılı İK. m. 22’ de “deÄŸiÅŸiklik anlaÅŸması” hüküm altına alınmış olup, bu düzenleme esas olarak deÄŸiÅŸiklik feshinden bir takım farklılıklar içermektedir[185].

İş Kanunu’ nun “çalışma koÅŸullarında deÄŸiÅŸiklik ve iÅŸ sözleÅŸmesinin feshi” kenar baÅŸlıklı 22. maddesinde dikkat edilmesi gerekli olan diÄŸer bir husus; kanunun, çalışma koÅŸulları arasında esaslı-esaslı olmayan çalışma koÅŸulu ayırımı yapmadığı, yalnızca çalışma koÅŸullarındaki esaslı deÄŸiÅŸikliÄŸi düzenlediÄŸidir[186]. Yukarıda da ifade edildiÄŸi üzere, hangi hallerin çalışma koÅŸullarında esaslı deÄŸiÅŸiklik oluÅŸturacağı konusunda önceden mutlak ölçütlerin belirlenmesi mümkün deÄŸildir[187]. Dolayısıyla, her somut olayın koÅŸulları dikkate alınarak iÅŸçi aleyhine esaslı deÄŸiÅŸiklik olup olmadığının saptanması gerekir.

İşveren, çalışma koÅŸullarındaki esaslı deÄŸiÅŸikliÄŸi, iÅŸçinin yazılı olarak kabul etmemesine raÄŸmen tek taraflı olarak iÅŸçiye dayatıyorsa, bu durumda; bir deÄŸiÅŸiklikten bahsedilemez. Bu sözleÅŸmeden doÄŸan borçların ihlali[188] baÅŸka bir deyiÅŸle sözleÅŸme ÅŸartlarının uygulanmamasıdır.

Her ne kadar İK m. 22’ nin, tek taraflı deÄŸiÅŸikliklerin önüne geçme amacı olduÄŸu açık bir ÅŸekilde görülmekte ise de, taraflar arasında yapılan bir sözleÅŸme ile deÄŸiÅŸiklik hükümlerinin saklı tutulması hali bir deÄŸiÅŸiklik deÄŸil, açık sözleÅŸme hükmüdür. DiÄŸer taraftan, yasa metninde de bu konu ile ilgili olarak herhangi bir yasaklayıcı hüküm bulunmadığı gibi 4857 sayılı kanunun amaçları arasında sayılan esnekliÄŸin gereÄŸi olarak, iÅŸçinin hak ve menfaatlerine zarar vermeksizin güncel geliÅŸme ve ihtiyaçlara uyum saÄŸlanması açısından söz konusu kayıtlar bir zorunluluk halini almaktadır[189]. Son dönem Yargıtay uygulamaları da bu yöndedir[190].

DeÄŸiÅŸiklik yetkisinin saklı tutulması konusunda en önemli husus; bu kayıtların gerek sözleÅŸmenin kural olarak zayıf tarafı olan iÅŸçinin savunmasız bırakılmamasını saÄŸlamak gerekse İK m. 22’ nin amacı gözetilerek deÄŸiÅŸiklik yapma kaydına iliÅŸkin yetkinin dar yorumlanması[191] gerekliliÄŸidir. BaÅŸka bir deyiÅŸle, önceki bölümlerde incelenen esaslar dâhilinde, iÅŸverene iÅŸ sözleÅŸmesinde esaslı deÄŸiÅŸiklik yapma yetkisine iliÅŸkin kayıtların sınırlandırılması ve “içerik ve hakkaniyet denetimine” tabi tutulması, iÅŸçinin korunması bakımından önem taşımaktadır[192].

Netice itibariyle iÅŸçi ile iÅŸveren arasındaki bir iÅŸ sözleÅŸmesinde söz konusu olacak esaslı deÄŸiÅŸiklikte, iÅŸveren ya ekonomik riski ya da fesih riskini taşımakla yükümlüdür. Kural olarak bu riskler iÅŸçiye yüklenemez. Bu kuralın istisnasını ise iÅŸçinin rızası, denetim ve iÅŸ güvencesi yararına hareket edilmiÅŸ olma oluÅŸturmaktadır. Günümüz koÅŸullarında taraflar arasındaki bir iÅŸ sözleÅŸmesi, iÅŸverence dürüstlük kuralına ve ölçülülük ilkesine uyulduÄŸu müddetçe onu haklı gösteren menfaatleri doÄŸrultusunda deÄŸiÅŸtirilebilmeli, ancak aynı orandaiÅŸçinin uÄŸradığı zarar da telafi edilebilmelidir[193]. Bu sebeple 4857 sayılı İş Kanunu ile çalışma koÅŸullarında esaslı olmayan deÄŸiÅŸiklik, yönetim hakkı çerçevesinde iÅŸverene bırakılmış, esaslı deÄŸiÅŸiklik konusu ise İK. m. 22 ile esas ve ÅŸekil açısından açık olarak hüküm altına alınmış ve ahde vefa ilkesi, iÅŸçinin yazılı rızası gibi belli kriterler üzerine oturtularak eski kanun dönemindeki kötü niyetli uygulamaların da bertaraf edilmesi amaçlanmıştır.

[1] RG. 10.06.2003, s. 25134.

[2] Åžen, Murat, İş Hukukunda Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik, Ankara 2005, s. 18.

[3] Alp, Mustafa, İş SözleÅŸmesinin DeÄŸiÅŸtirilmesi, Ankara 2005, s.17.

Süzek, Sarper, “DeÄŸiÅŸiklik Feshi”, TİSK Akademi, 2006-1, s. 7; UÅŸan, M. Fatih, “4857 Sayılı İş Yasasının 22. Maddesi Çerçevesinde DeÄŸiÅŸiklik Feshi, Çalışma Åžartlarında Esaslı DeÄŸiÅŸiklik ve Uygulama Sorunları”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 9, Özel Sayı, 2007, s. 211; Alp, s. 123.

[5] http//www.tdk.gov.tr/tdksozluk/sozbul.ASP?KELIME=i%FE&GeriDon=0&EskiSoz=

[6] Ekonomi, Münir, “Çalışma Åžartlarının Belirlenmesi ve DeÄŸiÅŸen İliÅŸkilere Uyumu”, Prof. Dr. Kemal OÄŸuzman’a ArmaÄŸan, Kamu-İş, c. 4, sayı 2 (Haziran 1997), s. 158-161; Åžen, s. 21; Alp, s. 101.

[7] Süzek, Sarper, İş Hukuku (YenilenmiÅŸ 4. Baskı), İstanbul 2008, s. 78-79; Åžen, s. 27; Alp, 102-106; Eyrenci, Öner – TaÅŸkent, SavaÅŸ – Ulucan, Devrim, Bireysel İş Hukuku, YenilenmiÅŸ 3. Bası, İstanbul 2006, s. 180.

[8] Yarg., 9. HD., 19.01.2009, E. 2007/34216, K. 2009/111, Sinerji Mevzuat, İçtihat ve İcra Programları, 5.6.6.

[9] MollamahmutoÄŸlu, Hamdi, İş Hukuku (Gözden GeçirilmiÅŸ YenilenmiÅŸ) 3. Baskı, Ankara 2008, s. 293; Åžen, s. 21.

[10] Åžen, s. 24-26; Alp, s. 101; Süzek, s. 602.

[11] Yarg., 9. HD., 18.02.2009, E. 2007/36366, K. 2009/2936, Sinerji Mevzuat, İçtihat ve İcra Programları, 5.6.6.

[12] http://notoku.com/02-is-hukukunun-kaynaklari-ve-4857-sayili-is-kanunun-uygulama-alani/1/ (AÖF).

[13] Süzek, s. 57; Eyrenci – TaÅŸkent – Ulucan, s. 30; Åžen, s.28.

[14] MollamahmutoÄŸlu, s. 13; Süzek, s. 78-80; Çelik, Nuri, İş Hukuku Dersleri (22.Baskı), İstanbul 2009, s. 17-19; Åžen, 29-30.

[14]Åžen, s. 30; Süzek, s. 58.

[16] Süzek, s. 32.

[17] Süzek, s. 70.

[18] Eyrenci – TaÅŸkent – Ulucan, s. 33; Tunçomağı Kenan/Centel, Tankut, İş Hukukunun Esasları, İstanbul 2008, s. 67-70.

[19] Süzek, Sarper, “İş Hukuku’nda İç Yönetmelikler”, AÜHFD, C. 44, S. 1-4, 1995, s.183.

[20] Süzek s. 61-62.

[21] Çelik, s. 112; MollamahmutoÄŸlu, s. 69; Süzek, s. 66.

[22] MollamahmutoÄŸlu, s. 69.

[23] Yarg., 9. HD., 14.12.2009, E. 2009/46109, K. 2009/34662, Sinerji Mevzuat, İçtihat ve İcra Programları, 5.6.6.

[24] Süzek, s. 72.

[25] Süzek, s. 75.

[26] MollamahmutoÄŸlu, s. 74.

[27] Yarg., 9. HD., 18.02.2008, E. 2008/4545, K. 2008/411, Çalışma ve Toplum, 2008/3, 378-383; Yarg., 9. HD., 19.01.2009, E. 2007/34216, K. 2009/111, Legal İHD, 2009/21, 301-306.

[28] Çelik, s. 115.

[29] Alp, s.102.

[30] Yarg. 9. HD., 19.01.2009, E. 2007/34216, K. 2009/111, Sinerji Mevzuat, İçtihat ve İcra Programları, 5.6.6.; Süzek, s. 78-79.

[31] Åžen, s. 27.

[32] DoÄŸan Yenisey, Kübra, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, TİSK, Çalışma Hayatımızda Yeni Dönem Seminer Notları, İstanbul 2005, s. 104,105; Alp, s. 125, 128-130.

[33] “İşlem temelinin çökmesi” için bkz Alp, s. 23-24, iÅŸlem temelinin çökmesi hali Borçlar Kanunu tasarısının 138. maddesi ile bir genel hüküm olarak düzenlemiÅŸ olup, bu halde dahi uyarlama hâkimden istenmekte, uyarlama mümkün deÄŸil ise dönme veya fesih hakkının kullanılabileceÄŸi hüküm altına alınmıştır.

[34] Alp, s. 26.

[35] Süzek, “DeÄŸiÅŸiklik Feshi”, s. 10; UÅŸan, s. 219.

[36] Alp, s. 36.

[37] Alp, s. 17.

[38] Alpagut, Gülsevil, “Yargıtay Kararları Işığında İş Güvencesi ve Çalışma KoÅŸullarında Esaslı DeÄŸiÅŸiklik”, Bankacılar Dergisi, Sayı 65, 2008, s.90.

[39] 4857 Sayılı İş Kanunu ve Gerekçesi, s. 129.

[40] MollamahmutoÄŸlu, s. 292.

[41] DoÄŸan Yenisey, s. 105-106.

[42] Süzek, s. 596-598; DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 107; Alp, s. 123; UÅŸan, “4857 Sayılı İş Yasasının 22. Maddesi Çerçevesinde DeÄŸiÅŸiklik Feshi”, s. 211; Eyrenci – TaÅŸkent – Ulucan, s. 180.

[43] DeÄŸiÅŸiklik feshinin farklı hukuk sistemlerindeki uygulamaları için bkz. DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 107-111; Alp, 23 vd.

[44] DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 110; Alp, s. 135.

[45] Alp, s. 135-136.

[46] DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 109; Alp, s. 137.

[47] Alp, s. 137-138.

[48] Selici, Özer, Borçlar Kanunu’na Göre SözleÅŸmeden DoÄŸan Sürekli Borç İliÅŸkilerinin Sona Ermesi, İstanbul 1976, s. 117; OÄŸuzman, Kemal,Türk Borçlar Kanunu ve Mevzuatına Göre Hizmet Akdinin Feshi, İstanbul 1955 (Fesih), s. 172-173; Sirmen, Lale, Türk Özel Hukukunda Åžart, Ankara 1992, s. 113; DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 109-110; Alp, s. 138-139.

[49] Sirmen, s. 73; Alp, s. 140.

[50] Eyrenci – TaÅŸkent – Ulucan, s. 169; Süzek, s. 538 -539.

[51] Konuya iliÅŸkin Yargıtay kararlarına örnek olarak Yarg., 9. HD., 29.01.2007, E. 2006/29843, K. 2007/1029, Cengiz (UrhanoÄŸlu), İştar, (Karar İncelemesi) TÜHİS İş Hukuku ve İktisat Dergisi Cilt: 21 Sayı: 2-3, s. 142-143; Yarg., 9. HD., 22.06.2009, E. 2008/34144, K. 2009/17161, Sinerji Mevzuat, İçtihat ve İcra Programları, 5.6.6; DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 111; Eyrenci – TaÅŸkent – Ulucan, s. 169-170; Alpagut, Gülsevil, “Yargıtay Kararları Işığında İş Güvencesi ve Çalışma KoÅŸullarında Esaslı DeÄŸiÅŸiklik”, s. 95.

[52] DoÄŸan Yenisey, “ Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 111.

[53] Yarg., 9. HD., 22.06.2009, E. 2008/34144, K. 2009/17161, Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları, 5.5.6; Yarg., 9. HD., 22.03.2007, E. 2006/36997, K. 2007/8174, Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları, 5.5.6; “iÅŸverence alınan iÅŸletmesel kararlar sonucu iÅŸ yerinde kadro fazlalığı meydana geldiÄŸi gerekçesiyle davacının iÅŸ sözleÅŸmesi feshedilmiÅŸ ise de, iÅŸçi çıkarma yoluna gitmeden önce diÄŸer bölümlerde çalışma imkanının olup olmadığı araÅŸtırılmadığı, fazla mesailerin kaldırılması, esnek çalışma ve kısa çalışma gibi uygulamalara baÅŸvurulmadığı hizmet akdinin feshinin son çare olduÄŸunun kanıtlanmadığı dosya içeriÄŸinden anlaşıldığından feshin geçerli nedene dayandığının kabulü mümkün deÄŸildir”.

[54] Alp, s. 153; DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 112.

[55] Alp, s. 187 – 188.

[56] DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 112.

[57] UÅŸan, “4857 Sayılı İş Yasasının 22. Maddesi Çerçevesinde DeÄŸiÅŸiklik Feshi, Çalışma Åžartlarında Esaslı DeÄŸiÅŸiklik ve Uygulama Sorunları”, s. 214; Alp, s. 59.

[58] MollamahmutoÄŸlu, s. 236; Eyrenci,- TaÅŸkent – SavaÅŸ, s.180; Åžen, s. 185-187 vd.

[59] Süzek, “DeÄŸiÅŸiklik Feshi”, s. 8; UÅŸan, “4857 Sayılı İş Yasasının 22. Maddesi Çerçevesinde DeÄŸiÅŸiklik Feshi, …”, s. 214; DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s.110-111; Çelik, s. 211; Alp, s. 59-60; Alpagut, “İş Kanununun 22. Maddesinin Uygulama Alanı SözleÅŸme Hükümlerinin GeçerliliÄŸi Sorunu ve Yargıtay’ın Konuya İliÅŸkin Kararları”, s.53.

[60] Süzek, “DeÄŸiÅŸiklik Feshi”, s.10.

[61] Alp, s. 65.

[62] Süzek, “DeÄŸiÅŸiklik Feshi”, s. 9; KarÅŸ. Alp, s. 60.

[63] UÅŸan, “4857 Sayılı İş Yasasının 22. Maddesi Çerçevesinde DeÄŸiÅŸiklik Feshi”, s. 220; Eyrenci – TaÅŸkent – Ulucan, s. 180 -181; Åžen, 107 – 110; ,Yarg.,9. HD., 19.01.2009, E. 2007/34216, K. 2009/111, Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları, 5.5.6.

[64] Alp, s. 113.

[65] Åžen, s. 109.

[66] UÅŸan. “4857 Sayılı İş Yasasının 22. Maddesi Çerçevesinde DeÄŸiÅŸiklik Feshi”, s. 220.

[67] Åžen, s. 25.

[68] DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 114; Yarg., 9. HD., 19.01.2009, E.2007/34216, K. 2009/111, Çalışma ve Toplum, 2009/3, 354-360.

[69] Süzek, s. 75; Çelik, s. 115; Yarg., 9. HD., 28.02.2008, E. 2008/4545, K. 2008/411, Çalışma ve Toplum, 2008/3, 378-383.

[70] DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 114-115; Çelik, s. 216.

[71] Fransız, İşviçre ve Alman hukukunda konuyla ilgili ayrıntılar için bkz. DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 114 -118.

[72] Alp, s. 112; DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 117 -118.

[73] DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 121; Alp, s. 113.

[74] Çelik, s. 251.

[75] Alpagut, “Yargıtay Kararları Işığında İş Güvencesi ve Çalışma KoÅŸullarında Esaslı DeÄŸiÅŸiklik”, s.106; Süzek, s. 602; DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 121.

[76] Alp, s. 74.

[77] DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 121.

[78] Alpagut, “Yargıtay Kararları Işığında İş Güvencesi ve Çalışma KoÅŸullarında Esaslı DeÄŸiÅŸiklik”, s.106.

[79] Yarg. 9.HD., 07.03.2006, E. 2005/35504, K. 2006/5659, Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları, 5.5.6.

[80] Yarg., 9. HD., 15.02.2008, E. 2008/6331, K. 2008/33680 Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları, 5.5.6.

[81] DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 122; Alp, s. 108; Çelik, s. 140.

[82] Alp, s. 108-111; DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 122; Yarg., 9. HD., 19.01.2009, E. 2007/34216, K. 2009/111, Çalışma ve Toplum, S.22, s. 354 - 360,İşçinin ücretinin alt sınırının gösterildiÄŸi (m. 39), günlük ve haftalık çalışma sürelerinin belirlendiÄŸi m.(41 ve 63), hangi hallerde günlük ve haftalık iÅŸ sürelerini aÅŸan çalışmaların yapılabileceÄŸinin ve bu durumda ödenmesi gereken ücretlerin ve daha pek çok konunun açıklandığı İş Kanunu, çalışma koÅŸullarının temelini oluÅŸturur. İş iliÅŸkisinde bu gibi emredici hükümlerin dışında ve iÅŸçi aleyhine bir uygulamaya gidilemeyeceÄŸi gibi aksine uygulama iÅŸ koÅŸulu haline gelmez.

[83] Fransız ve İsviçre hukukundan yargı kararı örnekleri için bkz. DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 115-117.

[84] Yarg., 9. HD., 17.5.2005, E. 2004/27850, K. 2005/18819, Legal-İSGHD, 2005/7, s. 1251.

[85] Yarg., 9. HD., 8.10.1996, E. 1996/10135, 1996/19097, Günay, Cevdet İlhan, İş Davaları (GüncellenmiÅŸ İkinci Baskı) Ankara 2009, s. 184.

[86] Yarg., 9. HD., 15.3.2005, E. 2004/13654, K. 2005/8533, Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları, 5.5.6.

[87] Yarg., 9. HD., 25.09.2007, E. 14666/2007, K. 2007/28095, Çalışma ve Toplum, S.16, 2008/1, s. 228-231. “ iÅŸçi, devam eden bu uygulamaya baÄŸlı olarak yol primi alamamış ve durumun düzeltilmesini iÅŸverenden talep etmiÅŸ, iÅŸverence aynı durumun devam edeceÄŸine dair açıklamasının ardından, çalışma koÅŸullarında meydana gelen deÄŸiÅŸiklik sonucu, 30.09.2002 tarihinde dilekçe vererek iÅŸ sözleÅŸmesini feshetmiÅŸtir. Fesih tarihinde yürürlükte bulunan 1475 sayılı Yasanın 16/2 e bendine göre davacının anılan feshi haklı nedene dayanmaktadır”,

[88] Yarg., 9. HD., 28.11.2005, E. 2005/12352/, K. 2005/37347 (Yayınlanmamıştır.) “Dosya içeriÄŸine göre, davacı iÅŸverence saÄŸlanan servis ile iÅŸe gidip gelirken, davalı iÅŸveren bu uygulamayı fesih tarihinde kaldırmış ve çalışmak isteyenin kendi olanakları ile ise gelmesini istemiÅŸtir. İşyerine köyünden gelen davacı ise, yol ücreti verilmez ise gelemeyeceÄŸini belirtmiÅŸ, davalı iÅŸveren ise iÅŸine gelmeyenin çalışmayacağını belirtmiÅŸtir. Somut bu maddi olgulara göre, davacının yararlandığı servisin kaldırılması ve yol ücretinin ödenmemesi, davacı açısından iÅŸ ÅŸartlarında esaslı deÄŸiÅŸikliktir. İş ÅŸartlarının esaslı deÄŸiÅŸmesi, isçiye 1475 sayılı İş Kanunu’nun 16/II maddesi uyarınca haklı fesih imkanı verir. Davacı isçinin davranışı, bir baÅŸka anlatımla iÅŸe gelmemesi bu madde kapsamına girmektedir. Davacı bu durumda kıdem tazminatına hak kazanır. Bu tazminat isteÄŸinin reddi hatalıdır”.

[89] Yarg., 9. HD., 30.04.2009, E. 2008/352, K. 2009/12165, Sinerji Mevzuat, İçtihat ve İcra Programları, 5.6.6.

[90] Alp, s. 206 vd.; UÅŸan, “4857 Sayılı İş Yasasının 22. Maddesi Çerçevesinde DeÄŸiÅŸiklik Feshi”, s. 226.

[91] Yarg., 9. HD., 17.5.2005, E. 2004/27850, K. 2005/18819, Legal IHSGHD, S.7, 2005, s.1251-1252.

[92] Yarg., 9. HD., 28.12.2004, E. 2004/4976, K. 2004 /29755, Sinerji Mevzuat, İçtihat ve İcra Programları, 5.6.6.

[93] Yarg.,9. HD., 29.06.2009, E. 2009/20239, K. 2009/18297, Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları, 5.5.6.

[94]Yarg., 9. HD., 21.12.2005, E. 2005/14209, K. 2005/40453, Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları 5.5.6.

[95] Konuyla ilgili ayrıntılı bir çalışma için bkz. Süzek, Sarper, “İş Akdinin Askıya Alınması ve Ücretsiz İzinler”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 9, Özel Sayı, 2007, s. 115-133: Alp, s. 229.

[96] Süzek, “İş Akdinin Askıya Alınması ve Ücretsiz İzinler”, s. 132.

[97] Süzek, “DeÄŸiÅŸiklik Feshi”, s. 13.

[98] Yarg., 9. HD., 28.09.2009, E. 2008/42886, K. 2009/ 24409, Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları 5.5.6.

[99] DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 123.

[100] Süzek, “DeÄŸiÅŸiklik Feshi”, s. 13.

[101] Yarg., 9. HD., 18.02.2009, E. 2007/36366, K. 2009/2936. Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları 5.5.6.

[102] Yarg. 9. HD., 18.02.2009, E. 2007/36366, K. 2009/2936. Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları 5.5.6.

[103] Yarg., 9. HD., 25.06.2009, E. 2009/9029, K. 2009/18124. Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları 5.5.6.

[104] Yarg., 9. HD., 26.03.2007, E. 2007/272, K. 2007/8420. Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları 5.5.6.

[105] Yarg., 9 HD., 02.05.2006, E. 2005/34148, K. 2006/12415. Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları 5.5.6.

[106] Yarg., 9. HD., 21.12.2005, E. 2005/14209, K. 2005/40453. Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları 5.5.6.

[107] Yarg. 9. HD., 06.12.2004, E. 2004/7178, K. 2004/26665, Kazancı Bilişim Sistemleri. 4857 s. Kanun, m. 22.

[108] DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 124.

[109] DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 125.

[110] Alpagut, “Yargıtay Kararları Işığında İş Güvencesi ve Çalışma KoÅŸullarında Esaslı DeÄŸiÅŸiklik”, s.106.

[111] DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 125.

[112] Süzek, s. 605.

[113] Alp, s. 110.

[114]Yarg., 9. HD., 21.04.2008, E. 2007/30768, K. 2008/9216, “Somut olayda davalı iÅŸveren Kocaeli Bölgesine baÄŸlı Karabük ecza deposunda çalışan davacının çalıştığı ÅŸubeyi, baÅŸka bir iÅŸverene devretme kararı almış ve davacıya Zonguldak Hedef Ecza deposunda görev alması teklif edilmiÅŸtir. Davacı bu teklifi kabul etmemiÅŸ ve ardı ardına rahatsızlığını ileri sürerek rapor almıştır. Bu nakli kabul etmeyen davacıya bu kez Karabük’teki faaliyetin sona erdiÄŸi, bu kez Kocaeli merkez depoda görevlendirildiÄŸi bildirilmiÅŸ, davacı bu görevlendirmeyi de kabul etmemiÅŸ ve görevlendirildiÄŸi yere gelmediÄŸi gerekçesi ile davacının iÅŸ sözleÅŸmesi devamsızlık nedeni ile feshedilmiÅŸtir. Taraflar arasındaki iÅŸ sözleÅŸmesinin 7/B. maddesinde iÅŸverene il dışında ve baÅŸka iÅŸyerlerinde nakil yetkisi tanınmıştır. Nitekim davacının son görev yerine de 2005 yılında nakledildiÄŸi de anlaşılmaktadır”.

[115] Yarg., 9. HD., 12.09.2005, E. 2005/22239, K. 2005/29546, Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları 5.5.6.

[116] Yarg., 9. HD., 01.03.2006, E. 2006/9-51, 2006/27, Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları 5.5.6.

[117] DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 126; Süzek, “DeÄŸiÅŸiklik Feshi”, s. 15.

[118] DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 126.

[119] Süzek, s. 606.

[120] Yarg.,9. HD., 7.12.1995, E. 1995/20913, K. 1995 /35276, Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları 5.5.6.

[121] Yarg., 9. HD., 3.7.1996, E. 1996/3709, K. 1996/15314, Tekstil İşveren Dergisi, Kasım 1996, s. 16-17 Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları 5.5.6.

[122] DoÄŸan, Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 126.

[123] RG. 26.05.2008, s. 26887.

[124] UÅŸan, “4857 Sayılı İş Yasasının 22. Maddesi Çerçevesinde DeÄŸiÅŸiklik Feshi”, s. 242; DoÄŸan Yenisey, s. 126; Alp, s. 195.

[125] Alp, s. 194.

[126] DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 127.

[127] Alp, s. 73 vd.

[128] Alp, s. 72-73; DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 129.

[129] Yarg., 9., HD., 28.1.1997, E. 1996/18661, K. 1997/1424, Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları 5.5.6, “Fırın iÅŸyerinde ÅŸoför olarak çalışan ancak toplu iÅŸ sözleÅŸmesinde öngörülen ÅŸekilde ücretinde eksiltme yapılmamak üzere baÅŸka bir göreve verilen iÅŸçi, bu görevi kabul etmeyerek iÅŸ akdini feshetmesi halinde kıdem tazminatına hak kazanamaz”; Yarg.,9., HD., 19.6.1995, E. 1995/5219, 1995/22082, Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları 5.5.6, “Banka iÅŸyerlerinde iÅŸin gereÄŸi olarak iÅŸçilerin bir ÅŸubeden diÄŸerine nakledilmeleri gerektiÄŸinden gerek hizmet akdine konulan hükümlerine göre … kabul edilen nakil yetkisinin iÅŸverene verilmiÅŸ bulunması karsısında iÅŸçinin iÅŸinin nakledilmesine dayanarak peÅŸin olarak vermiÅŸ olduÄŸu nakil yetkisinin uygulanması karsısında haklı neden iddiası ile hizmet akdini sona erdiremez...”; Yarg., 9. HD., 19.6.1996, E. 1996/3149, 1996/14024, Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları 5.5.6, “..mutad olarak çalıştığı iÅŸyerindeki iÅŸlerin yoÄŸunluÄŸunun azalması üzerine bir baÅŸka yerdeki iÅŸe gönderilmek istenen iÅŸçinin yeni iÅŸ yerine gitmeyerek iÅŸ akdini kendisinin feshettiÄŸi .. Ferdi hizmet sözleÅŸmesinde davacı iÅŸçinin davalıya ait baÅŸka bir iÅŸyerinde veya baÅŸka bir yerde davalı iÅŸverence çalıştırılabileceÄŸi kabul e dilmiÅŸtir”.

[130] DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 119; Süzek, s. 606-608; Alp, s. 257-264; MollamahmutoÄŸlu, s. 292-294; Alpagut, Gülsevil, “İş SözleÅŸmesinin Åžartlarında DeÄŸiÅŸiklik ve Yargıtay’ın Konuya İliÅŸkin Bir Kararının DüÅŸündürdükleri”, Çimento İşveren, C.18, S.5, Eylül 2004, s. 62.

[131] Eyrenci/TaÅŸkent/Ulucan, s. 180-181.

[132] DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”,s. 119; Süzek, s. 606.

[133] Tunçomağı – Centel, s. 83; Süzek, “DeÄŸiÅŸiklik Feshi”, s. 16.

[134] DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 119; Alp, s. 259.

[135] DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 119.

[136] Alp, s. 259.

[137] Süzek, “DeÄŸiÅŸiklik Feshi”, s. 607.

[138] Buna örnek olarak bkz. Yarg., 9. HD., 26.1.2004, E. 2004/23105, K. 2004/1204, kararın incelemesi için bkz. Alpagut, s. 59. “Davalıya ait Ankara iÅŸyerinde çalışan ve davalının baÄŸlı bulunduÄŸu üst kurulun TEDAÅž Genel MüdürlüÄŸünce Şırnak iline baÅŸka bir iÅŸletmeye tayini çıkarılan davacı, atamayı kabul etmediÄŸi için iÅŸ sözleÅŸmesinin feshedildiÄŸini, feshin geçerli bir nedene dayanmadığını belirterek feshin geçersizliÄŸine ... karar verilmesini talep etmiÅŸtir ... Mahkemece savunmaya deÄŸer verilmiÅŸ ve toplu iÅŸ sözleÅŸmesi hükmünün normatif hüküm olduÄŸu, feshin toplu iÅŸ sözleÅŸmesinin 72/a maddesine uygun olduÄŸu, atamayı kabul etmeyen iÅŸçinin iÅŸ sözleÅŸmesinin feshinin bu nedenle yerinde olduÄŸu... gerekçesiyle dava reddedilmiÅŸtir. Taraflar arasında imzalanan 9. Dönem Toplu İş SözleÅŸmesi 1.3.2001-28.2.2003 tarihleri arasında yürürlükte olup, feshin gerçekleÅŸtirildiÄŸi tarih bu yürürlükten sonradır. Toplu iÅŸ sözleÅŸmesi hükümlerinin yenisi imzalanıncaya kadar normatif hüküm olarak devam edeceÄŸi kuralı söz konusudur. ... Fesih 24.6.2003 tarihinde gerçekleÅŸtirildiÄŸine göre TİS hükmü deÄŸil, lehe olan 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanmalıdır... Maddi bu olgu çalışma koÅŸullarında esaslı bir deÄŸiÅŸiklik olup, 4857 sayılı İş Kanununun 22. maddesi kapsamında deÄŸerlendirilmelidir.”

[139] Yarg., 9. HD., 4.4.2005, E. 2005/9605, K. 2005/11820, Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları 5.5.6, Davacı, bu yeni görev yerine gitmemekte ısrar etmesi üzerine hizmet akdi feshedilmiÅŸtir. Davalı iÅŸverenin yukarıdaki 35. maddegereÄŸi davacıyı tayin etme yetkisi mevcut olup davacı bu yetkinin kullanılmasında iÅŸverenin kötü niyetli davrandığını iddia edip kanıtlamamıştır. Bu sebeple yeni görevine gitmeyip burada iÅŸe baÅŸlamamakta ısrar eden davacının hizmet akdinin feshinde geçerli bir neden mevcuttur”. Yarg., 9.HD., 27.12.2004, 2004/20848, 2004/29320, Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları 5.5.6, “İşveren iÅŸyeri yönetmeliÄŸinin 35. maddesi gereÄŸince tayin yetkisini kullanarak davacının İzmir ÅŸubesindeki görevinden Söke Åžubesine atanmasına karar vermiÅŸtir. Davacı, bu yeni görev yerine gitmemekte ısrar etmesi üzerine hizmet akdi feshedilmiÅŸtir. Davalı iÅŸverenin yukarıdaki 35. madde gereÄŸi davacıyı tayin etme yetkisi mevcut olup davacı bu yetkinin kullanılmasında iÅŸverenin kötü niyetli davrandığını iddia edip kanıtlamamıştır.Bu sebeple yeni görevine gitmeyip burada iÅŸe baÅŸlamamakta ısrar eden davacının hizmet akdinin feshinde geçerli bir neden mevcuttur”.

[140] Yarg., 9. HD., 7.7.2005, E. 2005/30947, K. 2005/24233, İHSGHD, 2006, S.9, s.261-262; Aynı yönde ve iÅŸyeri deÄŸiÅŸikliÄŸi yetkisini iÅŸverenin yönetim hakkıiçinde deÄŸerlendiren diÄŸer bir Yargıtaykararı için bkz. Yarg., 9. HD., 19.4.2005, E.20058877, K. 2005/13746, Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları 5.5.6, “Davacı iÅŸe girerken imzaladığı sözleÅŸme ve taahhütnamede iÅŸverenin diÄŸer iÅŸyerlerine atanmayı ve oralarda görev yapmayı kabul etmiÅŸ bulunmaktadır. İşveren hangi iÅŸyerinde ne kadar iÅŸçi çalıştıracağını iÅŸyeri ihtiyaçlarına göre belirleme hakkına sahiptir. Bu iÅŸverenin yönetim hakkı ile ilgilidir. İşverenin bu hakkını kötüye kullandığı kanıtlanmadıkça hakim iÅŸverenin bu eylemine müdahale etme hakkına sahip deÄŸildir”; Yarg., 18.02.2008, E. 2008/4545, K. 2008/411 Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları 5.5.6, iÅŸverenin davacının çalıştığı yıkama bölümünü kapattığı ve bu bölümdeki iÅŸçileri Çerkezköy de ki yıkama bölümüne nakline karar verdiÄŸi, davacının iÅŸyeri deÄŸiÅŸikliÄŸini kabul etmemesi ve iÅŸ sözleÅŸmesinin feshini talep etmesi nedeni ile feshedildiÄŸini, yıkama bölümünün kapatıldığını, sendika ile görüÅŸmeler yapıldığını v e feshe son çare olarak bakıldığını, ayrılmak isteyen ve tazminatlarını isteyen davacının bu talebinin iÅŸverence kabul edildiÄŸini, sendikal neden bulunmadığını savunmuÅŸtur. Mahkemece… feshin geçersizliÄŸini de kanıtlayamadığı, iÅŸ sözleÅŸmesinin iÅŸveren tarafından 4857 sayılı İş Kanunu'nun 22. maddesi uyarınca iÅŸ ÅŸartlarında esaslı deÄŸiÅŸikliÄŸin kabul edilmemesi nedeni ile feshedildiÄŸi, feshin yasaya uygun olduÄŸuna… karar verilmiÅŸtir.

[141] Süzek, “DeÄŸiÅŸiklik Feshi”, s. 17.

[142] Alp, s. 273.

[143] UÅŸan, s. 246.

[144] Süzek, s. 609.

[145] Alpagut, “Yargıtay Kararları Işığında İş Güvencesi ve Çalışma KoÅŸullarında Esaslı DeÄŸiÅŸiklik”, s. 107; DoÄŸan Yenisey, s. 119.

[146] Alp, s. 244-245.

[147] Alp, s. 302.

[148] Yarg., 9. HD., 27.12.2004, E. 2004/20848, K.. 2004/29320, Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları 5.5.6.

[149] Yarg., 9. HD., 7.7.2005, E. 2005/30947, K. 2005/24233, İHSGHD, 2006, S.9, s. 261-262.

[150]“… iÅŸverenin sözleÅŸmeyle nakil yetkisini saklı tutması mümkündür. Ancak, her hak gibi, nakil yetkisinin de iyi niyet kurallarına uygun olarak kullanılması gerekir”, Yarg., 9. HD., 01.10.2007, E. 2007/14259, K. 2007/28745, Çalışma ve Toplum, s.16, 2008/1, s.207-210; Yarg., 9. HD., 01.10.2007, E. 200714272, 2007/28755, Çalışma ve Toplum, S.16, 2008/1, s.213-215.

[151] “İşçi iÅŸverenin Türkiye genelindeki iÅŸyerlerinde çalışmayı kabul etmiÅŸ olsa bile yeni iÅŸyerindeki ÅŸartlar iÅŸçi aleyhine büyük fark yaratmamalıdır”. Yarg., 9.HD., 11.4.1988, E. 1988/2824, K. 1988/4049, Bununla birlikte Yargıtay baÅŸka bir kararda, iÅŸçinin imzaladığı sözleÅŸmeye istinaden Türkiye’nin her yerinde çalışmayı kabul etmesi karsısında, iÅŸveren tarafından yapılan görevlendirmeyi kabul etmemeyi (iÅŸ ÅŸartlarında ağırlaÅŸma olup olmadığı anlaşılamamakla birlikte) kıdem tazminatına hak kazandırmayan bir durum olarak kabul etmiÅŸtir. Bkz. Yarg., 9. HD., 21.12.2004, E. 2004/3876, K. 2004/2039, Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları 5.5.6.

[152] “Adana ilinden İstanbul’daki iÅŸyerine tayin edildiÄŸine dair usulünce tebliÄŸ edilmiÅŸ bir tayin yazısı bulunmamaktadır. Öte yandan, dosyada mevcut hizmet sözleÅŸmesi 1999 tarihli olmasına raÄŸmen, o tarihte yürürlükte olmayan 4857 Sayılı Kanun’dan bahsetmiÅŸ olmakla, kendi içinde çeliÅŸkili olup, hükümlerine itibar edilmesi mümkün deÄŸildir, Bu durumda davalı iÅŸveren tarafından yapılan feshin haksız olduÄŸunun kabulü ile kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin hüküm altına alınması gerekirken aksine düÅŸüncelerle reddine karar verilmesi hatalıdır”, Yarg., 9. HD., 20.06.2006, 2005/38713, 2006/18238, Çalışma ve Toplum, S.11, 2006/4, s.192.

[153] Alp, s. 280.

[154] Alp, s. 306.

[155] Alp, s. 296.

[156] Alp, s. 298.

[157] Süzek, s. 614-615.

[158] DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 122.

[159] Alp, s. 357

[160] Süzek, “DeÄŸiÅŸiklik Feshi”, s. 19; Alp, s. 307.

[161]“iÅŸçi, Ankara’daki davalı iÅŸyerinde yazılım uzmanı olarak çalışırken İstanbul’daki iÅŸyerine gönderildiÄŸini, 4857 Sayılı İş Kanunun 22. maddesi gereÄŸince bu deÄŸiÅŸikliÄŸi kabul etmeyince iÅŸ sözleÅŸmesinin aynı kanunun 25/2-g maddesi gereÄŸince feshedildiÄŸini ifade etmiÅŸtir… Somut olayda, iÅŸ sözleÅŸmesi 1.11.2002 tarihinde yapılmıştır. SözleÅŸmenin beÅŸinci maddesine göre, “Åžirket, iÅŸlerinin icabı olarak sözleÅŸmeli personeli Ankara’da ve ülke içinde herhangi bir yerde ÅŸirket bünyesi içinde ve dışında diÄŸer kuruluÅŸ ve müesseselerde çalıştırabilir”… Åžirket genel merkezi İstanbul’da faaliyet göstereceÄŸi gerekçesi objektif bir gerekçedir. Dürüstlük kuralına aykırı bir deÄŸiÅŸiklik de bulunmamaktadır. 18.9.2003 tarihinde yapılan fesih haklı bir fesihtir. DeÄŸiÅŸiklik kaydı fesih tarihinde de geçerlidir.”, Yarg., 9. HD., 9.11.2005, E. 2005/4540, K. 2005/35429, Çalışma ve Toplum, S.16, 2008/1, s.185-188.

[162] Süzek, “DeÄŸiÅŸiklik Feshi”, s. 22.

[163] Alp, s.130; DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s.127; Åžen, s.191.

[164] DoÄŸan Yenisey, s. 127.

[165] Alp, s. 65; DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 128.

[166] Alp, s. 65.

[167] Alp, s. 66.

[168] “… çalışma koÅŸullarındaki esaslı deÄŸiÅŸiklik iÅŸçinin yazılı kabulüne baÄŸlıdır”, Yarg., 9. HD., 28.09.2005, E. 2005/177, K. 2005/35140. Çalışma Ve Toplum, S. 7, 2005/4, s.150.

[169] UÅŸan, s. 255.

[170] Süzek, s. 618-619.

[171] Süzek, DeÄŸiÅŸiklik Feshi, s.24; DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 129; Yarg.,9. HD., 29.06.2009, E. 2009/20239, K. 2009/18297, Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları, 5.5.6.

[172] Çelik, Nuri, İş Hukuku, İstanbul 2004, s.243; Alp, s. 74; DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 130.

[173] Süzek, “DeÄŸiÅŸiklik Feshi”, s.25.

[174] Süzek, s. 621, Alp, s. 75.

[175] Alp, s. 75; MollamahmutoÄŸlu, s. 237-238; Alpagut, “Yargıtay Kararları Işığında İş Güvencesi ve Çalışma KoÅŸullarında Esaslı DeÄŸiÅŸiklik” s. 58-59; DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s.131; Bu durumda bir haksız feshin söz konusu olduÄŸunu karara baÄŸlayan Yargıtay kararı için bkz. Yarg., 9. HD., 28.09.2009, E. 2008/42886, K. 2009/24409, Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları, 5.5.6.

[176] Süzek, s. 622; Alp, s. 75; MollamahmutoÄŸlu, s. 237; DoÄŸan Yenisey, s. 131.

[177] Süzek, “DeÄŸiÅŸiklik Feshi”, s. 26.

[178] Süzek, “DeÄŸiÅŸiklik Feshi”, s. 27; Åžen, s.204.

[179] Alp, s. 162-171; Alpagut, s. 56.

[180] Yarg. 9. HD., 19.01.2009, E. 2007/34216, K. 2009/111, Sinerji Mevzuat, İçtihat ve İcra Programları, 5.6.6.; Süzek, s. 78-79.

[181] Åžen, s. 27.

[182] DoÄŸan Yenisey, Kübra, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 104-105; Alp, s. 125, 128-130.

[183] Alp, s. 418.

[184] Süzek, s. 596-598; DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 107; Alp, s. 123; UÅŸan, “4857 Sayılı İş Yasasının 22. Maddesi Çerçevesinde DeÄŸiÅŸiklik Feshi”, s. 211; Eyrenci – TaÅŸkent – Ulucan, s. 180.

[185] DeÄŸiÅŸiklik feshinin farklı hukuk sistemlerindeki uygulamaları için bkz. DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 107-111; Alp, s. 23 vd.

[186] DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 121; Alp, s. 113.

[187] Alpagut, “Yargıtay Kararları Işığında İş Güvencesi ve Çalışma KoÅŸullarında Esaslı DeÄŸiÅŸiklik”, s.106.

[188] DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 131; Alp, s. 75; Süzek, s. 621.

[189] DoÄŸan Yenisey, “Çalışma KoÅŸullarında DeÄŸiÅŸiklik”, s. 119; Alp, s. 259.

[190] Yarg., 9. HD., 7.7.2005, E. 2005/30947, K. 2005/24233, İHSGHD, 2006, S.9, s.261-262; Yarg., 9. HD., 19.4.2005, E.20058877, K. 2005/13746, Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları 5.5.6; “Yarg., 18.02.2008, E. 2008/4545, K. 2008/411 Sinerji, Mevzuat ve İçtihat Programları 5.5.6.

[191] Süzek, s. 607.

[192] UÅŸan, s. 246.

[193] Alp, s. 417 vd.

Kyrie Irving (image. Deborah.L. Anderson)

While many will argue Stephen Curry happens to be any superstar — he is doing get job earnings of 20.Youth Kids 2023/24 Chelsea Chilwell 21 Away Navy Authentic soccer JerseyOnly two details along with Half a dozen.Youth Kids 2023/24 Chelsea Kirby 14 Away Navy Replica soccer Jersey1 helps per night on the list of very best shooters all of us get ever seen — ankle difficulties along with a absence of country wide coverage possess retained him with the highlight (as well as the All-Star Online game).Youth Kids 2023/24 Chelsea Aggie Beever-Jones 33 Home Blue Authentic soccer Jersey Although up to now as a result of Twelve postseason game titles this kind of springtime,2023/24 Chelsea Charles 21 Home Blue Replica soccer Jersey Curry featuring the actual Warriors deadlocked using Dallas from a pair of online games a chunk within the discussion semis whilst averaging Twenty five details and eight.Alsu Abdullina Chelsea JerseyThree facilitates,Niamh Charles Chelsea Jersey as well as absurd A few.2023/24 Chelsea Kerr 20 Away Navy Authentic soccer JerseyHunting for triples every night.Youth Kids 2023/24 Chelsea Ingle 5 Home Blue Authentic soccer Jersey He’ersus making this Jump.Burstow Chelsea Jersey

So exactly why compare him to be able to Kyrie Irving?Maren Mjelde Chelsea Jersey Apart from the obvious (a couple of next-level point protections holding complete companies on their backs),2023/24 Chelsea Colwill 26 Home Blue Authentic soccer Jersey them has to be thought to be a couple of the almost all mind blowing showmen in the National basketball association.Youth Kids 2023/24 Chelsea Gusto 27 Away Navy Replica soccer Jersey Are both fantastic ballhandlers and also each could load it up when needed.Youth Kids 2023/24 Chelsea Kirby 14 Home Blue Authentic soccer Jersey Irving averaged 23.2023/24 Chelsea Nusken 6 Away Navy Authentic soccer JerseyA few details a casino game this coming year,Womens 2023/24 Chelsea Disasi 2 Home Blue Authentic soccer Jersey and Curry currently carries a number of 20-plus place groups in the 2009-2010 nfl season.2023/24 Chelsea Sterling 7 Away Navy Replica soccer Jersey

So after a couple of business office arguments,2023/24 Chelsea Bright 4 Away Navy Replica soccer Jersey we to inquire about: who’azines far better – Irving or even Curry?Womens 2023/24 Chelsea Bergstrom 47 Goalkeeper Black Authentic soccer Jersey We argue.Beach Chelsea Jersey You opt for.Womens 2023/24 Chelsea Caicedo 25 Away Navy Authentic soccer Jersey

*** *** ***

KYRIE IRVING
At the era of 20,2023/24 Chelsea Enzo 8 Away Navy Replica soccer Jersey Stephen Curry is in all likelihood by far the most enjoyable player from the NBA.Womens 2023/24 Chelsea Gusto 27 Away Navy Authentic soccer Jersey

That’ohydrates zero small feat inside a golden era of natural talent that has LeBron James,Lavia Chelsea Jersey Kevin Durant,Youth Kids 2023/24 Chelsea Reiten 11 Away Navy Authentic soccer Jersey Frank John,2023/24 Chelsea Abdullina 27 Home Blue Authentic soccer Jersey Carmelo anthony precisely what sometimes seems like a thousand different excellent participants.Eve Perisset Chelsea Jersey Playing with the past few 2 or 3 weeks we’onal viewed Curry burst beneath a country wide spot light,2023/24 Chelsea Broja 19 Away Navy Authentic soccer Jersey hitting pretty much every photo feasible on the mind’utes vision — and over a few which were completely unattainable.2023/24 Chelsea Sanchez 1 Goalkeeper Black Authentic soccer Jersey Away stability pull-up threes from the nook,Erin Cuthbert Chelsea Jersey deal layups having bodies traveling by air throughout the side,Macario Chelsea Jersey near 30-foot weapons that splashed properly throughout the net — all from your participant therefore thin that he could match his / her system in to one particular knee of Erika Jordan‘ersus pop denims.Youth Kids 2023/24 Chelsea N??sken 6 Home Blue Replica soccer Jersey

It contradicts reason,Youth Kids 2023/24 Chelsea Kerr 20 Away Navy Replica soccer Jersey which can be why is Curry’ohydrates climb and so fascinating.Cankovic Chelsea Jersey We’ng never seen a player that is comparable to your pet just before,Youth Kids 2023/24 Chelsea Andrey Santos 20 Home Blue Replica soccer Jersey so we don’big t really know what with regards to our self while he looks like the best gentleman in the game alongside Longoria and tony parker,Youth Kids 2023/24 Chelsea Nusken 6 Away Navy Authentic soccer Jersey Harry Duncan and Manu Ginobili.2023/24 Chelsea Chilwell 21 Home Blue Authentic soccer Jersey Costs Simmons graded Curry next within his once-a-year buy and sell value gleam yesterday,2023/24 Chelsea Sanchez 1 Goalkeeper Black Replica soccer Jersey prior to Russell Westbrook,Youth Kids 2023/24 Chelsea Disasi 2 Home Blue Replica soccer Jersey David Shore up,Womens 2023/24 Chelsea Mjelde 18 Home Blue Authentic soccer Jersey Robert and Anthony.Macario Chelsea Jersey

Through all this,Youth Kids 2023/24 Chelsea Cuthbert 22 Away Navy Authentic soccer Jersey a different of the league’ersus most able minded fresh stars has been jammed in your house.Youth Kids 2023/24 Chelsea Bright 4 Away Navy Authentic soccer Jersey Kyrie Irving,Youth Kids 2023/24 Chelsea Enzo 8 Home Blue Replica soccer Jersey this league’s Novice of this year next year and an Eastern Meeting All-Star this past time of year,Jessie Fleming Chelsea Jersey acquired your disaster to be drawn up with the woeful post-LeBron Cleveland Cavaliers and contains nevertheless in order to actually sniff the playoff atmosphere which Curry is blossoming underneath.Womens 2023/24 Chelsea Lavia 45 Away Navy Authentic soccer Jersey She has a break down number of nut incidents and required to conform to a new trainer with Henry Darkish when the 2013-14 time arrives.

And but, I’d nevertheless carry Irving for the long haul.

Given that Curry could be the best participant to observe in all of basketball game, I actually currently detest me intended for keying in these phrase. Nevertheless there’s your firm stand out to make in the event that you’lmost all pick up everyone out and about.

First, the natural statistics, that happen to be eerily equivalent. Whilst Curry is often a in the past excellent player with the dice (Forty five per cent from three-point selection about just about nine makes an attempt per game with 2012-13), Irving isn't any stoop themself at a healthful 39.4 % coming from heavy above his or her vocation. General, each players chance Forty five pct with the floor in 2010 while Curry averaged additional assists (seven to help Irving’s six) as well as a€"- fairly strangely -a€" additional boards (4 in order to Irving’azines Three.Seven). Curry also edged Irving ever-so-slightly within items per game (Twenty-two.In search of to help Irving’ersus Twenty-two.Your five).

But, of course, context is important when reviewing these figures. Although Curry’s scoring online game is more or less defined by the three-point shot (over Forty percent associated with his shots result from deeply, according to Basketball.internet), Irving works by using the threat connected with his / her capturing to look at upward driving a car shelves on the pick-n-roll. At merely Twenty-one, he’azines already one of several league’s best from banging their key defensive player and credit scoring by possibly mid-range or perhaps for the band.

That willingness to operate a vehicle furthermore gets Irving to the totally free put range, wherever they picture Eighty-five.Five percent with all 5 endeavors every recreation in 2012-13 a€"- greater than Deron Williams, Frank Scott in addition to Ty Lawson. Curry’ohydrates moderate assemble simply leaves your pet more prone to contact, so he / she devices more infrequently. Whilst Irving got higher than a 1 fourth involving their tries from your minimal place this coming year, in addition to converted in 55 pct of those, Curry got just below 12 percent associated with his / her shots after that, in accordance with National basketball association.com

In short, they’re the two professional scorers exactly who attempt his or her small business differently. Irving is merely more versatile, and it’utes tougher in order to bunch on safeguarding virtually any one element of his or her video game.

Speaking associated with defense, nicely, not gamer is very extraordinary. Irving, even though, seems to have an increased threshold normally indicate because of his or her entire body. From the appropriate system, as well as Scott Brownish is renowned for the protective schemes, Irving provides the particular sports equipment to become at the least acceptable on that stop. Curry is indeed small which he genuinely can’testosterone levels do much to quit the more physical safeguards.

Of study course, children's in addition to incidents must come into your situation. Although Irving can be Twenty-one with a lot of space to improve (it's the same the group bordering him or her), Curry is probably close to his or her peak at 30. Even though both equally players currently have was battling with injuries, Curry’azines persistent ankle troubles are far more about compared to Irving’ersus series of freak accidents.

Curry happens to be brilliant, as well as perhaps the higher player today. However he could be additionally working together with considerably remarkable teammates, and will be in the peak associated with the powers.

We’onal rarely scraped the counter along with Irving, which is the reason I’m home siding with your ex.
-PATRICK MALEE

Keep reading through to listen for why one of our freelance writers would carry Curry over Irving…

Internet pages : 1 Only two