Rekabet Kurulu İnceleme ve Araştırma Usulü - Alpertunga Avukatlık Bürosu

GloballeÅŸen Dünya’mızda gerek teknolojik, gerekse teknik geliÅŸmeler sonucu para, kredi, sermaye, mal, hizmet vb. piyasalarda birtakım anlaÅŸmalar ve kartelleÅŸmeler sonucunda rekabet ortamının bozulabilmesi mümkün hale gelmiÅŸtir. Bu uygulamalara da son dönemlerde sıkça rastlanılmaktadır. Bu sebeple Anayasa[1]’mız da bu anlaÅŸmalar sonucunda kartelleÅŸme ihtimalinin varlığına binaen söz konusu piyasalarda rekabetin saÄŸlanması, rekabet bozucu iÅŸlemlerin cezalandırılıp ortadan kaldırılması misyonunu devlete yüklemiÅŸtir.

Devlet, Anayasa’nın 167.maddesine göre, yalnızca para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının saÄŸlıklı ve düzenli iÅŸlemlerini saÄŸlayıcı ve geliÅŸtirici tedbirlerin alınmasıyla görevlendirilmemiÅŸ olup; ayrıca, piyasalarda oluÅŸturulabilecek fiilli veya bir anlaÅŸma sonucu doÄŸacak tekelleÅŸme ve kartelleÅŸmeyi önlemekle de görevlendirilmiÅŸtir.

Ülkemizde de bu amaçla 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun çıkarılmış olup, söz konusu rekabet ortamının saÄŸlanması ve rekabet bozucu anlaÅŸmaların varlığı halinde de cezalandırıcı birtakım iÅŸlemler yapmakla Rekabet Kurumu görevlendirilmiÅŸtir. Bu görevi Rekabet Kurumu bünyesinde yer alan Rekabet Kurulu yürütmektedir. Bu Kurul, bir baÅŸkan ve yanısıra ikinci baÅŸkan dahil olmak üzere 7 üyeden oluÅŸmakta olan, görev ve yetki sınırları 4054 sayılı Kanun ile belirlenmiÅŸ, rekabeti saÄŸlamaya yönelik yargısal faaliyet yürütebilen ve pasif bir konumda bulunmayan bir kuruldur.

Çalışmamızın birinci bölümünde, piyasaları oluÅŸturan teÅŸebbüslerin gerek birbirleri ile anlaÅŸarak, gerek tek baÅŸlarına rekabet ortamını bozucu iÅŸlem ve anlaÅŸmalara giriÅŸmeleri ve böylece kartelleÅŸme hareketlerine giriÅŸmeleri hallerinde; Rekabet Kurulu’nun gerek kendisine yapılan ihbar, bildirim veya ÅŸikayetler sonucu, gerekse Kurul’un re’sen harekete geçerek yapacağı piyasa araÅŸtırması sonucu rekabet ortamını bozucu veya ihlal edici durumların incelenmesi, araÅŸtırılması, soruÅŸturulması ve bunlarla ilgili karar alınması aÅŸamaları ve bu aÅŸamalarda hakim olan ilkeler irdelenecektir.

Çalışmamızın ikinci bölümünde ise, söz konusu Kurul kararlarına karşı baÅŸvurabilen yargı yolları ve esasları ile bu yargı yollarına hakim olan esaslar irdelenecektir.

1.BÖLÜM

REKABET KURULU’NUN KARAR ALMA AÅžAMALARI VE Ä°LKELERÄ°

A. GENEL OLARAK

Rekabet Kurulu’nun karar alma aÅŸamalarına geçmeden önce Kanun[2]’da hangi hallerde harekete geçeceÄŸi belirlenmiÅŸtir. Åžöyle ki, söz konusu kanunda menfi tespit kararının verilebilmesi için, ilgili teÅŸebbüs veya teÅŸebbüs birliklerinin baÅŸvurusu üzerine; ihlale son verme kararının verilebilmesi için ise, ihbar, ÅŸikayet ya da Bakanlığın talebi üzerine veya resen harekete geçilebileceÄŸi hususları yer almaktadır.[3]

Rekabeti kısıtlamaya yönelmiÅŸ ve Kanun tarafından yasaklanmış bir faaliyetin varlığı halinde Kurul; ilgili tarafların bildirimi, menfi tespit ve muafiyet baÅŸvurusu veya bunların dışında kalan üçüncü kiÅŸilerin ihbarı, ÅŸikayeti veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın talebi ya da Kurul[4]’un kendi yetkisine dayanarak yaptığı piyasa araÅŸtırması sonucu haberdar olacaktır.

Bu konuda ilgili bakanlıkların da kendi çalışma alanlarıyla ilgili olarak Kanun’u ihlal edici nitelikteki bir durumu tespit etmeleri durumunda bu hususun incelenmesini isteyebilmeleri gerekmektedir. Ancak Kanun bu yetkiyi yalnızca Gümrük ve Ticaret Bakanlığı için tanımıştır.[5] Bunu Kanun’un “Tanımlar” baÅŸlığını taşıyan 3. Maddesinin “ Bakanlık: Gümrük ve Ticaret Bakanlığını” hükmündenanlamaktayız.

Kurul’un karar alma usul kuralları Kanun’da dört aÅŸamadan oluÅŸmaktadır. Bunlar;

  1. Ön araÅŸtırma, 2. SoruÅŸturma, 3. Sözlü savunma toplantısı ve 4. Nihai karardır.

YönetmeliÄŸin[6] 55. Maddesi 2.fıkrası hükmü gereÄŸi; Kurul, re’sen araÅŸtırıp ihlâl durumunu belirlediÄŸi veya kendisine intikal eden baÅŸvurular üzerine, doÄŸrudan soruÅŸturma açılmasına veya soruÅŸturma açılmasına gerek olup olmadığının tespiti için ön araÅŸtırma yapılmasına, ya da ön araÅŸtırma yapılmamasına karar verir. Kurul’un, baÅŸvurunun inceleme kapsamı dışında olduÄŸuna karar vermesi halinde ise, durum baÅŸvuru sahiplerine BaÅŸkanlık[7]ça bildirilir. Kanun’da ve Yönetmelik’te her ne kadar ön araÅŸtırma öncesi yapılan bu inceleme aÅŸaması açıkça adlandırılmamış olsa da ilk inceleme olarak adlandırılabilen bu aÅŸamanın, Kurul’un inceleme ve araÅŸtırma usulü olarak düÅŸünebilmesi olanaklıdır. Kurul’un inceleme ve araÅŸtırma usul aÅŸamaları daha sonraki bölümlerde detaylıca anlatılacaktır.

4054 sayılı Kanun’un çeÅŸitli maddelerinde Kurul’un inceleme ve araÅŸtırma usullerine hakim olan ilkeler düzenlenmiÅŸtir. Åžimdi bu ilkelere kısaca göz atalım.

Kanun’un çeÅŸitli maddelerinde re’sen harekete geçebilme yetkisi açıkça düzenlendiÄŸinden, aklımıza ilk gelen ilke re’sen araÅŸtırma ilkesinin varlığı olacaktır. Bu ilke genel olarak idarenin re’sen harekete geçme yetkisine sahip olması, baÅŸka bir anlatımla herhangi bir kiÅŸinin baÅŸvurusu, ÅŸikayeti ya da ihbarı aranmaksızın kendiliÄŸinden idari usul prosedürünü baÅŸlatabilmesi ile alakalıdır. Bu ilke, idarenin yani çalışma konumuz olan Rekabet Kurumu bünyesinde görev alan Kurul’un izlediÄŸi usule hakim bir ilke olup, yargılama usulünden farkı ile çok temel bir ayrımı ortaya koyması bakımından önem arz etmektedir. Zira yargılama usulünde “hakim re’sen muhakemeye baÅŸlamaz” ve “davacı olmayan yerde yargıç da yoktur” prensipleri gereÄŸi, yargı organı kural olarak pasif bir konumda iken; Kurul ise, kendisine baÅŸvuru yapılmasını bekleyen pasif bir yapıda olmayıp, re’sen harekete geçebilme yetki ve gücüne sahip bir yapıdadır.[8]

Kanun‘un “Kurulun Görev ve Yetkileri” baÅŸlıklı 27. Maddesinin a bendine göre, baÅŸvuru üzerine veya re’sen inceleme, araÅŸtırma ve soruÅŸturma yapmak yetki ve görevi Kurul’a aittir. Ä°dari iÅŸlem yapım süreci, ya idareden iÅŸlem yapılması amacıyla talepte bulunanın, idareye yapacağı zorunlu veya zorunlu olmayan yazılı baÅŸvurusu ile ya da idarenin yasal yetki ve görev sınırları içinde re’sen baÅŸlamaktadır.[9]

Bu ilke hem bir yetkiyi hem de bir yükümlülüÄŸü ifade etmektedir.Bu noktada,maddi olayın nitelendirilmesi ve uygulanacak hukuk ilkesinin tespiti de Ä°YUK[10] ile tamamen hakimin yetkisine bırakılmıştır. Hakim, uygulanması gereken hukuk ilkesini bilmek ve bu kuralları maddi olaya uygulamakla yükümlüdür. Tarafların bu konudaki veya maddi olayın hukuki nitelendirmesine iliÅŸkin iddia, savunma ve mütalaaları hakimi hiçbir ÅŸekilde baÄŸlamadığı gibi, tarafların hiç deÄŸinmedikleri unsurların da hakim tarafından re’sen araÅŸtırılması gerekecektir.[11] Bu sebeple bahsi geçen yükümlülük, Kurul’un, yalnızca tüketicilerin menfaatlerini deÄŸil, ekonomik kamu düzenini de koruması gerektiÄŸini ifade eder.

Böylece Kurul’un bir soruÅŸturmayı re’sen baÅŸlatabilme yetisinesahip olduÄŸunu, bu nedenle de re’sen harekete geçme ilkesinin geçerli olduÄŸunu belirlemiÅŸ olduk. SoruÅŸturma aÅŸaması sonucunda hukuki menfaatlerietkilenebilecek olan kiÅŸilerin hukuki dinlenilme hakları, aleyhinde karar verilebilecek olan kiÅŸilerin ise bu hususta karar verilmeden önce gerek yazılı, gerek sözlü olarak kendilerini savunmahakları bulunmaktadır. Bu nedenle hak arama hürriyeti kapsamında savunma ve savunulma hakkı, hukuki dinlenilme hakkı ve adil yargılanma hakkının bulunduÄŸu görülmektedir. Kanun hükümleri soruÅŸturmaların hızlı bir biçimde bitirilmesi amacıyla özel bir usul öngörerek soruÅŸturma aÅŸamasını birtakım sürelere baÄŸlamıştır.      

Bu nedenle usul ekonomisiilkesinin geçerliÄŸi bulunmaktadır.[12] SoruÅŸturma aÅŸamasında söz konusu dosyanın doÄŸrudan veya dolaylı yoldan hukuki menfaati olankiÅŸiler tarafından incelenebilecek olması, bu kiÅŸilerin sözlü savunma toplantısınakatılabilme haklarının olması ve sözlü savunma toplantılarının kural olarak herkese açık olması aleniyetilkesinin geçerli olduÄŸunu; Kurul üye veçalışanları görevlerini icra ederken elde ettikleri ticari sırları ifÅŸa edemeyeceÄŸine hükmetmiÅŸ olması ise ticari sırların ifÅŸa edilememesi noktasında gizlilik ilkesinin olduÄŸunu göstermektedir.

Böylece Rekabet Kurulu’nun inceleme ve araÅŸtırma usulüne hakim olan ilkeleri genel hatlarıyla belirlemiÅŸ olduk. Söz konusu aÅŸamaları ve bu aÅŸamalara hakim olan ilkeleri detaylarıyla ileride açıklayacağız. Åžimdi aÅŸamaları incelemeye baÅŸlayalım.

B. ÖN ARAÅžTIRMA AÅžAMASI

   1. Genel Olarak

Ön araÅŸtırma aÅŸaması, Kurul’a yapılan ihbar veya ÅŸikayet üzerine yahut Kurul’un re’sen yapmış olduÄŸu piyasa araÅŸtırması sonucunda kendisine intikal etmiÅŸ olan baÅŸvurular hakkında soruÅŸturma açılıp açılmamasına dair inceleme yaparak, bu doÄŸrultuda karar verilen aÅŸamadır.

Ä°hbar yahut ÅŸikayetin her ne kadar belli bir kiÅŸi tarafından yapılması gerektiÄŸi gibi bir anlam çıksa da durum böyle deÄŸildir. Zira Kurul bir olayda[13] isimsiz ve imzasız bir dilekçe üzerine konuyu incelemeye almış, böylece re’sen araÅŸtırma ilkesi kapsamında harekete geçmiÅŸtir. [14]

Bu doÄŸrultuda ön araÅŸtırma aÅŸaması, Kurul’un elinde doÄŸrudan soruÅŸturma açmaya yetecek kadar bilgi sahibi olunmadığı hallerde, daha fazla bilgi sahibi olabilmek için baÅŸvurulacak bir aÅŸamadır. Bu aÅŸamada öncelikli olarak, Kurul’a yapılan baÅŸvurunun yine Kurul’un çalışma alanının içinde ve Kanun kapsamında olup olmadığı vb. konuların tespiti yapılır ve bunu müteakip yeteri kadar delil toplandıktan sonra soruÅŸturma açılmasına karar verilir. Bu aÅŸama Kurul’un elinde soruÅŸturma açmak için yeteri kadar delil olmadığı takdirde baÅŸvurulabilen bir aÅŸama niteliÄŸindedir.[15]

Kurul’un re’sen araÅŸtırma ilkesi çerçevesinde hareket etmesi hallerinde soruÅŸturma açmaya yeterli deliller bulunmuÅŸsa ön araÅŸtırma aÅŸamasına ihtiyaç duyulmaksızın doÄŸrudan soruÅŸturma da açılabilir. Ön araÅŸtırma aÅŸamasında taraflardan savunma istenmesine dair bir zorunluluk da bulunmamaktadır.[16]

Kurul’un almış olduÄŸu ön araÅŸtırma yapılması kararı ve bunu müteakip yapılan iÅŸlemler kesin ve yürütülmesi gereken iÅŸlemlerden olmayıp yargı yoluna baÅŸvuru imkanı da bulunmamaktadır. Danıştay 10. Dairesi de 2003/6050 E., 2004/205 K, 16.01.2004 tarihli kararında ”…Belirtilen yasal düzenlemelere göre, Rekabet Kurulu’nun ön araÅŸtırma kararı alması ve bu karar gereÄŸi yaptığı iÅŸlemler, bu aÅŸamada davacının hukukî durumunda deÄŸiÅŸiklik yaratan, idarî davaya konu edilebilir, kesin ve yürütülmesi gereken bir iÅŸlem niteliÄŸinde bulunmadığından, incelenmesine olanak bulunmamaktadır. Rekabet Kurumu uzmanlarının ön araÅŸtırma sırasında ve sonrasında yaptığı çalışmaların, delilleri toplama biçiminin Kanun’un öngördüÄŸü usule uygun olup olmadığı, ancak Kurul’un bu bilgi ve belgeleri deÄŸerlendirerek kesin ve yürütülmesi gerekli nitelikte tesis ettiÄŸi iÅŸleme yönelik olarak açılan davada incelenebileceÄŸinden, bu iÅŸlemlerin yok hükmünde olduÄŸunun tespiti isteminin de bu aÅŸamada inceleme olanağı bulunmamaktadır.” ÅŸeklinde bir hükme vararak; ön araÅŸtırma kararının hukuki durumda deÄŸiÅŸiklik yaratan, idari davaya konu edilebilir, kesin ve yürütülmesi gereken bir iÅŸlem niteliÄŸinde bulunmadığından bahisle davayı reddetmiÅŸtir.[17]

   2. Geçici Tedbir Kararı

Ön araÅŸtırma aÅŸamasında Kanun’un, Kurul’a saÄŸlamış olduÄŸu bir diÄŸer imkan ise geçici tedbirlerin saÄŸlanabilmesidir. Kurul’un geçici tedbir kararı verebilmesi için, bazı ÅŸartların birlikte gerçekleÅŸmiÅŸ olmasının gözetilmesi gerekir. Åžimdi bu ÅŸartları inceleyelim.

Öncelikle Kanun’un 9. Maddesi 4. Fıkrasında yer alan “nihai karara kadar” ifadesinden de açıkça anlaşılacağı üzere, Kurul’un geçici tedbir kararı alabilmesi için, bir ön araÅŸtırma ya da soruÅŸturma faaliyeti yürütüyor olması zorunludur. Bu sebeple esasen geçici tedbir için yapılacak açıklamaların soruÅŸturma aÅŸamasında da geçerli olduÄŸu unutulmamalıdır. Danıştay’ın bir kararında da bu husus açıkça belirtilmiÅŸtir.[18]

Geçici tedbire baÅŸvurulabilmesinin sonraki ÅŸartını; Kanun’un 9. Maddesinin 4. Fıkrası hükmüne göre Kurul’un, hakkında ön araÅŸtırma ya da soruÅŸturma yürüttüÄŸü iÅŸletmelerin davranışlarını, Kanun’un emredici hükümlerini açık ÅŸekilde ihlal etmiÅŸ yahut ediyor olmasına kanaat getirmiÅŸ olması oluÅŸturur. Yasa koyucunun “ciddi ve telafi olunamayacak zararların ortaya çıkma ihtimali” ifadesi bu ÅŸartı destekler niteliktedir.

Kurul’un geçici tedbirlere baÅŸvurabilmesi için var olması gereken bir diÄŸer ÅŸart ise, tedbir kararı almanın zorunluluk arz etmesidir. Bu zorunluluk ciddi ve telafi olunamayacak zararların ortaya çıkma olasılığından ileri gelmektedir. Söz konusu zararlar, sadece ihlali gerçekleÅŸtiren iÅŸletmelerin davranışlarından maÄŸdur olan diÄŸer iÅŸletmelere deÄŸil, aynı zamanda tüketicilere veya rekabet ortamının devamını saÄŸlamaya yönelik de olabilir.

Kurul tarafından alınacak tedbirlerin içeriÄŸini ise, ihlalden önceki durumu koruyucu önlemler oluÅŸturacaktır. Bu Kanun’un açık hükmü gereÄŸince çizmiÅŸ olduÄŸu kırmızı çizgidir. Kurul bu niteliÄŸi aÅŸacak tedbirleri alamaz.

Geçici tedbir kararına iliÅŸkin birlikte aranan ÅŸartlardan sonuncusu, Kanun’da da açıkça belirtildiÄŸi üzere bu tedbirlerin nihai kararın kapsamını aÅŸacak nitelikte yükümlülükler içermiyor olmasıdır.

   3. Rekabet Kurulu Tarafından Ön AraÅŸtırma AÅŸamasında Ä°zlenen Usul

Ön araÅŸtırma aÅŸaması Kanun’da genel hatlarıyla düzenlenmiÅŸtir. Ön araÅŸtırma aÅŸaması soruÅŸturma aÅŸamasına geçilmezden evvel iÅŸletilebilen ancak zorunluluk arz etmeyen ve birtakım prosedürleri içeren bir aÅŸamadır. Kanun’un 40. Maddesinin 1.fıkrasının “Kurul, re’sen veya ilk inceleme aÅŸamasından geçen baÅŸvurular üzerine doÄŸrudan soruÅŸturma açılmasına ya da soruÅŸturma açılmasına gerek olup olmadığının tespiti için ön araÅŸtırma yapılmasına karar verir.” Hükmü gereÄŸince Kurul ön araÅŸtırma yapılmasına karar verebilir.

Kurul’un, önüne gelmiÅŸ bir olayla ilgili olarak soruÅŸturma açılmasına gerek olup olmadığına karar vermek amacıyla ön araÅŸtırma yapılmasına karar verebileceÄŸi gibi, doÄŸrudan soruÅŸturma açılması veya doÄŸrudan red yahut soruÅŸturma açılmaması kararı da verebilme yetkisi bulunmaktadır. Buna halde, ön araÅŸtırma, soruÅŸturmanın zorunlu bir aÅŸaması olmayıp, Kurul’un doÄŸrudan doÄŸruya soruÅŸturma açmaya yetecek kadar bilgi sahibi olmadığı hallerde, soruÅŸturma aÅŸaması için daha fazla bilgi elde edebilmek amacıyla baÅŸvurulacak bir aÅŸamadır.[19] Bunun amacı her ihbar veya ÅŸikayetin Kanun kapsamında soruÅŸturulması Kurul’a altından kalkılamaz bir yük yükleyecek olmasıdır.[20]

Ön araÅŸtırma yapılmasına karar verildiÄŸi hallerde Kurul, Kanun’un 40. maddesinin 2. fıkrası uyarınca meslek personeli uzmanlarından birini veya birkaçını raportör olarak görevlendirir. Görevlendirilen raportör, 30 gün içinde elde etmiÅŸ olduÄŸu her türlü bilgi ve delillerin yanında görevlendirildiÄŸi konu ile ilgili kendi görüÅŸlerini de Kanun’un 40.maddesinin 3.fıkrası uyarınca Kurul’a yazılı olarak bildirir. Söz konusu raporun Kurul’a tesliminden itibaren 10 gün içinde elde edilmiÅŸ olan bilgi ve deliller Kanun’un 40.maddesinin 3. Fıkrası uyarınca Kurul tarafından deÄŸerlendirilerek soruÅŸturma açılması veya açılmaması hakkında bir karar verilir.

Kurul’un re’sen harekete geçmediÄŸi hallerde ise; ihbar, ÅŸikayet veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığı aracılığıyla yapılan baÅŸvurular üzerine ön araÅŸtırma aÅŸamasından önce söz konusu baÅŸvuruları, ilgili BaÅŸkanlığa intikal ettirerek, ilgili BaÅŸkanlık tarafından meslek personeli uzmanlar arasından görevlendirilecek raportörlere ilk inceleme yaptırılır ve raportörlerin hazırlayacağı rapora göre baÅŸvurunun, Kurum[21]’un çalışma alanı kapsamında olup olmadığına karar verir. Ä°lk inceleme raporu, görevlendirilen raportörler tarafından 30 gün içinde hazırlanarak, Kurul BaÅŸkanlığı’na teslim edilir. Ä°lk inceleme aÅŸaması, kanunla düzenlenmemiÅŸ olup, baÅŸvuru haline özgü olarak YönetmeliÄŸin 55. Maddesinde düzenlenmiÅŸtir. Dolayısıyla, Kurul’a baÅŸvuru üzerine intikal eden her olay için ilk inceleme mutlak olarak yapılmaktadır. Ön araÅŸtırma aÅŸaması ancak Yönetmelik uyarınca yapılan ilk inceleme aÅŸaması sona erdikten sonra söz konusu olmaktadır.[22]

Ön araÅŸtırma yapılmasına Kurul tarafından karar verileceÄŸini belirtmiÅŸtik. Bu kararın nihai bir karar olmamasından dolayı, Kanun’un 51. Maddesinin 3. Fıkrası gereÄŸince Kurul üyelerinin en az üçte birinin toplanması ve toplantıya katılanların salt çoÄŸunluÄŸunun olumlu oyu ile bu karar alınabilecektir. Yani Kurul’un 7 kiÅŸiden oluÅŸtuÄŸu göz önüne alındığında bu karar en az 3 kiÅŸinin toplanması ve 2 kiÅŸinin olumlu oyu ile alınabilecektir.

Kanun, ön araÅŸtırma aÅŸamasında ihbar veya ÅŸikayet eden kiÅŸilere söz konusu ÅŸikayet veya ihbarın Kurul tarafından ciddi bulunması ihtimalinde bu kiÅŸilere bildirimde bulunulması gerektiÄŸini belirtmiÅŸtir. Kanun’un 42.maddesinin 1.fıkrasında “Kurul’un, ihbar ve ÅŸikayet baÅŸvurularında ileri sürülen iddiaları ciddi ve yeterli bulması durumunda, ihbar ve ÅŸikayet edenlere iddialarının ciddi bulunduÄŸu ve araÅŸtırmaya baÅŸlandığı yazılı olarak bildirilir.” hükmü yer almaktadır. Bu hükme göre ön araÅŸtırmanın açıldığınının bildirimi gibi düÅŸünülebilirse de, asıl bahsedilen ön araÅŸtırma raporunun Kurul tarafından görüÅŸülüp soruÅŸturma açılmasına karar verilmesi halinde yapılacak bildirimdir. Ayrıca ön araÅŸtırma açılması kararının bildirilmesi gerekmemektedir. Çünkü ön araÅŸtırma aÅŸaması 30 gün içinde tamamlanacak ve soruÅŸturma açma kararı bir ara karar olduÄŸu için bu bildirim kiÅŸilere yargı yoluna baÅŸvuru hakkı saÄŸlamayacaktır.[23] Zaten ön araÅŸtırma aÅŸamasında yürütülen prosedürde, ileride ayrıntılı olarak anlatılacak olan soruÅŸturma aÅŸamasına özgü olan aleniyet ilkesi geçerli olmayacaktır.

Ön araÅŸtırma yapmakla görevlendirilen raportörün 30 gün içinde elde etmiÅŸ olduÄŸu bilgileri, her türlü delilleri ve konu hakkındaki görüÅŸlerini Kurul’a yazılı olarak bildirmesi gerektiÄŸi belirtilmiÅŸtir. Ancak bu bilgi ve delillerin nasıl elde edileceÄŸi hususunda Kanun’da tam olarak bir düzenleme yapılmış deÄŸildir. Raportörün, ÅŸikayetçilerin, ÅŸikayet edilenlerin ve bu kiÅŸilerin üçüncü kiÅŸilerle yazışmalarını ve onlardan bilgi ve belge elde edilmesini engelleyen yahut yasaklayan herhangi bir hüküm de bulunmamaktadır.[24]

   4. Ön AraÅŸtırma Sonrasında Verilebilecek Kararlar

Kurul’un baÅŸlattığı ön araÅŸtırma aÅŸaması bitince Kurul tarafından verilebilecek 2 çeÅŸit karar vardır. Kurul tarafından bu aÅŸama sonunda ya soruÅŸturma açılmamasına karar verilecek ve ön araÅŸtırma aÅŸaması yönünden nihai bir karar verilmiÅŸ olacak ya da bir ara karar ile soruÅŸturma açılmasına karar verilerek soruÅŸturma aÅŸaması sonunda nihai karar verilerek sona erecek yeni bir aÅŸama baÅŸlatılacaktır. Bu sebepledir ki, ön araÅŸtırma yapılması kararı icrai nitelikte bir karar olmayıp herhangi bir yargı yoluna baÅŸvuru hakkı gibi hukuki sonuçlar vermez. Hukuki sonuç soruÅŸturma açılmaması kararı veya soruÅŸturma sonunda verilecek nihai karar sonucunda doÄŸacaktır. Ön araÅŸtırma yapılması kararına ve bu kararla baÅŸlayan aÅŸamaya dair hukuka aykırılıklar soruÅŸturma aÅŸaması sonunda verilen ve yargı yoluna taşınabilir nitelikteki nihai kararlara karşı açılan davalarda ileri sürülebilecek olgulardır.[25]

Şimdi bu kararları detaylarıyla inceleyelim.

   4.1. SoruÅŸturma Açılmaması Kararı

Kurul, ön araÅŸtırma aÅŸaması sonunda veya re’sen araÅŸtırma yaptığı hallerde doÄŸrudan Kanun’un ihlâl edilmediÄŸi kanaatine varırsa soruÅŸturma açılmamasına karar verir. SoruÅŸturma açılmaması kararı verildiÄŸi takdirde, haklarında ön araÅŸtırma prosedürü iÅŸletilen teÅŸebbüslerin, ön araÅŸtırmada yapılan inceleme konusu ile ilgili olarak Kanun’u ihlâl etmediklerinin Kurul tarafından tespiti sonucu doÄŸacaktır.[26]

YönetmeliÄŸin 55. Maddesinin 6.fıkrası gereÄŸince, Kurul baÅŸkanının, ön araÅŸtırma raporunun, kendisinin hazırlayacağı veya ilgili baÅŸkanlığa hazırlatacağı soruÅŸturma açılması veya açılmaması hususundaki önergeyle birlikte Kurul’a intikalini saÄŸlaması gerekir. Bu aÅŸamadan sonra ise Kurul, daha önce de belirtildiÄŸi üzere, ön araÅŸtırma raporunun raportör tarafından tesliminden itibaren 10 gün içinde toplanıp soruÅŸturma açılmamasına veya açılmasına karar verecektir.

SoruÅŸturma açılmaması kararı Kurul’un dosya üzerinden elini çekmesini gerektirdiÄŸinden dolayı bir nihai karardır. Kurul, nihai kararlarda Kanun’un 51. maddesinin 1. fıkrası gereÄŸince baÅŸkan ya da ikinci baÅŸkan dahil en az toplam  beÅŸ üyenin katılımı ile toplanır ve en az dört üyenin aynı yönde oy kullanması ile karar alabilir. SoruÅŸturma açılmaması kararı verileceÄŸi zaman bu toplantı ve karar nisaplarının saÄŸlanması gerekir.

SoruÅŸturma açılmaması kararının verilmesinden sonra ise ilgili kiÅŸilerin yargı yoluna baÅŸvuru hakları doÄŸacaktır. Zira burada idare vermiÅŸ olduÄŸu nihai karar ile dosyadan elini çekmektedir. Kurul’a yapılan baÅŸvurularda Kurul’un süreyi sessiz geçirerek genel bir zımni red kararı vermesi de mümkündür.[27]

Kanun’da her ne kadar yargı yoluna baÅŸvurabilme hakkına yer verilmiÅŸse de bu hususta idarenin sessiz kalma hali, sessiz kalma süresi, yargı yoluna baÅŸvurma yolu vb. gibi detaylar hakkında herhangi bir hüküm yer almamaktadır. Bu sebeple de Kurul’un nihai kararları hakkında yargı yoluna baÅŸvurulması halinde genel idari yargılama usulü uygulanacaktır. Bu halde Ä°YUK’un “Ä°dari Makamların Sükutu” baÅŸlıklı 10. Maddesinde düzenlenen 60 günlük genel zımni red süresinin, soruÅŸturma açılması talebinin reddi bakımından da uygulanacağı kabul edilmektedir.[28] Danıştay uygulaması da bu yöndedir.[29]

Kurul’un baÅŸvuruları açıkça reddetmesi veya yasal süre olan 60 günlük süreyi sessiz kalarak reddetmiÅŸ sayılması hallerinde doÄŸrudan ya da dolaylı menfaati olduÄŸunu belgeleyen herkes Kurulun red kararına karşı yargı yoluna baÅŸvurabilir.[30]

   4.2. SoruÅŸturma Açılması Kararı

SoruÅŸturma açılması kararı ileri sürülmüÅŸ iddiaların, elde edilen bilgi ve belgelerin ciddi ve yeterli bulunduÄŸu anlamına gelmektedir.[31]

Kurul, re’sen araÅŸtırma yaparak soruÅŸturma açması hallerinde veya kendisine intikal eden baÅŸvurular üzerine doÄŸrudan soruÅŸturma açabilir ya da raportörlerin hazırladığı ön araÅŸtırma raporunu görüÅŸtükten sonra soruÅŸturma açılmasına karar verebilir. [32]

Ayrıca soruÅŸturma açılması kararı nihai karar olmadığından Kanun’un 51. Maddesinin 3. Fıkrası gereÄŸince, Kurul üyelerinin en az üçte birinin toplanması ve bu toplantıya katılanların salt çoÄŸunluÄŸunun oylarıyla alınır. Yani Kurul’un 7 kiÅŸiden oluÅŸtuÄŸu göz önüne alındığında bu karar en az 3 kiÅŸinin toplanması ve 2 kiÅŸinin olumlu oyu ile alınabilecektir.

SoruÅŸturma açılması kararı kesin bir ara karar olup ancak nihai kararla birlikte yargısal denetime tabi tutulabilir. Bunun haricinde yargı yoluna baÅŸvurulamaz.

C. SORUÅžTURMA AÅžAMASI

   1. Genel Olarak

SoruÅŸturma aÅŸamasına geçilmesine karar verilmesini müteakip Kurul soruÅŸturma aÅŸamasına geçmekte ve birtakım usuli iÅŸlemler gerçekleÅŸtirmektedir. Öncelikle Kurul’un inceleme ve araÅŸtırmalarında re’sen araÅŸtırma ilkesinin geçerli olduÄŸunu daha önce belirtmiÅŸtik. Kanun’un emrettiÄŸi hükümlere aykırı olarak yapılan rekabeti sınırlayıcı veya bozucu uygulamaların sona erdirilmesi amacıyla menfaati bulunan kiÅŸilerin ÅŸikayet hakkına sahip olduÄŸunu daha önce belirtmiÅŸtik. Ancak Kurul’un belirli bir olayı soruÅŸturmak için ÅŸikayet alması ÅŸart deÄŸildir. Kanun’un da belirttiÄŸi gibi Kurul, ihbar üzerine veya re’sen ön araÅŸtırma veya soruÅŸturma baÅŸlatabilmektedir.[33]

Bunun yanısıra Kurul tarafından yürütülen soruÅŸturma prosedüründe, özel hukuk kurallarına yapılan atıf doÄŸrultusunda aleniyet ilkesi, savunma hakkı, hukuki dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı, ticari sırların korunması, delil serbestisi ilkesi, yazılı savunma, sözlü savunma ve temsil ilkeleri de uygulanmaktadır. Bu ilkelerin detaylarını, ilgili oldukları baÅŸlıklar altında, ayrıntılı bir ÅŸekilde ileride inceleyeceÄŸiz.

Bu noktada deÄŸinmemiz gereken bir husus taraflara bildirim ilkesidir. Bildirim ilkesi, Kanun’un 44. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenmiÅŸ bulunan delillere eriÅŸim hakkı kapsamında kendini göstermektedir. Kurul, her hal ve ÅŸartta haklarında soruÅŸturma açılan teÅŸebbüslere söz konusu soruÅŸturma açılması kararını bildirecektir. SoruÅŸturmaya, baÅŸvuru üzerine karar verilmesi halinde ise söz konusu soruÅŸturmanın açılmasına karar verildiÄŸi hususu baÅŸvuru sahiplerine bildirilecektir. Bu hüküm uyarınca Kurul, hakkında soruÅŸturma yapılan kiÅŸiler tarafından talep edilmesi ÅŸartıyla, Kurul’un soruÅŸturmaya dair olarak düzenlenmiÅŸ her türlü belgeyi ve mümkün olduÄŸu takdirde elde edilmiÅŸ olan her türlü delili bu kiÅŸilere vermek zorundadır. Aynı maddenin 3. Fıkrasında bildirim ilkesinin ve delillere eriÅŸim hakkının sonucu olarak; Kurul’un, taraflara ilgili bildirimlerde bulunmadığı veya savunma hakkı tanımadığı konular için bu hususları nihai kararlarına dayanak yapamayacağı düzenlenmiÅŸtir.[34]

DeÄŸinilmesi gereken bir diÄŸer husus da “taraf” kavramıdır. Kanun’un bazı hükümlerinde “taraf” kavramı savunma hakkını kullanan kiÅŸi olarak karşımıza çıkmaktadır. Savunma hakkının, hakkında soruÅŸturma yürütülen teÅŸebbüslere veya teÅŸebbüs birliklerine ait olması itibariyle, ÅŸikayetçi bu kavram kapsamında bulunmamaktadır.[35] Kanun’a göre yürütülen prosedürde, ÅŸikayetçinin taraf sıfatını haiz olmadığı, Kurul’un yürüttüÄŸü faaliyetin amacı ve Kanun hükümlerinin lafzı yanında, Kurul uygulamalarıyla da kabul edilmiÅŸtir.[36] Bunun yanında Kanun’un 43. Maddesinde geçen “taraflar” terimi yargılamadaki terimler olan davacı ve davalı tarafları deÄŸil, yalnızca hakkında soruÅŸturma açılan veya ön araÅŸtırma yapılmasına karar verilen kiÅŸileri ifade etmektedir.[37] Çalışma konumuz olan rekabet hukukunda da ÅŸikayet edeni bir taraf (davacı) olarak nitelemek mümkün görünmemektedir. DiÄŸer bir deyiÅŸle, Kurul’a baÅŸvuran kiÅŸilerin özel hukuk davasındaki davacı gibi bir niteliÄŸi bulunmamaktadır.[38]

   2. Rekabet Kurulu Tarafından SoruÅŸturma AÅŸamasında Ä°zlenen Usul

SoruÅŸturma yapılmasına karar verildiÄŸi takdirde Kurul, ilgili daire baÅŸkanının gözetiminde soruÅŸturmayı yürütecek raportör veya raportörleri belirler. SoruÅŸturma, bu belirlemeyi müteakip 6 ay içinde tamamlanır. Gerekli görüldüÄŸü hallerde bir defaya mahsus olmak üzere Kurul tarafından 6 aya kadar ek süre verilebilir. Kurul, baÅŸlattığı soruÅŸturmaları, soruÅŸturmaya baÅŸlanması kararının verildiÄŸi tarihten itibaren 15 gün içinde ilgili taraflara bildirir ve tarafların ilk yazılı savunmalarını 30 gün içinde Kurul’a göndermelerini ister. Taraflara tanınmış bu cevap süresinin baÅŸlayabilmesi için Kanun’un 43. Maddesi gereÄŸince Kurul’un söz konusu bildirim yazısı ile birlikte, iddialar hakkında yeterli bilgiyi de ilgili taraflara göndermesi gerekir.[39] Aksi takdirde 30 günlük süre iÅŸlemeye baÅŸlamayacaktır. GörüldüÄŸü üzere, Kurul’un ilgili tarafın ilk yazılı savunması istenirken, yeterli bilgiyi ilgiliye gönderme zorunluluÄŸu bulunmaktadır. Kanun’daki “yeterli bilgi” ile kastedilen, ilgilinin savunmasını yapabilmesi amacıyla gerekli olan her türlü bilgidir. Bu husus, Kanun’un 44. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenmiÅŸ olan ilgilinin kendisiyle alakalı düzenlenmiÅŸ her türlü evrakın ve elde edilmiÅŸ her türlü delilin kendisine verilmesi hakkıyla da saÄŸlanmıştır.[40] Kurul’un tarafı bilgilendirmediÄŸi konu hakkında nihai bir karara hükmedememesi hususuna daha önce deÄŸinmiÅŸtik.

Her ne kadar soruÅŸturma aÅŸamasının en geç 6 ay içinde sonuçlandırılacağı ve gerekli görüldüÄŸü takdirde Kurul tarafından en fazla 6 ay kadar daha uzatılabileceÄŸi Kanun ile düzenlenmiÅŸken, bu sürelere uyulmamasının herhangi bir yaptırıma tabi olacağı Kanun’da düzenlenmemiÅŸtir. Ancak Kurul’un bu sürelere uymaması tek başına bir iptal sebebi oluÅŸturmaması gerekir.[41] Bu durum olsa olsa genel hükümlere tabi olan hizmetin geç iÅŸlemesi sebebine dayalı olarak idarenin kusurlu sorumluluÄŸunu oluÅŸturabilir. Bu durumda soruÅŸturmanın geç bitirilmesinden dolayı, zarar gören kiÅŸiler veya iÅŸletmeler bu nedenle uÄŸradıkları zararları Kurul’dan talep edebileceklerdir.[42]

SoruÅŸturma aÅŸamasında takip edilen birtakım prosedürler özel hukuk yargılamasına benzetilmektedir. Ancak özel hukuk yargılamasında dava dilekçesi tebliÄŸ edilen davalı, bu bildirimle kendisine karşı dava açılmış olduÄŸunu öÄŸrenir ve dava dilekçesinin tebliÄŸ alınmasından itibaren iki hafta içinde cevap dilekçesini mahkemeye sunar. Davalı taraf yasal süresi içinde cevap dilekçesini sunmazsa, davacının dava dilekçesinde bildirdiÄŸi vakıaların tümünü inkâr etmiÅŸ sayılır (HMK[43] m.138).[44] Rekabet hukukunda ise, süresinde yapılmayan savunmalar Kanun’un 45.maddesinin 3. Fıkrası uyarınca dikkate alınmaz.

   Kanun’un 14. Ve 15. maddelerinde Kurul’a verilen bilgi isteme ve yerinde inceleme yetkileri Kurul tarafından görevlendirilen heyet tarafından kullanılmaktadır. Kanun tarafından verilmiÅŸ bu yetki, cezai yaptırımlarla da güçlendirmiÅŸtir. Ancak bu hususta yani, Kurul’un bilgi isteme yetkisini güçlendiren idari para cezalarının Anayasa’ya uygunluÄŸunun, Anayasa’nın 38. maddesinin “Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.” hükmü karşısında ne kadar uygun olduÄŸu tartışılmalıdır.[45]

   3. Delillerin Elde Edilmesi

Kurul, Kanun ile kendisine verilen soruÅŸturma yürütme görevini yerine getirirken bilgi talebinde ve yerinde incelemede bulunabilecektir. Ancak Kurul, söz konusu bilgi ve belgeleri yürütmüÅŸ olduÄŸu soruÅŸturmayla alakalı olarak isteyebilir, Kanun’un amacı dışında, alakasız bir iÅŸlem için isteyemez ve bunları inceleyemez. Ayrıca bu bilgi ve belgelerin de makul bir süre içinde teslim edilmesini beklemesi gereklidir.

Kurul, Kanun’un 14. Maddesine göre gerekli gördüÄŸü her türlü bilgiyi tüm kamu kurum ve kuruluÅŸlarından veya diÄŸer yerlerden isteyebilir. Kanun’un 44. Maddesine göre soruÅŸturma heyeti, belirlediÄŸi süre içinde lüzum gördükleri evrakların gönderilmesini ve her türlü bilginin verilmesini taraflardan ve ilgililerden isteyebilir. Ä°lgililer, söz konusu kuruluÅŸun yasal temsilcisi veya diÄŸer çalışanlarıdır. Yani burada ilgililerden, rekabet ihlâline iliÅŸkin bilgi alınabilecek herkesi anlamak gerekir.[46] Bu bakımdan soruÅŸturma sırasında heyetin bilgi isteyebileceÄŸi kurumlar bakımından sınırlama gelmemiÅŸtir.

Kanun’un 15. maddesine göre söz konusu bilgi ve belgelerin teÅŸebbüslerden istenebilmesi ve de gerekli görülen hallerde teÅŸebbüslerde incelemeler yapabilmesi, bu amaçla söz konusu teÅŸebbüslerin ticari defterlerini, her türlü evrak ve belgelerini inceleme ve gerekirse bunların suretlerinin alınabilmesi, belirli konularda yazılı veya sözlü açıklama istenebilmesi, teÅŸebbüslerin her türlü malvarlığına iliÅŸkin[47] yerinde incelemeler yapabilme yetkilerine sahiptir.[48] Bu kapsamda delil serbestisi ilkesinin soruÅŸturma aÅŸamasında geçerli olduÄŸu sonucuna ulaşılacaktır. Bu ilke ile kastedilen ise, iddianın ispatında senetle ispat zorunluluÄŸunun olmamasıdır. Nitekim Kanun’un 44. maddesinde kararı etkileyebilecek her türlü bilgi ve delilin taraflarca Kurul’a sunulabileceÄŸine izin verilmiÅŸtir.[49]

Yerinde inceleme yetkisi esas itibariyle, daha önce ilgilinin Kurul’a verdiÄŸi bilgilerin doÄŸruluÄŸunun tespitine ve ayrıca yeni deliller elde edilmesi amacına yöneliktir. Yerinde incelemeye tahammül etme ve bu doÄŸrultuda gerekli iÅŸbirliÄŸini yapma yükümlülüÄŸü yalnızca soruÅŸturulan teÅŸebbüsler için deÄŸil, üçüncü kiÅŸiler için de getirilmiÅŸ yükümlülüklerdir. Yerinde inceleme yetkisi, ortada somut bir ÅŸüphenin varlığını gerektirir. Kurul herhangi bir rekabet ihlâli niteliÄŸinde belge veya bilgiye sahip deÄŸilse yerinde inceleme yetkisini kullanamaz.[50]

Ä°nceleme, Kurul tarafından görevlendirilen uzman heyet tarafından yapılır. Uzmanlar incelemeye giderken yanlarında incelemenin konusunu, amacını ve yanlış bilgi verilmesi halinde idari para cezası uygulanacağını[51] gösteren bir yetki belgesi bulundurmak zorundadırlar. Söz konusu yetki belgesinin amacı, yalnızca inceleme yapılacak teÅŸebbüsleri bilgilendirme deÄŸil, aynı zamanda Kanun’un 15. maddesinin 1. fıkrasına göre, Kurul’a ait olan bu yetkinin devri ile uzmanlar tarafından kullanımının sınırlarını çizmektir.[52]

Ayrıca, yerinde incelemenin engellenmesi veya engellenme olasılığının bulunması hallerinde Kanun’un 15. maddesi gereÄŸince sulh ceza hakimi kararı ile yerinde inceleme yapılabilmesi imkanı bulunmaktadır. Dolayısıyla, incelenecek teÅŸebbüsler yetki belgesine sahip heyetin inceleme yapmasına izin vermezler ise, sulh ceza hakimliÄŸine baÅŸvurularak yerinde incelemeye izin veren bir karar alabilecektir.

Yine Kanun gereÄŸince, tarafların karara etki edebilecek her türlü bilgi, belge ve delili soruÅŸturmanın her aÅŸamasında Kurul’a sunabilmeleri olanağı olduÄŸu gibi, re’sen araÅŸtırma ilkesi gereÄŸince Kurul’un da her türlü araÅŸtırmayı yapabilmesi, 3. kiÅŸiler tarafından sunulan bilgi, belge ve delilleri deÄŸerlendirebilmesi de olanaklıdır. SoruÅŸturma açılması kararı ile birlikte bildirilen iddiaların dayanağı olan hususların soruÅŸturma aÅŸaması boyunca geniÅŸleyebilmesi mümkünken; iddianın kendisinin deÄŸiÅŸtirilmesi, örneÄŸin Kanun’un 4. maddesine aykırılık iddiası ile açılan soruÅŸturma yürütülürken, Kanun’un 6. maddesinin ihlâl edildiÄŸine iliÅŸkin yeni delillere ulaşılması halinde, bu hususun yürütülmekte olan soruÅŸturmaya eklenmesi mümkün görünmemektedir.[53]

Rekabet hukukunda savunmanın geniÅŸletilmesi ve deÄŸiÅŸtirilmesi yasağı kabul edilmiÅŸtir. Zira Kanun’un 45. maddesinin 3. fıkrasına göre, tarafların süresi içerisinde yapmadıkları savunmaları dikkate alınmaz. Yine aynı ÅŸekilde, her ne kadar

Kanun’un 44. maddesinde, haklarında soruÅŸturma yürütülen tarafın kararı etkileyebilecek her türlü bilgi ve delili her zaman Kurul’a sunabileceÄŸi düzenlenmiÅŸse de, 47. maddenin 4. fıkrası hükmüne göre de sözlü savunma toplantısından en geç 7 gün önce sözlü savunmada yararlanılacak ispat vasıtalarının bildirilmemesi halinde bu ispat vasıtalarından yararlanılamaz. Bu noktadan sonra savunmanın geniÅŸletilmesi ve deÄŸiÅŸtirilmesi yasağı baÅŸlamaktadır. Bu yasağın bir diÄŸer görünümünü ise Kurul’a sunulan savunmanın, nihai kararı geciktirici rol oynayabilmesi hali oluÅŸturmaktadır.[54] Re’sen araÅŸtırma ilkesinin geçerli olduÄŸu rekabet hukukunda, savunmanın geniÅŸletilmesi ve deÄŸiÅŸtirilmesi yasağının istisnasını teÅŸkil eden ve HMK’da belirtilen ıslah ve karşı tarafın rızası gibi hallerin uygulanma olanağı ise bulunmamaktadır.

Böylece soruÅŸturma aÅŸamasının delil kısmına dair esasları belirlemiÅŸ olduk. Bu aÅŸamadan sonra ise, Kanun’un 44. maddesine göre; Kurul tarafından görevlendirilen raportörlerden oluÅŸan heyet, soruÅŸturma aÅŸamasında yukarıda detaylı bir ÅŸekilde anlatılan bilgi isteme ve yerinde inceleme yetkilerini kullanarak soruÅŸturma raporunu hazırlayarak, Kanun’un 45. maddesine göre tarafların savunmasını Kurul’a sunması üzerine ek yazılı görüÅŸ bildirecektir.

   4. Yazılı Savunmalar

1982 Anayasası’nın 36. maddesinin “Herkes, meÅŸru bütün vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde, davacı ve davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir” açık hükmü gereÄŸince savunma hakkı temel haklar arasında sayılmıştır. Ä°dari usule egemen olan re’sen araÅŸtırma ilkesi sayesinde idarenin, hem inceleme yapmasının hem de karar vermesinin doÄŸurabileceÄŸi sakıncaların giderilmesi, iÅŸlemin muhataplarına savunma hakkı tanınması ile mümkün olabilecektir.[55] Zaten çalışmamızın konusunu oluÅŸturan rekabet hukukunda da Kurul’un, muhataplara vereceÄŸi para cezası miktarının çok büyük boyutlara ulaÅŸabileceÄŸi hesaba katıldığında savunma hakkının, taraflara tanınmış olmasının temeli oluÅŸmuÅŸ olacaktır.

Kanun tarafından, haklarında soruÅŸturma yürütülen taraflara üç tanesi yazılı, bir tanesi de sözlü olmak üzere toplamda dört adet savunma hakkı tanınmıştır.

Haklarında soruÅŸturma yürütülen tarafların Kurul önünde savunma hakkını kullanmaları, kural olarak yazılı ÅŸekilde gerçekleÅŸmektedir. Daha önce de belirtildiÄŸi üzere Kanun’un 43. maddesinin 2. fıkrasına göre, soruÅŸturma açılması kararı verildiÄŸi takdirde Kurul, bu kararı taraflara bildirir ve taraflardan, tebliÄŸden itibaren 30 gün içinde ilk yazılı savunmanın sunulmasını ister.

Ä°kinci yazılı savunma, tarafların soruÅŸturma aÅŸamasının sona erdiÄŸini gösteren rapor hakkındaki görüÅŸlerinden oluÅŸur. SoruÅŸturma heyeti tarafından yapılan soruÅŸturma sonucunda hazırlanan rapor, tüm Kurul üyeleri ile ilgili taraflara tebliÄŸ olunur. Kanun’un 45. maddesine göre, Kanun’un emredici hükümlerini ihlâl ettiÄŸi belirlenen taraflara yazılı savunmalarını 30 gün içinde Kurul’a göndermeleri tebliÄŸ edilir. Böylece taraflar ikinci kez yazılı savunma yapmaya davet edilmiÅŸ olurlar. Tarafların ikinci yazılı savunmalarını vermeleri üzerine söz konusu savunmalara karşı soruÅŸturmayı yürütmekle görevlendirilen heyet Kanun’un 45.maddesinin 2.fıkrası hükmüne göre 15 gün içinde dosyaya ek olarak yazılı bir görüÅŸ bildirir ve bu yazılı görüÅŸ de yine tüm Kurul üyeleri ile ilgili taraflara bildirilir.

Üçüncü yazılı savunma ise, tarafların rapora karşı verdikleri savunma hakkında yukarıda belirtilen soruÅŸturma heyetinin vereceÄŸi ek görüÅŸe istinaden verdikleri savunmalardır. Taraflar ek yazılı görüÅŸün kendilerine tebliÄŸinden itibaren 30 gün içinde son yazılı savunmanın Kurul’a verilmesi gerekir. Tarafların haklı gerekçeler göstermesi halinde bu süreler bir kereye mahsus olmak üzere ve en çok bir katına kadar uzatılabilir. Yalnız bu sürelerin uzatılması, yalnız ikinci ve üçüncü yazılı savunmalar bakımından mümkündür. 30 günlük ilk yazılı savunma süresi ise kesindir. Bu aÅŸamadan sonra artık soruÅŸturma safhası tamamlanmakta, soruÅŸturma heyetinin görevi sona ermekte ve dosya karar safhasına gelmiÅŸ olmaktadır.[56]

Kanun’un 45. maddesinin 2. fıkrasında, taraflar için öngörülen yazılı savunma sürelerinin haklı sebepler gösterilmesi ÅŸartıyla en çok bir katına kadar bir ek süre ile uzatılabileceÄŸi öngörülmüÅŸtür. Ancak Kanun, Kurul’a bu ek sürelerin verilebilmesi yetkisini yalnızca ikinci ve üçüncü yazılı savunmalar için öngörmüÅŸ , birinci yazılı savunma için böyle bir ek süre verebilme yetkisini öngörmemiÅŸtir. Rekabet Kurulu da bir kararında[57] bu yönde karar vermiÅŸtir.[58]GörüldüÄŸü üzere yazılı savunma hakkı soruÅŸturma aÅŸamasının hem başında hem de sonunda özel olarak düzenlenmiÅŸtir.

D. SÖZLÜ SAVUNMA AÅžAMASI

   1. Genel Olarak

Sözlü savunma hakkı, ilgili kiÅŸi veya kiÅŸilerle Kurul arasında yapılan sözlü beyanlar sayesinde herhangi bir yanlışlık yapılması ihtimalini ortadan kaldırılmaya yarayan ve böylece adil yargılanma hakkına da katkı saÄŸlayan bir haktır. Kanun ile bu ilkeye ağırlık verilmesi benimsenmiÅŸ olup, bu ilke sözlü savunma toplantısı sayesinde hayata geçirilmiÅŸ olmaktadır.[59]

Sözlü savunma toplantısı hem taraflar hem de Kurul üyeleri için önem arz etmektedir. Åžöyle ki; taraflar bu toplantıda, yazı ile ifade edemedikleri savunmalarını Kurul önünde açık bir ÅŸekilde sunma fırsatını elde etmiÅŸ olmaktadırlar. Bununla birlikte yazılı olarak iyice anlatılamamış bir maddi bir olayın eksik yahut anlaşılamamış kısımları sözlü savunma toplantısında sözlü olarak daha açık ve anlaşılır bir ÅŸekilde izahı mümkün olduÄŸundan[60] sözlü savunma toplantıları Kurul üyeleri bakımından da önem arz etmektedir. Üyeler de toplantıda yapılan sözlü savunmalarla önlerine gelene olayı daha iyi kavrayarak daha adil bir yargıya varabilme fırsatını elde etmiÅŸ olmaktadırlar. Bu bakımdan Kanun’un 49. Maddesinde nihai karara iliÅŸkin görüÅŸmelere sözlü savunma toplantısına katılmış üyelerin mutlaka iÅŸtirakinin saÄŸlanması amaçlanmıştır.[61]

Kanun, tarafların sözlü savunma toplantısında her türlü delilden yararlanabilmelerine cevaz vermektedir. Ancak sözlü savunma toplantısında tarafların savunmalarının temeli oluÅŸturacak olan ispat vasıtalarını, Kanun’un 47.maddesinin 3. Fıkrası hükmü gereÄŸince sözlü savunma toplantısından en geç 7 gün öncesine kadar bir süre içinde Kurul’a bildirmelerinin zorunlu olduÄŸu, aksi takdirde bu ispat vasıtalarından yararlanılamayacağı düzenlenmiÅŸtir.[62] Bu noktada daha önceden açıklamış olduÄŸumuz ve Kanun’un 44.maddesinin 1.fıkrasında düzenlenen “Kurulun soruÅŸturma safhasında, bu Kanunu ihlal ettiÄŸi iddia edilen kiÅŸi veya kiÅŸiler, kararı etkileyebilecek her türlü bilgi ve delili her zaman Kurula sunabilirler.”Hükmünde geçen “her zaman” ifadesinden sözlü savunma toplantısının yapılmasından 7 gün öncesine kadar bir sürenin anlaşılması gerekmektedir. Yani Kanun’un 44. , 45. ve 47.maddelerinin bir arada deÄŸerlendirilmesi gerekmektedir.[63]

Yine Kanun ile, sözlü savunma toplantısının soruÅŸturma aÅŸamasının bitiminden itibaren 30 ila 60 günlük bir süre içinde yapılması ve Kurul’un bu toplantı gününden 30 gün önce taraflara sözlü savunma toplantısına iliÅŸkin davetiye göndermesi düzenlenmiÅŸtir. Böylece taraflara söz konusu ispat vasıtalarının hazır edilmesi için kanuni bir süre güvencesi saÄŸlanmış olmaktadır.

Sözlü savunma toplantısı aÅŸamasında her ne kadar kural olarak aleniyet ilkesi geçerli de olsa Kanun bazı sınırlamalar öngörmüÅŸtür. Kanun’un “Sözlü Savunma Toplantısına Ä°liÅŸkin Esaslar” baÅŸlığı altında 47. maddesinin 1. fıkrasının “Sözlü savunma toplantıları açık olarak yapılır. Genel ahlâkın ve ticari sırların korunması gerekçesi ile Kurul, sözlü savunma toplantısının gizli olarak yapılmasına karar verebilir.” hükmü gereÄŸince, ortada bir ticari sır varsa ve bu sırların rakipler tarafından öÄŸrenilmesi durumu hasıl olacaksa, sözlü savunma toplantısının gizli yapılabileceÄŸine Kurul tarafından karar verilebilme yetkisi bulunmaktadır.[64]

DeÄŸinilmesi gerek bir diÄŸer husus da tarafların bilgi edinme haklarıdır. Kanun’un bilgi edinme hakkını düzenleyen 44. maddesinin 2. fıkrasının “Haklarında soruÅŸturmaya baÅŸlandığı bildirilen taraflar sözlü savunma hakkını kullanma taleplerine kadar Kurum bünyesinde kendileri ile ilgili düzenlenmiÅŸ her türlü evrakın ve mümkünse elde edilmiÅŸ olan her türlü delilin bir nüshasının kendilerine verilmesini isteyebilir.” hükmüne göre, haklarında soruÅŸturma prosedürü yürütülen teÅŸebbüsler, bilgi edinme haklarını, soruÅŸturma açılması kararının kendilerine bildiriminden, sözlü savunma taleplerine kadar olan süreçte kullanabileceklerdir. Kurul’un sözlü savunma talebine kadar olan süreçte taraflara vermediÄŸi bilgi ve belgelere dayanak yapılarak verilen kararlar, böylece Kanun’un 44. maddesinin son

fıkrasına göre, hukuken geçerli olamayacak ve böylece iptal davasının konusunu oluÅŸturacaktır.[65]

   2. Rekabet Kurulu Tarafından Sözlü Savunma AÅŸamasında Ä°zlenen Usul

Kurul’un karar aÅŸamasına geçmesinden önce kural olarak taraflarca sözlü savunma yapılmaktadır. SoruÅŸturma aÅŸaması, soruÅŸturma heyetinin ek görüÅŸlerini Kurul’a ve taraflara bildirmesi ve bu ek görüÅŸe karşı taraflara, görüÅŸlerini bildirmesi için süre verilmesi ile sona ermektedir. SoruÅŸturma aÅŸamasının sona ermesi ile soruÅŸturma heyetinin görevi bitmekte ve dosya doÄŸrudan Kurul tarafından yürütülmeye devam edilmektedir.[66]

Kanun’un 46. maddesinin 1. fıkrasının “Sözlü savunma toplantısı, tarafların cevap dilekçesi ya da savunma dilekçelerinde sözlü savunma hakkını kullanmak istediklerini bildirmeleri üzerine yapılır. Ayrıca Kurul, kendiliÄŸinden sözlü savunma toplantısı yapılmasına karar verebilir” açık hükmü gereÄŸince taraflar, soruÅŸturma raporunaveya ek görüÅŸe verdiÄŸi cevap dilekçelerinde sözlü savunma toplantısı yapılmasını talep edebilirler. Åžikayetçi tarafın veya savunma tarafının sözlü savunma

toplantısı yapılmasını talep etmeleri halinde, Kurul sözlü savunma toplantısı düzenlemek zorundadır. Kaldı ki, taraflar böyle bir talepte bulunmasalar dahi Kurul kendi yetkisine dayanarak da re’sen sözlü savunma toplantısı düzenleyebilir. Sözlü savunma toplantısı yapılacak olması halinde, aynı maddenin 2.fıkrasına göre, sözlü savunma toplantısı soruÅŸturma aÅŸamasının bitiminden en az 30 gün, en çok 60 gün içinde yapılacaktır. Sözlü savunma toplantısı davetiyeleri sözlü savunma toplantısı gününden en az 30 gün önce taraflara gönderilir. Sözlü savunma toplantısının, bu ÅŸekilde belirlenen soruÅŸturma safhasının bitiminden itibaren 30 ila 60 gün içinde yapılmasının amacı, Kurul’a ve taraflara toplantıya hazırlanmak için yeterli sürenin verilmesidir.[67]

Kanun’un açık hükümleri yanında TebliÄŸ’in[68] 4. maddesi hükmü uyarınca da, hakkında soruÅŸturma yürütülenlerin, duruÅŸma yapılmasına dair taleplerini yazılı savunmalarında bildirmek zorunda oldukları emredilmiÅŸtir. Kurul, toplantı tarihini, yerini, saatini ve toplantıya katılmak isteyen ÅŸikayetçiler ile üçüncü kiÅŸiler için baÅŸvuru süresini tespit eder ve bu karar Kurul’un internet sayfasında yayınlanmak suretiyle ilgililere duyurulur.

Kanun’un 47.maddesinin 1.fıkrasına göre, sözlü savunma toplantılarını Kurul baÅŸkanı yahut Kurul baÅŸkanı mazeretli ise Kurul ikinci baÅŸkanı yönetir. Toplantı, Kurul baÅŸkanı veya ikinci baÅŸkan ile en az dört kurul üyesinin katılımı ile yapılır. Aynı maddenin 2.fıkrasına göre ise, sözlü savunma toplantıları en çok birbirini izleyen 5 oturumda tamamlanır. Kanun, bir gün içinde yapılan çeÅŸitli toplantıları birer oturum olarak tanımlamıştır.

Sözlü savunma toplantıları kural olarak açık yapılır. Ancak Kanun’un 47.maddesinin 1.fıkrası genel ahlâkın ve ticari sırların korunması gerekçesi ile Kurul’a, sözlü savunma toplantısının gizli olarak yapılmasına karar verebileceÄŸi yönünde yetki veren bir düzenleme getirmiÅŸtir. TebliÄŸ’in 9.maddesinin 2.fıkrası hükmü gereÄŸince de söz konusu gizli oturum kararının Kurul tarafından re’sen alınabileceÄŸi gibi, tarafların yazılı olarak baÅŸvurusu üzerine de alınabileceÄŸi belirtilmiÅŸtir. Ancak taraflarca talep edilmiÅŸ olan gizlilik talebini Kurul kabul etmek zorunda deÄŸildir. Burada Kurul’a tanınan bir takdir yetkisi bulunmaktadır. Yine aynı maddenin 3.fıkrasında ise, tarafların ispat vasıtalarını bildirmeleri için tanınmış süreye atıf yapılmıştır. Bu nedenle taraflara tanınmış olan söz konusu talep hakkının sözlü savunma toplantısından en geç 7 gün öncesine kadar yapılabileceÄŸi sonucu çıkacaktır.

Kanun’un 47.maddesinin son fıkrasının “Oturumlara bu Kanun’u ihlâl ettiÄŸi iddia

edilen taraflar veya bunların temsilcileri ile doÄŸrudan ya da dolaylı menfaati olduÄŸunu oturumdan önce Kurul’a ispatlayanlar ya da onların temsilcileri katılabilir” hükmü ile, sözlü savunma toplantısı bakımından temsil ilkesi öngörülmüÅŸtür. Her ne kadar temsil edilebilme hakkı yazılı savunma kısmında açıkça öngörülmemiÅŸ olsa dahi bu hakkın yazılı savunma bakımından da geçerli olduÄŸunu kabul etmek gerekir. Zira yazılı savunmaların temsilci aracılığıyla yapılmasını engelleyen herhangi özel bir düzenleme bulunmamaktadır.[69] Uygulamada da, yazılı savunmaların temsilci aracılığıyla yapılabilmesi yönünde iÅŸlemlerin yapıldığı görülmektedir.[70]

Burada deÄŸinilmesi gereken bir diÄŸer husus ise “temsilci” kavramından ne anlamamız gerektiÄŸidir. Zira Avukatlık Kanunu’nun 35.maddesinin 1.fıkrasının “Kanun iÅŸlerinde ve hukuki meselelerde mütalaa vermek, mahkeme, hakem veya yargı yetkisini haiz bulunan diÄŸer organlar huzurunda gerçek ve tüzel kiÅŸilere ait hakları dava etmek ve savunmak, adli iÅŸlemleri takip etmek, bu iÅŸlere ait bütün evrakı düzenlemek, yalnız baroda yazılı avukatlara aittir.” Hükmü gereÄŸince, avukatların yargılama yetkisi haiz bulunan organlar huzurunda yapılan iÅŸlemlerde tekel hakkına sahip olduÄŸu açıktır. Kurul’un da gerek ceza verebilme, gerek delil toplayabilme, gerekse savunma alabilme ve duruÅŸma yapabilme gibi yetkilerle donatıldığı göz önüne alındığında, Kurul’un yarı yargısal bir organ olduÄŸu anlaşılmaktadır. Doalyısıyla Kurul nezdinde yapılacak yargılama vb. faaliyetlerde avukatların temsil konusunda tekel hakkına sahip olduÄŸu söylenebilmelidir. Ancak tarafların, Kurul nezdinde avukatlık mesleÄŸinden olmayan kiÅŸiler tarafından da temsil edilebildiÄŸine rastlanılmaktadır.

Avukatların tekel hakkının istisnaları kanunlarda belirlenmiÅŸtir. Bunlara veli, vasi, kayyım tarafından temsil durumu ve tacir kiÅŸilerin ticari temsilcileri ve acenteleri tarafından temsil edilebilmeleri örnek olarak gösterilebilir. Ancak bunların dışında mali müÅŸavirlerin de ÅŸirket birleÅŸmesi, ÅŸirket kurulması gibi birçok alanda temsil misyonunu yüklendikleri görülmektedir. Bu hususlar esasen ciddi bir problem teÅŸkil etmektedir[71] ve avukatların tekel hakkını ihlal etmektedir. Bu konuda kanımızca Türkiye Barolar BirliÄŸi’nin ve/veya diÄŸer baroların harekete geçmesi gerektiÄŸi söylenebilir.

   3. Delil ve Ä°spat Sorunu

Kanun’un 47. Maddesinin 5.fıkrasının “Sözlü savunmada ilgili taraflar Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun Ä°kinci Babının Sekizinci Faslında düzenlenen her türlü delil ve ispat vasıtasından yararlanabilirler.” hükmü gereÄŸince 1086 sayılı HUMK’a atıf yapılmış, ancak sözü geçen kanun 6100 sayılı HMK’nın yürürlüÄŸe girmesi ile mülga hale gelmiÅŸtir. Bu nedenle atıf yapılan kanunun HMK olduÄŸu barizdir. Dolayısıyla incelememizi HMK üzerinden devam ettireceÄŸiz.

Bizim hukukumuz her ne kadar HMK m. 98’de “Kanuni istisnalar dışında hakim delilleri serbestçe deÄŸerlendirir.” ÅŸeklindeki düzenlemeyle sanki takdiri delil sistemini kabul etmiÅŸ gibi görünse de, bu konuda önemli istisnalar getirerek hakimin delilleri takdirindeki serbestisini büyük ölçüde kısıtlamıştır.[72]

Rekabet hukukunda ise re’sen araÅŸtırma ilkesinin geçerli olması nedeniyle delil serbestisi sistemi söz konusudur. Nitekim 4054 sayılı Kanun’da kesin delil-takdiri delil ayırımı yapılmaksızın her türlü bilgi ve delilden yararlanılabileceÄŸinden söz edilmiÅŸ, 47. maddede sözlü savunma toplantısı bakımından mülga HMUK’a[73] atıf yapılarak buradaki her türlü delil ve ispat vasıtalarından yararlanılabileceÄŸinden söz edilmiÅŸtir. Ancak burada üzerinde durulması gereken bir husus vardır. O da, Kurul tarafından re’sen araÅŸtırma ilkesi kapsamında yapılabilen ve teÅŸebbüslere ait her türlü bilgi ve belgelerin incelenebilmesi yetkisinin, söz konusu teÅŸebbüsler ile avukatları arasındaki bilgi, belge ve yazışmalar açısından akibetinin ne olacağıdır.

Avukatlar ile müvekkilleri arasındaki yazışmalar savunma hakkı kapsamına girmektedir. Bu hak ise Anayasal bir haktır. Bu sebeple söz konusu teÅŸebbüslerin avukatları ile açık bir ÅŸekilde iletiÅŸim halinde olabilmeleri ve hukuki yardım alabilmeleri gerekmektedir. Bu baÄŸlamda Kurul’un, teÅŸebbüsler ile avukatları arasında düzenlenen belge ve yazışmaları inceleyememesi ve kararlarında dayanak yapamaması gerektiÄŸi düÅŸünülmektedir.[74]

Her ne kadar Kanun’da sözlü savunma aÅŸamasında tarafların HMK’nın “Ä°spat ve Deliller”baÅŸlığını taşıyan her türlü delil ve ispat vasıtalarından yararlanabilmesi yönünde atıf yapılmış olsa da; bu atfın, rekabet hukukunda “uygun olduÄŸu orantıda” ÅŸeklinde algılanması gerekir.

Åžimdi HMK’da düzenlenen delillere iliÅŸkin hususlara deÄŸinelim.Bu doÄŸrultuda HMK düzenlemesini ele alacak olursak, HMK’da 2 tür delil vardır : Bunlar kesin deliller ve takdiri delillerdir.

Takdiri deliller hakimin hakimin serbestçe takdir ettiÄŸi deliller olup; tanık (HMK m. 240-265), bilirkiÅŸi (HMK m. 266-287 ), keÅŸif (HMK m. 288-292 ), özel hüküm sebepleri [Uzman GörüÅŸü (HMK m.293) ve Ä°sticvap (HMK m.169)] olmak üzere dört tanedir. Kesin deliller ise hakimi baÄŸlayan ve hakimin bunlar üzerinde takdir yetkisinin olmadığı delillerdir. Bunlar senet (HMK m. 199-224 ), yemin (HMK m. 225-239), ikrar(HMK m.188) ve kesin hüküm(HMK m. 303) olmak üzere dört tanedir.

Ä°lk olarak, HMK m. 266-287 ‘de düzenlenen ve takdiri delillerden olan bilirkiÅŸi delili incelenecektir. Buna göre çözümlenmesi özel bilgiyi ve tekniÄŸi gerektiren konularda hakime yardımcı olan ve kendisine arz edilen hususlarda teknik bilgisini kullanarak olayın çözümü amacıyla düÅŸüncesini bildiren kiÅŸi olan bilirkiÅŸilik kavramı incelendiÄŸinde; HMK’nın 266. maddesi ile, hakimlik mesleÄŸinin gerektirdiÄŸi genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkiÅŸiye baÅŸvurulamayacağı hükmü benimsenmiÅŸtir. Åžu halde hakimlerin hukuki konularda bilirkiÅŸiye baÅŸvurması kanuna açıkça aykırıdır.[76]

Konuya rekabet hukuku açısından bakıldığında ise, HMK’ya yapılan atıf çerçevesinde Kurul’un ayrı bir uzmanlığın gerektirdiÄŸi konularda, bilirkiÅŸiden görüÅŸ isteyebileceÄŸi düÅŸünülmektedir.[77]

Ä°ncelenecek olan ikinci delil vasıtası uzman görüÅŸü ile ilgili yasal düzenlemeye göre, tarafların uzmanından bilimsel deÄŸerlendirme alabilecekleri, sadece bunun için süre isteyemeyecekleri, hakimin talep üzerine ya da re’sen uzmanı mahkemeye çağırıp dinlenmesine karar verebileceÄŸi, hakim ve tarafların soru sorabileceÄŸi, özürsüz gelmezse hazırladığı raporun deÄŸerlendirmeye tabi tutulmayabileceÄŸi hususları HMK’nın 293.maddesi ile hükme baÄŸlanmıştır.

Rekabet hukuku gibi spesifik ve teknik bir alanda da, TebliÄŸ’in 13. maddesinin “Taraflar, dosya konusu olayla ilgili olarak, konunun uzmanlarından bilimsel görüÅŸ alabilirler.” hükmü gereÄŸince uzman görüÅŸünden yararlanılabilmesine cevaz verilmiÅŸtir.

Ä°ncelenecek üçüncü delil vasıtası ve tüm yargılama usullerinde baÅŸvurulabilecek bir delil türü olan keÅŸif delili, davaya konu olan bir yerin hakim tarafından gözlem konusu yapılmasıdır. KeÅŸif yapılmasına ya talep üzerine ya da re’sen hakim tarafından karar verilebilmektedir (HMK m.288). Hakim, keÅŸif incelemesi sonucunda elde edilen bilgilerle hukuki anlamda baÄŸlı deÄŸildir. 6100 sayılı HMK’nın 288.maddesinin 1.fıkrasında keÅŸif konusu mahkemeye getirilebilecek ise, keÅŸfin mahkemede de yapılabilmesi öngörülmüÅŸtür. Ayrıca, uyuÅŸmazlık konusu hakkında keÅŸif yapılabileceÄŸi düzenlenmek suretiyle keÅŸfin taşınmazlar dışında yapılabileceÄŸi de düzenlenmiÅŸtir.[78]

HMK’nın 291.maddesinin 2.fıkrası; üçüncü kiÅŸinin de keÅŸfe katlanması veya izin vermesi gerektiÄŸini, aksi takdirde karşı koyan tarafın ispat yükünü taşıyan taraf olduÄŸu hallerde bu delilden vazgeçmiÅŸ sayılabileceÄŸini, eÄŸer diÄŸer taraf ise iddia edilen vakıayı kabul etmiÅŸ sayılabileceÄŸini hükme baÄŸlamıştır. Ancak duruma göre de hakimin bu hükmü uygulayamayabileceÄŸi belirtilmiÅŸtir. Üçüncü kiÅŸinin ise, ancak, tanıklıktan çekinme hakkı olduÄŸu gerekçesi ile bu yükümlülükten kaçınabileceÄŸi düzenlenmiÅŸtir. Yine aynı maddenin son fıkrası, aksi davranışların disiplin para cezasını gerektiren haller olduÄŸuna ve hakimin bu gibi durumlarda zor kullanılması yolunda da karar alabileceÄŸine hükmetmiÅŸtir.[79]

Aynı ÅŸekilde Kurul da, yerinde inceleme yetkisinin engellenmesi ya da zorlaÅŸtırılması hallerinde ilgili teÅŸebbüs veya teÅŸebbüs birlikleri ile bu birliklerin üyelerine idari para cezası verebilme yetkisine haiz olup, ayrıca yerinde incelemenin engellenmesi veya engellenme ihtimalinin bulunması durumunda da yetkili sulh ceza mahkemesine baÅŸvurarak hakim kararı ile yerinde incelemeyi yapabilme imkanına sahiptir.[80]

Ä°ncelenecek dördüncü delil vasıtası olan tanık delili (HMK m. 240-265), dava ile ilgili olarak bildiÄŸini, duyduÄŸunu ve gördüÄŸünü yargılama sırasında ve hakim önünde söyleyen kiÅŸidir.[81]

Durum bu olmakla birlikte, idari yargı usulünde tanık ve yemin delili uygulanamamaktadır. Åžöyle ki Danıştay 3. Dairesi, 1986/1201 E. , 1988/2706 K. , 24.12.1988 tarihli bir kararının[82]

“… Ä°dari Yargılama Usulü Kanunu’nda yazılı yargılama usulü esas alındığına ve esasen Ä°dari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. Maddesinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun ÅŸahadete iliÅŸkin hükümlerine atıfta bulunulmadığına göre, yükümlüden canlı hayvan satın alan kasap …’ın Vergi Mahkemesi’nce ÅŸahit olarak dinlenmesinde, ÅŸahide yemin teklif edilmesinde ve yemine icabet etmediÄŸi nedeniyle yemin teklif edilen hususun ikrar edildiÄŸinin kabulü suretiyle delil olarak deÄŸerlendirilerek karar verilmesinde kanun ve usul hükümlerine uyarlık bulunmamaktadır.” açık hükmü gereÄŸi bu hususun altını çizmiÅŸtir.

Ancak Rekabet Kurulu’nun yürüttüÄŸü soruÅŸturmaların sözlü savunmalarında tanık dinlenebilmesinin önü açıktır. Tanık delilinden yararlanılması, hem HMK’ya yapılan atıf çerçevesinde hem de 4054 sayılı Kanun düzenlemesine göre mümkündür. Kanun’un 15. maddesinin b bendine göre uzmanların, yerinde inceleme sırasında belirli konularda ilgililerden yazılı ve sözlü açıklama isteyebilecekleri belirtilmiÅŸtir. Bu açıklamaların tanık delili olarak nitelendirilebilmesi olanaklıdır.[83]

TebliÄŸ’in “Tanık” baÅŸlıklı 12. maddesinde de tarafların, belirli konuların aydınlatılması için tanık dinletebileceÄŸi ve tanık gösteren tarafın, tanık dinletmek istediÄŸi konuyu ve dinlenmesi istenen tanıkların bir listesi ile birlikte bu kiÅŸilerin konu ile ilgilerine dair açıklamayı içeren bir yazıyı sözlü savunma toplantısından en

geç yedi gün önce Kurul’a sunması gerektiÄŸini, tanık listesinin süresinden sonra bildirilmesi halinde ise Kurul tarafından dinlenemeyeceÄŸi hususunu düzenlemiÅŸtir.

Ayrıca HMK’nın 241.maddesinin 1.fıkrasının hükmüne göre; mahkemenin, gösterilen tanıkların bir kısmını dinleyerek, vakıa hakkında bilgi sahibi olunursa, diÄŸer tanıkların dinlenmesinden vazgeçebileceÄŸine iliÅŸkin husus, aynı ÅŸekilde söz konusu TebliÄŸ’de de düzenlenmiÅŸ ve Kurul’un, tanıklardan bir kısmının tanıklığı ile ispat edilmek istenen husus hakkında yeteri derecede bilgi edinildiÄŸi kanaatine varılırsa, geri kalanların dinlenmemesine karar verebileceÄŸi düzenlenmiÅŸtir. Delil elde etmek amacıyla tanık dinlenmesi hallerinde ise tanığa yemin verilebilmesi mümkün gözükmemektedir.[84]

Ä°ncelenecek beÅŸinci delil vasıtası olan yemin delili (HMK m. 225-239) taraflardan birinin, bir vakıanın doÄŸru olup olmadığı hakkında “namusu, ÅŸerefi ve kutsal saydığı bütün inanç ve deÄŸerleri” üzerine mahkeme huzurunda sözlü beyanda bulunmasıdır.[85]

Rekabet hukukunun uzmanlık gerektiren, spesifik bir alan olması ve Kurul’un maddi gerçeÄŸin bulunması amaçlandığından, her ne kadar atıf uyarınca mümkün gibi görünmekteyse de rekabet hukukunda yemin delilinin kullanılamayacağı düÅŸünülmektedir. Ekonomik araÅŸtırmaların ve kapsamlı teknik incelemelerin hakim olduÄŸu rekabet hukukunda, rekabeti ihlâl edip etmediÄŸi araÅŸtırılan tarafa yemin teklifi yerinde olmayacaktır.[86]

Ä°ncelenecek altıncı delil vasıtası olan senet kavramı, HMK anlamında kesin delillerden olup, kanunda belirlenen miktardaki meblağın üstündeki dava konusunun mahkeme nezdinde ispatlanabilmesi için gerekli görülen ve karşı tarafın imzasını içeren yazılı belge olarak tanımlanabilir. HMK’nın 200.maddesinin 1.fıkrasının “Bir hakkın doÄŸumu, düÅŸürülmesi, devri, deÄŸiÅŸtirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki iÅŸlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya deÄŸerleri 2500 Türk Lisası’nı geçtiÄŸi takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki iÅŸlemlerin miktar veya deÄŸeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle 2500 Türk Lisası’ndan aÅŸağı düÅŸse bile senetsiz ispat olunamaz.” açıkhükmü gereÄŸi medeni yargılamada senetle ispat kuralı benimsenmiÅŸtir.

Ä°dari yargıda ise, re’sen araÅŸtırma ilkesinin varlığının bir sonucu olarak, senet kavramına yer verilmediÄŸi gibi, HMK’ya yapılan atıf, senet kavramını içerisine almamaktadır. 4054 sayılı Kanun’da ise, HMK’ya yapılan atıf ışığında delil türlerini belirlenmiÅŸtir. Kanun bakımından da belge kavramının taşıdığı önem açıktır. Özellikle 4054 sayılı Kanun’un bilgi istemeye iliÅŸkin, ön araÅŸtırma ve soruÅŸturmaya iliÅŸkin 40. ve 44. maddeleriyle, sözlü savunma toplantısına iliÅŸkin 47.maddelerinin uygulanmasında, belge kavramı geniÅŸ ve kanuni bir kavram olarak anlaşılıp uygulanmalıdır. Kurul’un yaptığı soruÅŸturmanın ve kararının dayanakları yalnızca dar anlamda ispat vasıtalarından kanuni delil olarak algılanmayıp, en geniÅŸ anlamda bilgi ve belge olaral algılanmalıdır. Görevlendirilen uzmanların yerinde inceleme sırasında, teÅŸebbüsün ticari defterleri dahil tüm defterlerini, her türlü evrak ve belgelerini inceleme yetkisi yazılı delil (senet) elde etmeye yönelik bir düzenlemedir.[87]

Rekabet hukukunda serbest delil sisteminin mevcut olması yani Kurul’un her türlü delili deÄŸerlendirebilmesi nedeniyle, medeni yargılamada da belge olarak kabul gören bilgisayar dataları, e-mail gibi belgelerin de rekabet ihlâli tespiti bakımından kullanılabileceÄŸi belirtilmiÅŸtir.[88]

Senet delili ile ilgili bir diÄŸer husus ise, senet altındaki imzaya iliÅŸkindir. Medeni yargı bakımından bir belgenin senet delili olarak sayılabilmesi için o belgenin altında, aleyhine kullanılanın imzasının bulunması lazım gelirken; rekabet hukuku bakımından durumun farklı olduÄŸu ve belgenin altında imza olmasa dahi, o belgenin senet delili olarak nitelendirilebilmesinin mümkün olduÄŸu söylenebilecektir.[89]

Daha önce de belirtildiÄŸi üzere, rekabet hukuku alanında delil serbestisi sisteminin geçerli olmasından dolayı; faks, bilgisayar dataları, e-mailler vb. modern iletiÅŸim araçlarının delil olarak kullanılması mümkündür. Zira rekabetin korunması ilkelerini ihlal eden hallerin, geliÅŸen teknoloji sebebiyle giderek daha da komplike hale gelebilmesiyle birlikte ihlâle yönelik delillerin de çeÅŸitleneceÄŸi hususu dikkate alındığında bu hususun yerindeliÄŸi de anlaşılmış olacaktır. Nitekim Kurul tarafından e-mail, faks gibi metinler delil olarak kabul etmekte olup, söz konusu rekabet hukuku açısından önemli olan yazılı her türlü metin, elektronik datalar, görüntü ve ses kayıtları da HMK anlamında belge olarak bu kapsama alınmaktadır.[90]

E. NÄ°HAÄ° KARAR AÅžAMASI

   1. Genel Olarak

Yukarıda ayrıntıları ile izah edilen aÅŸamalar izlenerek, Kurul’un soruÅŸturma yürüttüÄŸü konuyla ilgili olarak tarafların tüm savunmalarını alıp, her türlü araÅŸtırmayı re’sen yapmasını müteakip hukuki sonuç meydana getiren bir idari iÅŸlem tesis etme amacına yönelik verdiÄŸi karara nihai karar denilmektedir.[91]

Kurul, nihai karar olarak soruÅŸturma açılmaması kararı, menfi tespit kararı, muafiyet kararı, ihlal bulunduÄŸuna ve buna yönelik yaptırım kararları verebilir. Ancak Kurul’un ihlâl kararı verebilmesi için, Kanun’un ihlâl edildiÄŸine dair kesin deliller aranmaktadır.[92]

Kanun’un 48.maddesinde sözlü savunma toplantısı tamamlandıktan sonra aynı gün, bunun mümkün olmaması durumunda 15 gün içinde Kurul’ca bir sonuca ulaşılacağı, sözlü savunma toplantısı yapılmamışsa da soruÅŸturma safhasının bitiminden itibaren 30 gün içinde yine Kurul’ca dosya üzerinden karar verileceÄŸi, ayrıca sözlü savunma toplantısı yapılmasına karar verilmesine raÄŸmen tarafların sözlü savunma toplantısına mazeretsiz olarak katılmaması durumunda kararın, belirlenmiÅŸ sözlü savunma toplantısının yapılacağı tarihten sonraki bir hafta içinde dosya üzerinden yapılacak incelemeye neticesinde verileceÄŸi hususları hüküm altına alınmıştır.

Nihai kararda da taraflar terimi ile kast edilenin, ÅŸikayetçi ve haklarında soruÅŸturma baÅŸlatılan taraflar olduÄŸu ortadadır. Hukuki menfaati olan üçüncü kiÅŸiler, her ne kadar sözlü savunma toplantısı yapılmasını isteme hakkına sahip olamasalar da; bu kiÅŸilerin Kurul’dan re’sen sözlü savunma toplantısı düzenleme yetkisini kullanmasını istemelerine bir engel bulunmamaktadır. Ayrıca bu kiÅŸilerin, ÅŸayet sözlü savunma toplantısı tarafların istemiyle ya da re’sen Kurul tarafından yapıldığı hallerde bu toplantıya katılma hakları da bulunmaktadır.[93]

Kanun’un 51.maddesinin “Rekabet Kurulu, nihai kararlarında baÅŸkan ya da ikinci baÅŸkan dahil en az toplam beÅŸ üyenin katılımı ile toplanır ve en az dört üyenin aynı yönde oy kullanması ile karar verir.” hükmü uyarınca Kurul, nihai kararlarını kolektif olarak almaktadır.[94]

Kanun’un 28.maddesinin 3.fıkrasında “Kurul üyeleri kendileri ve üçüncü dereceye kadar kan ve ikinci dereceye kadar sıhri hısımlarıyla ilgili olaylarda müzakere ve oylamaya katılamaz.” hükmüne yer verilmiÅŸtir. Bu sebeple nihai karar verecek olan Kurul’un da tıpkı idari ve medeni yargılama usulü kurallarına hakim olan ve hakimin tarafsızlığını saÄŸlamaya yönelik getirilen tarafsızlık ilkesine tabi olduÄŸunun açık göstergesidir.[95]

Nihai kararlarda üyelerin oylarının toplanmasında usul kuralını düzenleyen Kanun’un 50. maddesine göre Kurul baÅŸkanı, konuların serbestçe tartışılmasından sonra diÄŸer üyelerin oylarını alır ve en son kendi oyunu kullanır.

Kurul’un nihai kararları, Kanun’un 49.maddesi gereÄŸince gizli görüÅŸme sonucu alınmakta ve taraflara alenen tefhim edilmektedir. Sözlü savunma toplantısı için geçerli olan aleniyet ilkesinin nihai kararların alınmasında geçerli olmadığı görülmektedir. Nihai kararların alınmasında gizlilik ilkesi geçerlidir.

Yine Kanun’un aynı maddesinde hiçbir Kurul üyesinin oyunun çekimser olamayacağı ve Kurul üyelerinin “kabul veya red” ÅŸeklinde oy kullanmaları gerektiÄŸi belirtilmiÅŸtir. Yine aynı ÅŸekilde nihai karar toplantısına, mazeretli olanlar dışında sözlü savunma toplantısına katılmış olan üyelerin katılmalarının zorunlu olduÄŸu hüküm altına alınmıştır.

Kanun’un 51.maddesine göre; Kurul’un, nihai kararlarında baÅŸkanın veya baÅŸkanın mazeretli bulunması halinde ikinci baÅŸkanın baÅŸkanlığında en az toplam beÅŸ üyenin katılımı ile toplanabileceÄŸi ve en az dört üyenin aynı yönde oy kullanması ile karar vereceÄŸi hüküm altına alınmıştır. Yine aynı madde ilk toplantıda, karar için gerekli nisabın saÄŸlanamadığı durumlarda baÅŸkana, ikinci toplantıya tüm üyelerin katılımını saÄŸlamakla yükümlü kılmıştır. Ancak bu halin mümkün olmaması halinde kararın toplantıya katılanların salt çoÄŸunluÄŸu ile alınabilmesine imkan tanınmıştır. Ancak bu durumda da toplantı nisabının maddede belirtilen sayıdan az olamayacağı belirtilmiÅŸtir. Yani birinci toplantıda 5 kiÅŸi ile toplanan kurul 4 kiÅŸinin oyu ile karar alacakken; ikinci toplantıda 3 kiÅŸinin oyuyla aynı kararı alabilecektir. Ancak Kurul’un ikinci toplantıda mutlaka en az 5 kiÅŸi ile toplanması gerekmektedir. Bunun dışında ikinci toplantıda oyların sayıca eÅŸit olması halinde baÅŸkanın bulunduÄŸu tarafın oyunun üstün sayılması öngörülmüÅŸtür. Ancak bu kuralın yalnızca ikinci toplantı için geçerli olduÄŸu, birinci toplantıda böyle bir imkanın bulunmadığı hususu önem arz etmektedir.

Son olarak nihai kararlar dışındaki diÄŸer kararların, Kanun’un 51.maddesinin 3.fıkrası hükmü gereÄŸince; özellikle tedbir ve tavsiye niteliÄŸindeki karar ve iÅŸlemler için Kurul üyelerinin en az üçte birinin toplanması ve toplantıya katılanların salt çoÄŸunluÄŸunun bu yönde karar verilmesi gerektiÄŸine hükmedilmiÅŸtir. Örnek vermemiz gerekir ise, Kurul’un üye sayısının 7 olduÄŸu göz önüne alındığında soruÅŸturma açılması kararı verileceÄŸi hallerde 3 kiÅŸinin toplanması ve 2 kiÅŸinin bu doÄŸrultuda karar vermesinin yeterli olacağını söyleyebiliriz.

Kurul’un bu nisaplara uymaksızın vereceÄŸi kararların idari iÅŸlemi hem 4054 sayılı Kanun nezdinde hem de genel idare hukuku kuralları olan yetki ve ÅŸekil yönünden sakatlayacağı ve iptal davasına konu olacağı söylenebilir.[96]            

  1. 2.Rekabet Kurulu Nihai Kararının Ä°çeriÄŸi

Ä°dari bir iÅŸlem olan Kurul nihai kararında yer alacak hususları Kanun’un 52. maddesi tek tek saptamıştır. Buna göre kararda bulunması gereken unsurlar ÅŸu ÅŸekildedir :

  • Kararı veren Kurul üyelerinin adları ve soyadları,
  • Ä°nceleme ve araÅŸtırmayı yapanların adları ve soyadları,
  • Tarafların ad ve unvanları ile ikametgâhları ve ayırıcı nitelikleri,
  • Tarafların iddialarının özeti,
  • Ä°nceleme ve tartışılan ekonomik ve hukukî konuların özeti,
  • Raportörün görüÅŸü,
  • Ä°leri sürülen bütün delillerin ve savunmaların deÄŸerlendirilmesi,
  • Gerekçe ve kararın hukukî dayanağı,
  • Sonuç,
  • Varsa karşı oy yazıları.

GörüldüÄŸü gibi maddenin (g) bendinde “ileri sürülen bütün delillerin ve savunmaların deÄŸerlendirilmesi” ifadesi yer almaktadır. Burada öncelikle belirtilmesi gerekir ki, Kurul yalnızca taraflarcaileri sürülen delilleri deÄŸil, yanısıra re’sen elde ettiÄŸi delilleri de kararında deÄŸerlendirmek zorundadır.

Yine aynı ÅŸekilde daha önce de belirtildiÄŸi gibi, Kanun’un 53. maddesinin 2. fıkrasının “Kurul kararları tarafların ticari nitelikli sırlarını ifÅŸa etmeyecek ÅŸekilde Kurum’un internet sayfasında yayınlanır.” hükmüne göre, Kurul kararları için kural olarak aleniyet ilkesi geçerli olmakla birlikte bu ilkenin sınırını tarafların ticari sırları oluÅŸturmaktadır. Rekabet Kurulu kararında yer alması gereken hususlardan idari iÅŸlemin iptali bakımından önem arz edenlerini inceleyelim.

   2.1. Kararların Gerekçeli Olması

Gerekçe soyut hukuk kurallarının somut olaylara uygulanışının ÅŸeklinin ve sınırının gösterilmesi olarak tanımlanabilir. Somut olay için açıklanan nihai iradenin dayanağı ve bu dayanağın somut olaya nasıl bir uygulanabilir ÅŸekle sokulduÄŸu hususu gerekçe ile vücut bulmaktadır. Bu sebeple gerekçe, nihai karar ve dayanağı olan soyut kurallar ile maddi vakıalar arasında bir baÄŸ kurmuÅŸ olur. Böylece, gerekçe ile hem karar organları kendilerini denetleme imkanı bulur, hem de iÅŸlemin muhatapları haklılıklarını ya da haksızlıklarını anlamış olurlar.

Gerekçe sayesinde, hem nihai karar veren yargı ve idari organların hukuki denetimine olanak saÄŸlanmış olur, hem de hakkında karar kurulan kiÅŸi karar sonucunun hukuki nedenini anlar.[97] Bu sayede de gerekli hukuksal yollara baÅŸvuru yapabilir. Gerekçeler bu hukuki denetimde incelenecek yegâne hukuki araçtır. Kurul’un vermiÅŸ olduÄŸu nihai kararlarda gerekçenin olmaması bir iptal sebebidir. Bu sonuca ulaÅŸmak için 3 sebep bulunmaktadır :

  1. Savunma hakkı tanınmamış hususlara dayanılamaması (RKHK m.44/f.3) ,
  2. Kararda bulunması gereken hususlar arasında gerekçe ve kararın hukuki dayanağı maddelerine yer verilmiÅŸ olması (RKHK m.52/f.4) ve
  3. Kurul kararlarında sürelerin gerekçeli kararın taraflara tebliÄŸi tarihinden itibaren iÅŸlemeye baÅŸlamasıdır. (RKHK m.54)

Bu hükümlerden de hareketle kararın mutlaka gerekçeli olması gerektiÄŸi söylenebilecektir.[98]

Danıştay da bir kararında[99], idari iÅŸlemlerin mutlaka gerekçeli olması gerektiÄŸine ve bu gerekçenin, iÅŸlemin yasaya uygunluÄŸunun denetlenebilmesi açısından iÅŸlemin ilgilisine yardımcı olacağını belirtmiÅŸtir.

Kaldı ki zaten hukukumuzda yargı mercilerinin kararlarının gerekçeli olması gerektiÄŸi hususu gerek hukuk yargılamasında[100], gerekse Anayasa’mızda belirtilmiÅŸtir. Anayasa’nın 141.maddesinin 3.fıkrasına göre “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeliolarak yazılır.”

Her ne kadar günlük yaÅŸantımızda idare ile olan iÅŸlemlerimizde gerekçeli karar alamasak da kararın gerekçeli olması zorunluluÄŸu 4054 sayılı Kanun’un 52. Maddesinde de yer almaktadır. Bu anlamda kararın gerekçeli olması zorunluluÄŸunun bir diÄŸer örneÄŸini de Kanun’un 48. maddesi gereÄŸince Kurul kararları oluÅŸturmaktadır.

Bu sebeple, Kurul nihai kararında gerekçe olmaması bir iptal sebebidir. Gerekçesiz verilen kurul kararının gerek Kanun hükmüne aykırılığı, gerekse de gerekçeli karar verme ilkesine uyulmadığı için ÅŸekil unsuru bakımından sakatlık oluÅŸturacağı göz önüne alındığında iptalinin gerekliliÄŸi bu ilkenin ihlalinin en önemli yaptırımıdır.

Son olarak da bir hususa deÄŸinmek gerekir; o da ÅŸudur ki, Kurul kimi zaman kısa karar verebilmekte ve gerekçeli kararı daha sonra taraflara tebliÄŸ edebilmektedir. Ancak bu iki karar arasındaki süreye iliÅŸkin herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Bu husus ise uygulamada birçok soruna yol açmaktadır. Zira Kurul kısa kararı açıkladıktan sonra çok kısa bir sürede de gerekçeli karar yazabilmekte; 10 ay gibi çok uzun süreler sonrasında da gerekçeli karar yazabilmektedir. Kurul tarafından verilebilecek para cezalarının miktarları göz önüne alındığında bu durumun haklarında ihlâl kararı verilmiÅŸ kiÅŸiler için yargı yoluna baÅŸvuru noktasında hak ve menfaat kaybına yol açabileceÄŸi ortadadır. Her ne kadar kısa karar aleyhine yargı yoluna baÅŸvuru hakkı bulunsa da, yukarıda da belirtildiÄŸi üzere hukuki denetimin gerekçeli karar aracılığıyla yapılacağı göz önüne alındığında çok saÄŸlıklı bir karar alınamayacak ve hak kayıpları yaÅŸanacaktır. Kanımızca bu iki karar arasındaki süreye iliÅŸkin Kanun’a veya Yönetmelik’e bir madde eklenmesi yahut bu usule iliÅŸkin bir tebliÄŸ çıkarılması hak kayıplarının önlenebilmesi açısından önem arz etmektedir.

   2.2. Karşı Oyun Kararda Yer Alması

Kurul kararlarında gerekçe gibi bulunması gereken baÅŸka bir unsur da azınlıkta kalan üyelerin karşı oyudur.

Rekabet Kurulu’nun, adı üstünde bir kurul olarak toplanabilmesi ve belli bir nisapta karar alabilmesinin kanunen mümkün olması göz önüne alındığında her zaman oybirliÄŸinin saÄŸlanamayacağı aÅŸikârdır.

Kanun’un 51. maddesine göre “Kurul, nihai kararlarında BaÅŸkan ya da ikinci BaÅŸkan dâhil en az toplam 5 üyenin katılımı ile toplanır ve en az 4 üyenin aynı yönde oy kullanması ile karar verir.” Kararların oy çokluÄŸu ile alınmasının anlamı bir veya

birkaç üyenin çoÄŸunluk kararına katılmadığıdır. Bu durumda kararda çoÄŸunluÄŸun görüÅŸleri yanında karara katılmayan üyelerinin görüÅŸlerinin de bulunması gerekir. Bu gibi hallerde yani kararın oy çokluÄŸu ile alınmış olması hallerinde kararın neden oy çokluÄŸu ile alındığının da gösterilmesi gerekmektedir. Yani salt muhalif olunduÄŸunun gösterilmesi yeterli olmaz. Aynı zamanda karşı oy gerekçelerinin de gösterilmesi gerekir. Emredici hüküm olan ve kararda bulunması zorunlu olan hususlarla ilgili Kanun’un 52. maddesi hükümlerine uyulmaması ihtimalinde karar sakatlanmış olacaktır ve bu nedenle de iptali gerekcektir.[101]

Ayrıca Ä°YUK’un 24.maddesinin h bendine göre; “ Kararı veren mahkeme baÅŸkan ve üyelerinin veya hakiminin ad ve soyadları ve imzaları ve varsa karşı oyları … belirtilir.” Åžeklinde ifade edilmiÅŸtir. O halde diyebiliriz ki, Türk hukukunda özellikle kolektif olarak karar alan mercilerde karşı oy kullananların görüÅŸlerine mutlaka gerekçeli kararlar da yer verilmesi hususu zorunludur.[102]

   2.3. BaÅŸvuru Yollarının Gösterilmesi

Ä°dari iÅŸlemlerde baÅŸvuru yollarının gösterilmesi, idarenin hukuka uygunluk denetimi ve idari iÅŸlem sonucu hakları etkilenen kiÅŸiler tarafından hak arama özgürlüÄŸünün kullanılabilirliÄŸi açısından önemli bir iÅŸleve sahiptir. Ayrıca idari iÅŸlemlere karşı hangi yargı yoluna ve ne sürede baÅŸvurulabileceÄŸi hususunun belirtilmesi hukuk devletinin gereklerindendir. Åžöyle ki;

Ä°dari iÅŸleme maruz bırakılan kiÅŸinin, söz konusu kanun yollarının gösterilmemesi sebebiyle hak arama hürriyetinden mahrum kalabilmesi ve maÄŸdur duruma düÅŸmesi söz konusu olabilir. Bu nedenle gerek Anayasa’mızın 40.maddesinin 2. fıkrasının “Devlet, iÅŸlemlerinde, ilgili kiÅŸilerin hangi kanun yolları ve mercilere baÅŸvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.” hükmü, gerek HMK’nın 297.maddesinin 1.fıkrasının ç bendinin “Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.” hükmü, gerekse de AÄ°HM’nin içtihatları[103] gereÄŸince idarenin, yapmış olduÄŸu iÅŸlemlerde bireylere kanun yollarını ve süresini bildirmesi zarurilik teÅŸkil etmektedir.

Bu zaruriliÄŸin aynen Kurul’un vermiÅŸ olduÄŸu kararlarda da uygulanması hususu, yani baÅŸvuru yollarının gösterilmesi hususu gerek Anayasal, gerekse de kanunsal bir zorunluluk teÅŸkil etmektedir. Hatta bu yükümlülüÄŸe uyulmaması, idari iÅŸlemin ÅŸekil ÅŸartı eksikliÄŸi nedeniyle idari yargı yerince iptal gerekçesi olacaktır.[104]

   2.4. Nihai Kararın Bildirilmesi

Ä°dari iÅŸlemlerin ilgililere yazılı olarak bildirilmesi hukuki anlamda önem arz etmektedir. Zira idari iÅŸlemlerin yazılı olarak muhataplarına bildirilmediÄŸi sürece dava açma süresi iÅŸlemeye baÅŸlamaz. Bununla birlikte dava süresinin baÅŸlayabilmesi için ayrıca muhataba yazılı bildirimin de usulüne uygun olarak yapılması gerekmektedir. Ä°ÅŸlemin muhatabına karar metni gönderilmeden, hakkında karar alındığının bildirilmesi yeterli olmaz. Gerekçeli kararlar söz konusu olduÄŸunda ise, daha önce de ayrıntılı olarak belirtildiÄŸi üzere nihai kararın yalnız hüküm kısmının bildirilmesi de yeterli olamayacaktır. Bu durumda gerekçenin de muhataba bildirilmesi gerekmektedir.[105]

Rekabet hukuku anlamında iki tür bildirim usulü öngörülmüÅŸtür. Bunlar taraflara tebliÄŸ usulü ve Kurum internet sayfasında duyurulma usulüdür. Åžimdi bu usulleri detayları ile inceleyelim.

   2.4.1. TebliÄŸ Usulü

Hukuki sonuç doÄŸurmaya yönelmiÅŸ ve kurulması için öngörülen tüm usuli iÅŸlemlerin yapılmış olması halinde dahi idari iÅŸlem, yalnızca idari merciin hakimiyetinde olmaktan çıkarılıp, uygun araçlarla muhataplarına duyurulmadığı takdirde yürütülebilir hale gelmeyecektir. Söz konusu araçlar, iÅŸlemin muhatabı olan kiÅŸiye tebliÄŸ edilmesi ya da Resmi Gazete’de veya konusuna uygun resmi diÄŸer bir bültende yayımlanması olabilir. Dolayısıyla idari iÅŸlemlerin usulüne uygun olarak bildirimleri veya yayımları, iÅŸlemin hukuki varlığı bakımından zaruri bir unsurdur.[106]

   Ä°dari yargıda süreler örneÄŸin ;

  • Ä°dari uyuÅŸmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden,
  • Adresleri belli olmayanlara özel kanunlarındaki hükümelere göre ilan yoluyla bildirim yapılan hallerde, özel kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça süre,son ilan tarihini izleyen günden itibaren 15 gün sonra iÅŸlemeye baÅŸlar. Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılanlarda bu süre 7 gündür.
  • Ä°lanı gereken düzenleyici iÅŸlemlerde dava açma süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren baÅŸlar.[107]

Yukarıdaki örneklerde görüldüÄŸü üzere idari yargıda kararların tebliÄŸi ve ilanı yoluyla duyurulması önem arz eden bir husustur. Keza rekabet hukukunda da aynı durum geçerlidir. Kurul tarafından izlenen usulde de kararların duyurulması ilkesinin geçerli olduÄŸu söylenebilir. Kurul tarafından verilen idari iÅŸlem niteliÄŸindeki kararların muhataplarına tebliÄŸ edilmeleri ve Kurumun internet sayfasında yayınlanmaları usulleri benimsenmiÅŸtir.[108]

Son olarak belirtmek gerekir ki, Kurul kararlarının muhatapları olan taraflar açısından idari yargı yoluna baÅŸvurabilme hakkı bakımından sürenin baÅŸlangıcı Kanun’un 54. Maddesi hükmü gereÄŸince, hakkında idari yargıya baÅŸvurulacak gerekçeli kararın taraflara tebliÄŸ tarihidir.

   2.4.2. Kurum Ä°nternet Sayfasında Duyurulma Usulü

Yukarıda da belirtildiÄŸi üzere, genel düzenleyici iÅŸlemler bakımından yayımlanma usulü, bireysel iÅŸlemler bakımından da bildirim esası benimsenmiÅŸtir. Bir bireysel iÅŸlemin doÄŸrudan ilgilileri, kendilerine yapılan tebligatla iÅŸlemden haberdar olacak ve böylece dava açma haklarını kullanabileceklerdir. Ä°ÅŸlemin asıl ilgililerinin dışında üçüncü kiÅŸi konumunda olan kiÅŸilere tek tek ve ayrı ayrı yazılı bildirimde bulunmak mümkün gözükmediÄŸinden, bu gibi kimseler hakkında dava açma süresinin iÅŸlemeye baÅŸlayabilmesi için, iÅŸlemin ilan edilmesi gerekir.[109]

Kurul’un da, hakkında soruÅŸturma yürütülen ve belli bir sektörde faaliyet gösteren

teÅŸebbüs veya teÅŸebbüs birliklerinin, Kanun’u ihlâl edip etmediklerinin tespitini, ihlâl hali mevcut ise hükmedilen idari yaptırım kararı, gerek diÄŸer teÅŸebbüslerin gerekse tüketicilerin menfaatlerini etkileyebilecek nitelikte olabilmektedir. Dolayısıyla verilen kararların duyurulması bakımından yalnızca bildirim usulü ile yetinilmemiÅŸ; söz konusu teÅŸebbüs veya kiÅŸilerin kararlardan haberdar olabilmeleri ve dava açma sürelerinin baÅŸlaması için tüm Kurul kararlarının Kurum internet sayfasında yayınlanması usulü de öngörülmüÅŸtür.[110]

Günümüz teknolojisinin geliÅŸmesi neticesinde ilgililerin kurul kararlarına en kolay yoldan ulaÅŸabilmesi açısından en mantıklı yolun internet ortamı üzerinden kamuya duyurma olduÄŸu ortadadır. Rekabet hukukunda da verilen kararların geniÅŸ kitleleri ilgilendirmesi olasılığının yüksek oranda olması sebebiyle, Kurul kararlarının tesis edildikleri anda Kurum internet sayfasında yayınlanması öngörülmüÅŸ ve böylece Kurul’un ÅŸeffaflığı ve kararların tüm iÅŸletmelere yol göstermesi saÄŸlanacaktır. Ayrıca kararlardan bu ÅŸekilde haberdar olan ve menfaati ihlâl edilen kiÅŸiler de yargı yoluna baÅŸvurabilme imkanını elde edeceklerdir.[111]

 Bu itibarla Kurul kararının, hakkında karar verilen teÅŸebbüsler ile ÅŸikayette bulunan kiÅŸiler dışındaki üçüncü kiÅŸilere tebliÄŸ edilememesi göz önüne alındığı takdirde, dava açma süresinin bu kiÅŸiler yönünden Kurum internet sayfasında yayınlandığı günün ertesi gününden itibaren 60 günlük dava açma süresinin iÅŸlemeye baÅŸlayacağı söylenebilir.[112]

2.BÖLÜM

REKABET KURULU KARARLARININ YARGISAL DENETÄ°MÄ°

A. GENEL OLARAK

Anayasa’mızın 125. maddesi gereÄŸince idarenin sınırlı sayıda sayılan birkaç iÅŸlemi dışında yapmış olduÄŸu tüm eylem ve iÅŸlemine karşı yargı yolu açıktır. Zira Kurul’un, 4054 sayılı Kanun’un 55.maddesi hükmü usul sonucunda verdiÄŸi kararlara karşı yargı yolunun açık olması zaten Anayasa gereÄŸidir.

Kaldı ki, Kurul kararlarına karşı yargı yoluna baÅŸvurulabileceÄŸini düzenleyen bir hüküm bulunmasaydı dahi idarenin her türlü eylem ve iÅŸlemi yargı denetimine tabi olduÄŸundan, Kurul kararlarının yargısal denetimden geçmemesi konusu olamayacaktır.[113]

4054 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 1. fıkrasına göre; bir kamu tüzel kiÅŸisi olan Rekabet Kurumu’nun karar organı olan Kurul, kamu gücünü kullanarak kiÅŸiler bakımından hukuki sonuç doÄŸuran idari iÅŸlemler tesis etmektedir. Ä°dari iÅŸlem niteliÄŸindeki Kurul kararlarına karşı yargı yolunun açık olması, her ÅŸeyden önce yukarıda da belirtildiÄŸi üzere hukuk devleti ilkesinin güvencesi olan Anayasa’nın 125. maddesinin ilk fıkrasının bir gereÄŸidir. Anayasa ile öngörülmüÅŸ bu husus, hukuki niteliÄŸi itibariyle idari iÅŸlem olan Kurul kararlarının yargısal denetiminin idari yargı tarafından yapılmasını gerektirmektedir.[114]

Ä°ptal sebeplerinin neler olacağı da belirli bir madde ile düzenlenmemiÅŸtir. Kanun’un birçok hükmünden ve genel idare hukuku kurallarından hareketle iptal sebebi olarak; Kurul’un yetkilerini aÅŸması, gerekçelerin uygunsuzluÄŸu, delillerin yetersizliÄŸi, olayların yanlış deÄŸerlendirilmesi, gerekçenin olmaması, kararda savunma hakkı verilmemiÅŸ konulara dayanılması ve önemli bir usul kuralının ihlâli hususları sayılabilir. Bu özel iptal sebeplerinin yanısıra genel olarak idari yargıda yer alan bir idari iÅŸlemin yetki, ÅŸekil, sebep, konu, amaç gibi yönlerden sakatlığı sebebiyle de iptaline karar verilebilir. Özetle, Kurul kararları hem usul hem de esas yönünden tam bir hukuka uygunluk denetimine tabi tutulacaktır.[115] Ancak idare mahkemesinin, Kurul kararını iptal etmesi ihtimalinde mahkemenin Kurul yerine geçerek iÅŸlem tesis edemez. Zira Kurul, nihai karar verirken takdir hakkına sahip olup, bu hususta idare mahkemesinin Kurul yerine geçerek karar vermesi gerek Anayasa, gerekse kanunlar bakımından düÅŸünülemez.[116]

Yargı yoluna baÅŸvuru üzerine açılacak davada uygulanacak usul, 4054 sayılı Kanun’da herhangi bir özel hükme yer verilmediÄŸinden Ä°dari Yargılama Usulü Kanunu’na tabi olacaktır.

B. HAKÄ°M OLAN Ä°LKELER       

Kurul kararlarına karşı açılacak iptal davalarında dava dilekçesi, görevli ve yetkili mahkeme, mahkemenin inceleme usulü ve benzer konular hakkında nasıl bir yol izleneceÄŸi hususu Kanun’da düzenlenmemiÅŸ olduÄŸundan dolayı, bu hususlar tamamen Ä°YUK ve Danıştay Kanunu’na tabi olarak yürütülecektir.[117] Yinelemek gerekir ki iptal davalarında mahkeme, taraflarca sunulan delillerle, iddia ve savunmalarla baÄŸlı deÄŸildir. Ä°ptal davalarında re’sen araÅŸtırma ilkesi geçerlidir. Mahkeme tarafından, tarafların ileri sürdüÄŸü iddialar dışında baÅŸkaca bir sebeple de iptal kararı verilebilecektir. ÖrneÄŸin davacı idari iÅŸlemin konu yönünden iptalini istemiÅŸse mahkeme o idari iÅŸlemi sebep unsurundan iptal edebilecektir.

Ä°ptal davası konusunda, Ä°YUK’un 31.maddesinin HMK’ya yapmış olduÄŸu atıftan dolayı birtakım farklara deÄŸinmekte fayda vardır. Ä°lk olarak daha önce de açıklanmış olan taraf deÄŸiÅŸikliÄŸi bakımından idari yargı ile medeni yargı arasındaki bir farka deÄŸinmek gerekir; o da ÅŸudur ki, medeni yargılamada belli bir aÅŸamaya kadar yapılabilen ancak daha sonra yapılması yasak olan iddia ve savunmanın deÄŸiÅŸtirilmesi ve geniÅŸletilmesi yasağıdır.

Ä°dari yargıdaki iddianın geniÅŸletilmesi ve deÄŸiÅŸtirilmesi yasağının baÅŸlangıç anı ile medeni yargıdaki yasağın baÅŸlangıç anı farklı kabul edilmektedir. Medeni yargıda iddianın deÄŸiÅŸtirilmesi yasağı, dava dilekçelerinin teatisi aÅŸamasının bittiÄŸi tarihten itibaren baÅŸlamaktayken; idari yargıda ise yasak, dava açma süresinin bitimi ile baÅŸlamaktadır. Bu nedenle idari yargıda, dava açma süresi bitmemiÅŸ oldukça davacı iddiasını deÄŸiÅŸtirebilir veya geniÅŸletebilir. Dolayısıyla, dava dilekçesi ile istenmemiÅŸ olsa dahi yeni bir dilekçe ile dava açma süresi içinde istenebilir ve istenmemiÅŸ olan talep konusu yine dava açma süresi içinde deÄŸiÅŸtirilerek baÅŸka bir ÅŸey talep edilebilir.[118]

Bir diÄŸer farkı ise, idari yargıda dava dilekçesinde hasmın yanlış gösterilmesi durumunda yani davalı olarak yanlış bir idari merciin gösterilmesi halinde, dava dilekçesi, Ä°YUK’un 15.maddesinin 1.fıkrasının c bendi hükmü gereÄŸi, idare mahkemesince re’sen araÅŸtırma ilkesi gereÄŸince belirlenecek olan gerçek hasma tebliÄŸ edilir. Bunun asıl nedeni, idari yargıda re’sen araÅŸtırma ilkesinin geçerli olması ve dava açılırken davalı taraf yanlış gösterilmiÅŸ olsa bile, önemli olanın davanın açılmış olması olup, davacının idareden bir talepte bulunmasıdır.

Bu hükmün amacı ise, idarenin bir bütün olması göz önüne alındığında davalının yanlış gösterilmiÅŸ olmasının hak kaybına yol açmamasının gerektiÄŸidir. Çünkü davacı davasını açarken, gerçek davalıyı belirlemede yanılgıya düÅŸebilir ve bu yanılgı, davacının aleyhine bir sonuç vermemesi gereklidir. Böyle olunca da davalı tarafın yanlış gösterilmiÅŸ olmasının idari yargıda herhangi bir önemi bulunmamaktadır.[119] Ancak medeni yargılamada taraf deÄŸiÅŸikliÄŸi; yalnızca karşı tarafın muvafakati ile yahut kabul edilebilir bir yanılgı sonucu yanlış hasım gösterilmiÅŸse, bu defa karşı tarafın muvafakati aranmaksızın hakim tarafından taraf deÄŸiÅŸikliÄŸine izin verilmesi ile mümkündür. (HMK m. 124)

Medeni yargı ile karşılaştırılması gereken bir diğer unsur ise ıslahtır. Islahın idari ve hukuk yargısındaki farklarına değinecek olursak;

Ä°lk olarak ıslah, medeni yargıda kural olarak her türlü davada mümkünken; idari yargıda yalnızca tam yargı davalarında kabul edilmiÅŸtir. Ä°ptal davalarında ıslah yoluna baÅŸvurulamaz. Çalışmamızın konusunu oluÅŸturan rekabet hukukunda da iptal davası söz konusu olduÄŸundan ıslah yolunun mümkün olmadığı sonucuna ulaşılabilecektir.

Ä°kinci olarak ıslah; medeni yargıda yalnızca dava konusunun artırılması veya deÄŸiÅŸtirilmesi konusunda deÄŸil, davanın türü veya nedenlerinin deÄŸiÅŸtirilmesi için de mümkünken; idari yargıda ise, yalnızca dava dilekçesinde belirtilen miktarın artırılabilmesi konusunda mümkündür. Yani idari yargıda yalnızca kısmi ıslah mümkündür.

Üçüncü olarak ıslah; medeni yargıda tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilmekteyken (HMK m.177/f.1) ; idari yargıda ise, nihai karar verilinceye kadar yapılabilmektedir (Ä°YUK m.16). Buradaki nihai kararı istinaf yargılamasını da kapsayacak ÅŸekilde düÅŸünmemiz gerekir.

Son olarak da medeni yargıda ıslah; sözlü yahut yazılı yapılabilirken; idari yargıda mutlaka dilekçe ile yapılabilir.[120]

DeÄŸinilmesi gereken bir baÅŸka ilke de icrailik ilkesidir. Ä°leride de açıklanacağı üzere, Kanun’un 55. maddesinin 2. fıkrasının göre ; “Kurul kararlarına karşı yargı yoluna baÅŸvurulması kararların uygulanmasını ve idari para cezalarının takip ve tahsilini durdurmaz.” hükmü gereÄŸince; Kurul’ca verilen idari para cezalarının tahsili için Kurul kararlarına karşı yargı yoluna baÅŸvurulması kararların uygulanmasını ve idari para cezalarının takip ve tahsilini durdurmayacak ve idari merci kararlarının icrailiÄŸi ilkesi iÅŸleyecektir.

C. DAVA AÇMA KOÅžULLARI

   1. Görevli ve Yetkili Mahkeme

Kanun iptal davalarına iliÅŸkin herhangi bir özel hüküm öngörmemiÅŸ, yalnızca yargı yolunun açık olduÄŸunu belirtmiÅŸtir. Bu tutumdan rekabet hukukunda iptal davalarının Ä°YUK’a tabi olacağı sonucuna ulaşılacaktır. Bu nedenle Kurul kararlarına karşı açılacak iptal davalarında görevli ilk derece mahkemesi, Ä°YUK’a göre genel görevli mahkeme olan idare mahkemeleri olacaktır.

Ä°YUK’un yetkiye iliÅŸkin 32.maddesinin “Göreve iliÅŸkin hükümler saklı kalmak ÅŸartıyla bu Kanunda veya özel kanunlarda yetkili idare mahkemesinin gösterilmemiÅŸ olması halinde, yetkili idare mahkemesi, dava konusu olan idari iÅŸlemi veya idarî sözleÅŸmeyi yapan idarî merciin bulunduÄŸu yerdeki idare mahkemesidir.” Hükmü gereÄŸince de Ankara Ä°dare Mahkemesi yetkili olacaktır.

Burada deÄŸinilmesi gereken bir husus vardır; o da ÅŸudur ki, Rekabet hukuku gibi geniÅŸ çaplı, spesifik, teknik ve idari para ceza meblaÄŸlarının çok büyük boyutlara ulaÅŸabildiÄŸi bir alanda Ankara Ä°dare Mahkemeleri’nin görevli ve yetkili olması hususunun ne denli yeterli olduÄŸudur. Kanımızca bu husus yeterli görülmemektedir. Zira her ne kadar iÅŸ bölümü gereÄŸi belli sayılı bir daire iptal davalarına bakmakla görevlendirilmiÅŸ olsa da yine de diÄŸer görevli olduÄŸu iÅŸlerin yanısıra bu denli spesifik bir alanla ilgili çalışma yapması gerekli hukuki denetimin yapılmasında aksamalara yol açabilecektir. Kanaatimizce tıpkı fikri sınai haklar mahkemesi gibi rekabet hukukuna yönelik özel mahkemelerin kurulması yerinde olacaktır.

   2.Taraflar

Ä°YUK’un 31. Maddesinin, tarafların dava ve taraf ehliyeti yönünden HMK’ya yapmış olduÄŸu atıfla ehliyet yönünden HMK hükümleri uygulanacaktır. HMK’nın 50. maddesinin “Medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine de sahiptir.” hükmü gereÄŸince; taraf ehliyeti, medeni hukuktaki hak ehliyetinin usul hukukundaki karşılığıdır. Gerçek ve tüzel kiÅŸi ayrımı yapılmaksızın, medeni haklardan yararlanma ehliyetine haiz olan kiÅŸilerin davada taraf ehliyetine de haiz olacağı belirtilmiÅŸtir. Bu sebeple, Rekabet Kurumu’nun da davada taraf olabilme yetisi mutlaktır.[121]

HMK ‘nın 51. maddesinin “Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir.” hükmü gereÄŸince;dava ehliyeti, medeni hukuktaki fiil ehliyetinin usulhukukundaki karşılığıdır.[122]

HMK’da ehliyet konusunu düzenleyen maddelerinin hem davacı hem de davalı için geçerli olduÄŸu aÅŸikârdır. Bu sebeple aÅŸağıda ayrıca bu hususa deÄŸinilmeyecektir.

   2.1.Davacı

Ä°dari dava çeÅŸidi olan iptal davalarında HMK’ya yapılan atıf neticesinde objektif ehliyet ÅŸartları saÄŸlanmasının yanında, bir de sübjektif ehliyet ÅŸartının saÄŸlanması gerekmektedir. Yani idari yargıda dava ehliyeti olan herkesin dava açma imkanı bulunmamaktadır. Danıştay, bir kararında[123] sübjektif ehliyet koÅŸulunun saÄŸlanmasını iptal davasının ÅŸartı olarak belirtmiÅŸtir. Bunun sebebi, idari yargı mercilerinin gereksiz yere meÅŸgul edilmesinin önüne geçilmesinin amaçlanmış olmasıdır.[124]

Kurul kararlarının iptali davalarının davacısı, aleyhine karar verilen iÅŸletme veya iÅŸletmeler ve ÅŸikayeti reddedilen kiÅŸilerdir. MeÅŸru menfaati olduÄŸunu gösteren kiÅŸilerin ÅŸikayetçi olması mümkün olduÄŸuna göre, kararda adı geçmemekle birlikte, kararla menfaatlerinin zedelendiÄŸini ispat eden kiÅŸilerin de dava açma hakkı olduÄŸu söylenebilir. Kurul’un, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın talebi üzerine soruÅŸturma yapabilmesi göz önüne alındığında Bakanlığın da, talep ettiÄŸi soruÅŸturmalarla ilgili olarak dava açabilme ehliyetine sahip olduÄŸu söylenebilir.[125]

   2.2.Davalı

İdari yargıda kural olarak devlet organları ve diğer kamu kurum ve kuruluşları davalı olabilirler. Yani bunların davalı olabilme ve bir davayı davalı olarak takip edebilme ehliyetleri bulunmaktadır.

Kurul kararlarına iliÅŸkin olarak açılacak iptal davalarında haliyle davalı tarafta Rekabet Kurumu bulunacaktır. Åžikayet eden veya davadan etkilenen teÅŸebbüsler ve

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı da Kurum yanında davaya katılarak Rekabet Kurumu’na yardım edebilme imkanına sahiptirler. Bunlar aleyhine iptal davası açılması mümkün deÄŸildir.[126]

   3.Ä°ptal Davası Açma Süresi

Dava açma süresi, iptal davalarında yasada ayrı süre gösterilmeyen durumlarda,

Danıştay ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür. Dava açma süresi ile ilgili kurallar Ä°YUK’un 7. Ve onu izleyen maddelerinde belirtilmiÅŸtir. Bazı yasalarda ise dava açma süresi özel olarak belirtilmiÅŸtir. 4054 sayılı Kanun’nun 55. Maddesinde özel bir dava açma süresi gösterilmiÅŸ deÄŸildir. Buradan hareketle idari davalara iliÅŸkin genel kuralların uygulanacağı sonucuna ulaşılabilir. Ä°YUK’un 7. Maddesine göre de “Dava açma süresi özel kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay ve idare mahkemelerinde altmış gündür.”[127] Bu altmış günlük dava açma süresi ise 4054 sayılı Kanun’un 54.maddesi dikkate alındığında, karara iliÅŸkin tebligatın alındığı tarihi izleyen günden itibaren; eÄŸer tebligat yapılması mümkün deÄŸil ise, daha önce de belirtildiÄŸi üzere söz konusu kararın ilânını izleyen günden itibaren altmış günlük süre baÅŸlayacaktır.[128]

Ä°dari makamlar her zaman baÅŸvurular üzerine bir cevap yahut iÅŸlem yapmayabilmekte hatta pasif bir tutum sergileyerek hiçbir iÅŸlem yapmadıklarına da rastlanmaktadır. Bu sebeple Ä°YUK zımni red için de bir hüküm getirmiÅŸtir. Ä°YUK’un 10. Maddesine göre, ilgililer haklarında idari davaya konu olabilecek bir iÅŸlem veya eylemin yapılması için idari makamlara baÅŸvuru yapmaları halinde söz konusu baÅŸvuruya altmış gün içinde idarece bir cevap verilmezse istek zımnen reddedilmiÅŸ sayılır. Rekabet hukukunda da bu durumun görünümünü soruÅŸturma açılması talebi oluÅŸturmaktadır. Söz konusu soruÅŸturma açılması talebinin zımnen reddedilmesi halinde, ÅŸikayet tarihinden itibaren altmış gün geçtikten sonra dava açma süresi iÅŸlemeye baÅŸlayacaktır.[129] Danıştay da bir kararında[130] bu hususa deÄŸinmiÅŸtir.

   4.Dava Açılmasının Karar Üzerindeki Etkisi

Bir idari iÅŸlem aleyhine idare mahkemelerinde dava açılması veya Danıştay’ da temyize baÅŸvurulması dava edilen idari iÅŸlemin yürütülmesini durdurmaz. Ä°dari iÅŸlemin yürütülmesinin yani kiÅŸiler üzerinde etki ve sonuçlar doÄŸurmasının durdurabilmesi ancak bir mahkeme kararıyla yani yürütmenin durdurulması kararı ile yahut iptal kararı ile mümkün olabilecektir.

Daha önce deÄŸinildiÄŸi üzere 4054 sayılı Kanun’nun 55. Maddesinin 2. Fıkrasının “Kurul kararlarına karşı yargı yoluna baÅŸvurulması kararların uygulanmasını ve idari para cezalarının takip ve tahsilini durdurmaz.” Hükmü gereÄŸince de; Kurul’ca verilen idari para cezalarının tahsili içinKurul kararlarına karşı yargı yoluna baÅŸvurulması, kararların uygulanmasını ve idaripara cezalarının takip ve tahsilini durdurmayacak yani idari merci kararlarının icrailiÄŸi ilkesi iÅŸleyecektir.

   5. Yürütmenin Durdurulması Talebi

 Yürütmenin durdurulması kararı, idari iÅŸlemin hukuka uygunluk karinesini askıya alan, dava konusu iÅŸlemin uygulanmasını erteleyen bir yargısal karardır.[131]

 Yürütmenin durdurulması istemi, yalnızca açılacak bir iptal davasında ileri sürülebilmektedir. Bu yönüyle iptal davasına sıkı sıkıya baÄŸlı ve ondan ayrılmayan bir önlem niteliÄŸinde bir tedbirdir. Bu nedenle iptal davasının ön koÅŸullar yönünden reddedilirmesi halinde, yürütmenin durdurulması için gereken koÅŸullar gerçekleÅŸmiÅŸ olsa dahi yürütmenin durdurulmasına karar verilemez.

 Daha önce belirtildiÄŸi üzere, yargı yoluna baÅŸvurulmuÅŸ olması dava konusu iÅŸlemin yürütülmesini icrailik ilkesi gereÄŸi durdurmayacaktır. Ancak idari yargıda iptal davaları ile açılabilen ve iÅŸlemin yürütülmesinin telafisi imkansız zararlar doÄŸuracağı hallerde mahkeme kararı ile dava sonuçlanıncaya kadar dava konusunun icrasının yürütülmesi durdurulabilmektedir. Ä°dari iÅŸlemin özelliÄŸi olan icrailik ilkesi, yürütmenin durdurulmasına dair kararla, dava sonuna kadar yürürlüÄŸü durmuÅŸ olacaktır. Temyiz edilen kararın yüksek mahkeme tarafından bozulması ise Ä°YUK’un 52.maddesinin 5.fıkrası hükmüne göre yürütmeyi kendiliÄŸinden durdurur.[132] 4054 sayılı Kanun’da da bu hususta herhangi açık bir hüküm bulunmaması sebebiyle idari yargı usulüne tabi olduÄŸu söylenebilecek ve yetkili idari yargı merciinden yürütmenin durdurulması kararı istenebilir.[133]

Ä°ptal davası dilekçesinde yürütmenin durdurulması talebi varsa, mahkeme öncelikle bu talep konusunda bir karar verecektir. Açıkça hukuka aykırı bir eylem ya da iÅŸlemin bulunması ve yürütülmesi telafisi güç ya da imkansız zararlar doÄŸurabilecek mahiyette ise Ä°YUK’un 27.maddesine göre yürütmenin durdurulmasınakarar verilebilecektir.

   6. Ä°ptal Davası

Ä°ptal davaları, hukuka aykırı oldukları ileri sürülen idari iÅŸlemlerin geçmiÅŸe etkili olarak ortadan kaldırılması amacıyla açılan idari davalardır.

Ä°ptal davası hukuk devletinde vazgeçilmez bir hukuksal araç olup, bu dava sayesinde keyfi, kural tanımaz bir idare anlayışı yerine; hukuk düzeniyle sınırlı, ölçülü bir idare anlayışı benimsenmiÅŸ olmaktadır.[134]

Ancak ve ancak kesinleÅŸmiÅŸ, tamamlanmış ve icrai niteliÄŸi olan bir idari iÅŸlem iptal davasına konu olabilmektedir. Bunun yanısıra iptal davası objektif nitelikte bir davadır. Daha önce de belirtildiÄŸi üzere iptal davasında davacı, salt kiÅŸisel saikle hareket eden bir süje deÄŸildir. Aksine hukuka aykırı bir idari iÅŸlemin yargısal yolla ortadan kaldırılması amacıyla hareket eden bir süjedir.[135]

Ä°ptal davalarında idare mahkemesinin, taraflarca sunulan delillerle, iddia ve savunmalarla baÄŸlı olmadığı, iptal davalarında re’sen araÅŸtırma ilkesinin geçerli olduÄŸu ve mahkemenin, tarafların ileri sürdüÄŸü iddialardan baÅŸkaca bir sebeple de iptal kararı verebileceÄŸi hususları daha önce belirtilmiÅŸtir.

Yukarıda sayılan sebeplerle, Kurul’un vermiÅŸ olduÄŸu kararların da iptal davasına konu olabileceÄŸi aÅŸikârdır. 4054 sayılı Kanun’un muhtelif hükümlerinden ve genel hukuk kurallarından hareketle; Kurul’un yetkilerini aÅŸması, gerekçelerin uygunsuzluÄŸu, delillerin yetersizliÄŸi, olayların yanlış deÄŸerlendirilmesi, gerekçenin olmaması, kararda savunma hakkı verilmemiÅŸ olması konulara dayanılması vb özel bozma sebeplerinin yanısıra genel idare hukukunda yer alan bir idari iÅŸlemlerin yetki, ÅŸekil, sebep, konu, amaç gibi yönlerden sakatlığı sebebiyle bozulmasına iliÅŸkin kuralların da geçerli olduÄŸu hususuna daha önce deÄŸinilmiÅŸtir.[136]

   7. OlaÄŸan Kanun Yolları

Ä°dari yargı hukukunda ilk derece mahkemelerinin vermiÅŸ olduÄŸu kararlar kural olarak olaÄŸan kanun yoluna taşınabilmektedir. Ancak 4054 sayılı Kanun‘un 55. maddesinin 1. fıkrasının “Kurul kararlarına karşı açılan her türlü dava öncelikli iÅŸlerde sayılır.” hükmü gereÄŸince; iptal davalarının ivedi yargılamaya tabi olabileceÄŸi düÅŸünülse de, Ä°YUK’un 20/A maddesi hükmünde ivedi yargılama usulünün uygulanacağı uyuÅŸmazlıklar tahdidi olarak sayılmış olup[137], Kurul kararları için açık bir ifade yer almadığından dolayı ivedi yargılamaya konu olmayacağı söylenebilir. Bu sebeple de açılan iptal davaları sonucu verilen nihai kararların olaÄŸan kanun yolu olarak kanuni ÅŸartlar saÄŸlanıyorsa öncelikle Ankara Bölge Ä°dare Mahkemesi’ne, bu mahkemenin kararı için de yine aynı ÅŸekilde temyiz ÅŸartları saÄŸlanıyorsa Danıştay’a temyiz baÅŸvurusunda bulunulabileceÄŸi sonucuna ulaşılabilir.

3. BÖLÜM - SONUÇ

Anayasa’mız, Devlet’i sadece para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının saÄŸlıklı ve düzenli iÅŸlemlerini saÄŸlayıcı ve geliÅŸtirici tedbirlerin alınması konusunda görevlendirmemiÅŸ; yanısıra bu piyasalarda, teÅŸebbüsler ve teÅŸebbüs birlikleri tarafından oluÅŸturulabilecek fiilli veya bir anlaÅŸma sonucu oluÅŸturulabilecek tekelleÅŸme ve kartelleÅŸmeyi de önlemekle görevlendirilmiÅŸtir. Bu doÄŸrultuda da 4054 Sayılı RKHK kapsamında Rekabet Kurumu, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile iliÅŸkili olarak kurulmuÅŸ ve piyasalardaki rekabet ortamının korunması misyonunu yüklenmiÅŸtir.

Rekabeti korumaya yönelik; gerekli geçici tedbirleri alma, menfi tespit kararı verme, ihlâl kararı verme, idari para cezası verme gibi yetilere sahip Kurum bünyesinde yarı yargısal denetim yapabilen Rekabet Kurulu oluÅŸturulmuÅŸtur. Kurul bir baÅŸkan, bir baÅŸkan vekili olmak üzere toplam 7 üyeden oluÅŸmaktadır. Rekabet Kurulu’nun amacı bireyleri korumak deÄŸil, piyasalardaki rekabet ortamını korumak ve bozulan rekabet ortamının teminini saÄŸlamaktır. Bu nedenle de kamu hukukuna daha yakın bir konumda bulunduÄŸu düÅŸünülmektedir.

Kurul’un inceleme ve araÅŸtırma usulünde 4 aÅŸama bulunmaktadır. Bunlar ön araÅŸtırma, soruÅŸturma, sözlü savunma ve nihai karar aÅŸamalarıdır. Kurul bu aÅŸamalarda re’sen araÅŸtırma ilkesi, aleniyet ilkesi, ticari sırların korunması bakımından gizlilik ilkesi, yazılılık ilkesi, savunulma hakkı ilkesi, delil serbestisi ilkesi, temsil ilkesi, yargısal denetim ilkesi gibi birtakım ilkelere baÄŸlı olarak iÅŸlemlerini yürütmektedir.

Kurul’un bir rekabet ihlâllerini inceleyebilmesi, kendisine yapılan ÅŸikayet veya ihbar sonucu, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın baÅŸvurusu yahut Kurul’un kendisinin re’sen yapacağı piyasa araÅŸtırması sonucu olmaktadır. Kurul’un elinde soruÅŸturma yapmaya yetecek derecede bilgi ve belge bulunmadığı hallerde ön araÅŸtırma aÅŸamasına baÅŸvurulmaktadır. Ancak Kurul’un elinde soruÅŸturma yapmaya yetecek derecede bilgi ve belge varsa doÄŸrudan da soruÅŸturma yapılmasına karar verilebilir. Bu sebeple de ön araÅŸtırma aÅŸaması bu noktada zorunlu bir aÅŸama deÄŸildir.

Kurul, ön araÅŸtırma aÅŸamasını görevlendireceÄŸi bir veya birkaç raportör aracılığıyla yürütmektedir. Görevlendirilen raportörler gerekli bilgi ve belgeleri Kurul’a yazılı olarak bildirmektedir. Yazılı bildirim sonucunda Kurul soruÅŸturma açılmasına yahut açılmamasına karar verebilir. SoruÅŸturma açılmaması kararı bir nihai karar olduÄŸundan ilgililerin yargı yoluna baÅŸvurabilmeleri olanaklıdır. Ancak soruÅŸturma açılması kararı aleyhinde böyle bir yola baÅŸvurulması mümkün deÄŸildir. SoruÅŸturma açılması kararı kesin bir karardır.

Kurul tarafından soruÅŸturma açılması kararı verildiÄŸi takdirde öncelikle soruÅŸturmayı yürütecek bir heyet belirlenir ve soruÅŸturmanın baÅŸlatıldığı hususu baÅŸvuranlara ve hakkında soruÅŸturma açılan taraflara bildirilir. Kurul’un yürüttüÄŸü incelemelerde, haklarında Kanun hükümlerinin ihlâli incelemesi yapılan taraflardan üç yazılı, bir de sözlü olmak üzere toplam dört savunma alınmaktadır. Böylece rekabet hukukunda savunulma hakkının var olduÄŸu sonucuna ulaşılmaktadır.

Delil serbestisi ilkesinin geçerli olduÄŸu bu aÅŸamada Kurul tarafından görevlendirilen heyetin ilgili teÅŸebbüslerin yahut üçüncü kiÅŸilerin, ticari defterleri de dahil olmak üzere tüm bilgi ve belgelerini inceleyebileceÄŸi, bu bilgi ve belgelerin delil olarak deÄŸerlendirilebileceÄŸi düzenlenmiÅŸtir. Hatta heyetin, taraflardan söz konusu bilgileri isteyebileceÄŸi ve belirlenen sürede verilmediÄŸi takdirde idari para cezası verilebileceÄŸi düzenlenmiÅŸtir. Ancak Kanun’un bu denli sınırsız yetki vermesi hususunun Avukatlık Kanunu karşısında bir çeliÅŸki oluÅŸturduÄŸu ortadadır. SoruÅŸturma aÅŸamasında tarafların da Kurul’a her türlü delili sunabileceÄŸi de düzenlenmiÅŸtir.

SoruÅŸturma aÅŸamasını müteakip, Kurul tarafından gerekli görülmesi halinde re’sen yahut tarafların istemi sonucunda sözlü savunma toplantısı yapılmaktadır. Bunun sebebi Kurul’un yargısal bir faaliyet yürütmesidir. Zira taraflar sözlü savunma ile meramlarını çok daha iyi anlatmış olacaklardır. Bu aÅŸamanın mahkemeler nezdinde yapılan duruÅŸmalardan hiçbir farkı bulunmamaktadır. Daha önce de belirtildiÄŸi üzere savunulma ve adil yargılanma hakkı rekabet hukukunda yer alması ve yapılan yargılama sonucunda verilen idari para cezalarının boyutları göz önüne alındığında bu hususun yerinde olduÄŸu aÅŸikârdır.

Kural olarak sözlü savunma toplantıları alenidir. Ancak ticari sırların ifÅŸa olması tehlikesi varsa istisnai olarak bu toplantıların gizli yapılmasına karar verilmesi de olanaklıdır.

Kanun, tarafların soruÅŸturma ve sözlü savunma aÅŸamalarında temsil edilebilmesine cevap vermektedir. Kurul’un gerek duruÅŸma yapabilmesi, gerek savunma alabilmesi, gerek delilleri toplayabilmesi ve gerekse idari para cezası verebilmesi göz önüne alındığında, yargısal bir faaliyet yürüttüÄŸü ortadadır. Her ne kadar temsilde sınır çizilmemiÅŸ de olsa, yargısal faaliyetlerde temsil konusunda avukatların tekel hakkı olduÄŸu düÅŸünülmektedir.

Sözlü savunma aÅŸamasından sonra Kurul toplanarak önündeki olaya iliÅŸkin bir karara varmaktadır. Bu aÅŸamanın adı da nihai karar aÅŸamasıdır. Kurul’un nihai kararları ise soruÅŸturma açılmaması kararı, ihlâl kararı ve ihlâl olmadığına dair tespit kararıdır. Kanun nihai karar ve ara kararlar için farklı toplantı ve karar nisaapları öngörmüÅŸtür. Nihai kararlar ilgilere tebliÄŸ yoluyla duyurulmaktadır. Yine ticari sırların ifÅŸası tehlikesinin bulunmadığı hallerde de Kurum’un internet sayfasında bu kararlar kamuya duyurulmaktadır. TeÅŸebbüslerin ve ilgili tarafların yargı yoluna baÅŸvurabilmesinin ön koÅŸulu söz konusu nihai kararı öÄŸrenmek olduÄŸundan tebliÄŸ ve duyurulma usulü benimsenmiÅŸtir. Kaldı ki, Kurul’un verdiÄŸi kararlar kamuyu da ilgilendirdiÄŸinden, bu kararların duyurulması yerinde görülmektedir.

Kurul’un vermiÅŸ olduÄŸu nihai kararlar aleyhine yargı yoluna baÅŸvurulmasına Kanun tarafından cevaz verilmiÅŸtir. Hukuk devleti ilkesi gereÄŸi bu imkanın kiÅŸilere ve teÅŸebbüslere verilmesi isabetlidir. Zira bir hukuk devletinde idare bünyesinde yer alan bir kurumun vermiÅŸ olduÄŸu kararlar ve yapmış olduÄŸu iÅŸlemlere karşı yargı yoluna baÅŸvurulabilmesi gereklidir. Kurul’un da vereceÄŸi idari para cezalarının boyutu düÅŸünüldüÄŸünde yargı yoluna baÅŸvurulabilmesi imkanının yerinde olduÄŸu görülecektir.

Son olarak da belirtilmesi gerekir ki, Kurul’un vermiÅŸ olduÄŸu nihai kararlara karşı meÅŸru menfaatini ispat edebilen ilgililer, taraflar ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığı söz konusu yargı yoluna baÅŸvurabileceklerdir. Ancak belirtilmelidir ki, yargı yoluna baÅŸvurulması Kurul kararının icrasını durdurmayacaktır. Yalnızca iptal kararı verildiÄŸi takdirde kararların icrası durdurulabilecektir.

KAYNAKÇA

Aksoylu, Özge : “Rekabet Kurulu Tarafından Ä°zlenen Ä°dari Usuller”, Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınları, Ä°stanbul, 2006.

Aslan, İsmail Yılmaz : Rekabet Hukuku, 5. Bası, Ekin Yayınları, Bursa, 2017. (Rekabet Hukuku)

Aslan, Zehreddin / Berk, Kahraman : Rekabet Kurulu ve Yargısal Denetimi, Alfa Yayınları, İstanbul, 2000.

Atasayar, Kublay : Danıştay ve Rekabet Kurulu Kararlarıyla 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun, Seçkin Yayınları, Ankara, 2005.

ÇaÄŸlayan, Ramazan : Ä°dare Hukuku ve Ä°dari Yargılama Hukuku, Asil Yayınları, Ankara, 2005. (Ä°dare ve Yargılama Hukuku)

ÇaÄŸlayan, Ramazan : Ä°dari Yargılama Hukuku, 8. Bası, Seçkin Yayınları, Ankara, 2016.

EÄŸerci, Ahmet : “Rekabet Kurulu Kararlarının Hukuki NiteliÄŸi ve Yargısal Denetimi”, Rekabet Kurulu Lisansüstü Tez Serisi No:12, Rekabet Kurumu Yayınları, Ankara, 2004.

Gözübüyük, Åžeref / Tan, Turgut : Ä°dare Hukuku Genel Esaslar, Cilt :1, 11.Bası, Turhan Yayınları, Ankara, 2016.

Gözübüyük, Åžeref : Yönetsel Yargı, 33. Bası, Turhan Yayınları, Ankara, 2013.

Karslı, Abdurrahim : Medeni Muhakeme Hukuku, 3.Bası, Alternatif Yayınları, İstanbul, 2014.

Kaymak, Ümit : Ä°dare Hukuku Notları, 17. Bası, Themis Yayınları, Kocaeli, 2016. (Ä°dare Hukuku)

Kaymak, Ümit : Ä°dari Yargı Notları, 11. Bası, Themis Yayınları, Kocaeli,2016. (Ä°dari Yargı)

Pekcanıtez, Hakan / Özekes, Muhammet / Akkan, Mine / TaÅŸ Korkmaz, Hülya : Medeni Usul Hukuku , Cilt:1, 15. Bası, 12 Levha Yayınları, Ä°stanbul, 2017.

Pekcanıtez, Hakan / Özekes, Muhammet / Akkan, Mine / TaÅŸ Korkmaz, Hülya : Medeni Usul Hukuku , Cilt:2, 15. Bası, 12 Levha Yayınları, Ä°stanbul, 2017. (Medeni Usul Cilt 2)

Sezginer, Murat / Kaya, Cemil : Türk Ä°dare Hukuku, 8. Bası, Seçkin Yayınları, Ankara, 2017.

Uyanık, Pelin : Rekabet Hukuku Açısından Delil, Rekabet Kurumu Yayınları, Ankara, 2003.

Yılmaz, Ejder : “Rekabet Hukukunda Deliller, Delillerin Toplanması ve DeÄŸerlendirilmesi Üzerine DüÅŸünceler”, Rekabet Hukukunda Güncel GeliÅŸmeler Sempozyumu, 9 Nisan 2004, Kayseri, 2004, s.67-88. (Rekabet Hukukunda Deliller)

Yılmaz, Ejder : “Rekabet Kanunu Uygulamasında Usul ve Ä°spat Sorunları”, Rekabet Kurumu PerÅŸembe Konferansları, 4 Kasım 1999, Rekabet Kurumu Yayınları, Ankara, 1999, s.77-131. (Usul ve Ä°spat Sorunları)

Yılmaz, Zekeriya : İspat ve Delil Rehberi, Adalet Yayınları, Ankara, 2012.

ONLINE KAYNAKÇA

Aslan, Zehreddin : “Türk Ä°dari Yargı Sisteminde Re’sen AraÅŸtırma Ä°lkesi”, Ä°stanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, No:23-24, Ekim 2000-Mart 2001, Ä°stanbul, 2001, s.53-58 (çevrimiçi), www.arastirmax.com, 03.11.2017 tarihinde eriÅŸildi.

Azrak, Ali Ülkü : “Ä°ptal Davalarının Objektif NiteliÄŸi Üzerine DüÅŸünceler”, Hukuk Kurultayı, Ankara, 2000, s.331-347 (çevrimiçi), http://www.ankarabarosu.org.tr/Siteler/1940-2010/Kitaplar/pdf/until2007/00-01.pdf, 13.11.2017 tarihinde eriÅŸildi.

Bekri, Nedim : “Gerekçeli Karar Hakkı”, Ankara Barosu Dergisi, Sayı : 2014/3, s. 205-228 (çevrimiçi), http://www.ankarabarosu.org.tr/siteler/ankarabarosu/tekmakale/2014-3/6.pdf, 13.11.2017 tarihinde eriÅŸildi.

Gözübüyük, Åžeref : “Ä°dari Yargıda Dava Açma Süresi”, AÄ°D, Sayı: 1969/4, s.3-20 (çevrimiçi), http://www.todaie.edu.tr/resimler/ekler/7213134b4c57775_ek.pdf?dergi=Amme%20Idaresi%20Dergisi, 13.11.2017 tarihinde eriÅŸildi.

GündoÄŸdu, Selin : “Rekabet Kurulu’nun Ä°nceleme ve AraÅŸtırma Usulü” (çevrimiçi) http://www.selingundogdu.av.tr/index.php/makaleler/1462-rekabet-kurulunun-inceleme-ve-arastirmalarinda-usul , 03.11.2017 tarihinde eriÅŸildi.

HamzaoÄŸlu, Ecem : “Rekabet Kurulu’nun Ä°nceleme ve AraÅŸtırmalarında Ä°zlediÄŸi Usul”, BaÅŸkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2013 (çevrimiçi), http://acikerisim.baskent.edu.tr:8080/bitstream/handle/11727/2339/10012145.pdf?sequence=1&isAllowed=y , 05.11.2017 tarihinde eriÅŸildi.

Işıklar, Celal : “Ä°dari Yargıda DuruÅŸma”, TAAD, Cilt :2, Yıl:2, Sayı :4, s.45-100 (çevrimiçi), http://www.taa.gov.tr/indir/idari-yargida-durusma-bWFrYWxlfDU3NWM4LWYwZGIyLWE2M2Y3LWQ5OTI0LnBkZnw1NA/&gws_rd=cr&dcr=0&ei=2tc6Wo22JqKF6ATGg4fABg, 13.11.2017 tarihinde eriÅŸildi.

KasapoÄŸlu Turhan, Mine : “Ä°dari Yargıda Ä°vedi Yargı Usulü”, Ankara Barosu Dergisi, Sayı: 2015/3, s.185-219 (çevrimiçi), http://www.ankarabarosu.org.tr/siteler/ankarabarosu/tekmakale/2015-3/04.pdf 12.11.2017 tarihinde eriÅŸildi.

Yılmaz, Ejder : “Adli Mahkemeler ve Rekabet Kurumu”, Hukuk MerceÄŸi Konferans ve Paneller, Ankara Barosu Yayınları, 1998-2000, Ankara, 2000 (çevrimiçi) http://www.ankarabarosu.org.tr/Siteler/1940-2010/Kitaplar/pdf/until2007/98-00.pdf, 13.11.2017 tarihinde eriÅŸildi.

Yılmaz, Ejder : “Ä°dari Yargıda Ä°ddia ve Savunmanın GeniÅŸletilmesi ve DeÄŸiÅŸtirilmesi Yasağı”, Ankara Barosu Dergisi, Sayı :3-4, Ankara, 1983, s.11-34 (çevrimiçi) http://www.ankarabarosu.org.tr/siteler/ankarabarosu/tekmakale/1983-3-4/1.pdf , 12.11.2017 tarihinde eriÅŸildi. (Ä°ddia ve Savunmanın GeniÅŸletilmesi)

www.karara.com

[1] Türkiye Cumhuriyeti Anayasası , R.G. Sayı : 17863, Yayın Tarihi : 9.11.1982

[2] 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun, R.G. Sayı : 22140 Tarih: 13.12.1994.

[3] Ahmet, EÄŸerci, “Rekabet Kurulu Kararlarının Hukuki NiteliÄŸi ve Yargısal Denetimi”, Rekabet Kurulu Lisansüstü Tez Serisi No:12, Rekabet Kurumu Yayınları, Ankara, 2004, s. 116 vd.

[4] Rekabet Kurulu

[5] EÄŸerci, a.g.e. , s.119.

[6] Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik, R.G. Sayı : 23026, Tarih : 21.06.1997.

[7] Rekabet Kurulu Başkanlığı

[8] Ecem, HamzaoÄŸlu, “Rekabet Kurulu’nun Ä°nceleme ve AraÅŸtırmalarında Ä°zlediÄŸi Usul”, BaÅŸkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2013, s.54. (çevrimiçi) http://acikerisim.baskent.edu.tr:8080/bitstream/handle/11727/2339/10012145.pdf?sequence=1&isAllowed=y , 05.11.2017 tarihinde eriÅŸildi.

[9] Murat, Sezginer / Cemil, Kaya, Türk Ä°dare Hukuku, 8. Bası, Seçkin Yayınları, Ankara, 2017, s. 564.

[10] 2577 Sayılı Ä°dari Yargılama Usulü Kanunu , R.G. Sayı :17580, Tarih : 20.01.1982.

[11] Zehreddin, Aslan, “Türk Ä°dari Yargı Sisteminde Re’sen AraÅŸtırma Ä°lkesi”, Ä°stanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi No:23-24, Ekim 2000 - Mart 2001, Ä°stanbul, 2001, s. 53-58 , s.56 (çevrimiçi), www.arastirmax.com , 03.11.2017 tarihinde eriÅŸildi.

[12] HamzaoÄŸlu, a.g.e., s. 140.

[13] Günaydın Gazetesi’nin “Herkese bedava … isimli buzdolabı kampanyası”

[14] Zehreddin, Aslan / Kahraman, Berk, Rekabet Kurulu ve Yargısal Denetimi, Alfa Yayınları, İstanbul, 2000, s.127.

[15] İsmail Yılmaz, Aslan, Rekabet Hukuku, 5. Bası, Ekin Yayıncılık, Bursa, 2017, s.1203.

[16] Aslan, Rekabet Hukuku, s.1265.

[17] Kublay, Atasayar, Danıştay ve Rekabet Kurulu Kararlarıyla 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun, Seçkin yayınevi, Ankara, 2005, s.119.

[18] Danıştay Ä°dari Dava Daireleri Kurulu’nun 2012/1039 E., 2015/1723 K., 04.05.2015 tarihli kararı : “… Sonuç olarak, söz konusu uygulamaların 4054 sayılı Kanun’un 6. Maddesinin ihlâli niteliÄŸinde olduÄŸu yönünde ciddi bulguların bulunması göz önüne alındığında, verilecek nihai karardan önce alınan dava konusu kararın, geçici tedbir için gerekli koÅŸulları taşıdığı, geçici tedbir sınırlarını aÅŸmadığı ve hukuka uygun olduÄŸunun anlaşıldığı;…” (çevrimiçi), www.karara.com, 05.11.2017 tarihinde eriÅŸildi.

[19] Aslan, Rekabet Hukuku, s.1203.

[20] Aslan/Berk, a.g.e., s.127.

[21] Rekabet Kurumu

[22] HamzaoÄŸlu, a.g.e., s.58.

[23] Selin, GündoÄŸdu, “Rekabet Kurulu’nun Ä°nceleme ve AraÅŸtırma Usulü”, (çevrimiçi), http://www.selingundogdu.av.tr/index.php/makaleler/1462-rekabet-kurulunun-inceleme-ve-arastirmalarinda-usul , 03.11.2017 tarihinde eriÅŸildi.

[24] Aslan, Rekabet Hukuku, s.1205.

[25] Özge, Aksoylu, “Rekabet Kurulu Tarafından Ä°zlenen Ä°dari Usuller”, Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınları, Ä°stanbul, 2006, s.15.

[26] Aksoylu, a.g.e. , s.17.

[27] Åžeref, Gözübüyük, Yönetsel Yargı, 33. Bası, Turhan Yayınları, Ankara, 2013, s.408 vd.

[28] Aslan, Rekabet Hukuku, s.1304.

[29] Danıştay 10. Dairesi 2002/5351 E., 2003/1155 K., 27.03.2003 T. Kararı : “…Kurum’a yapılan baÅŸvurunun , 42. Madde kapsamında reddedilmiÅŸ sayılmasından dolayı idari yargıda açılacak davanın süresi, baÅŸvuru tarihinin 60 günlük zımni red kararının baÅŸlangıcı kabul edilerek bu sürenin bitiminden sonraki 60 günlük süredir. Bu süre geçirildikten sonra açılan idari dava, süre aşımına uÄŸrar…” (çevrimiçi), www.karara.com, 05.11.2017 tarihinde eriÅŸildi.

[30] Aslan, Rekabet Hukuku, s.1303.

[31] Aksoylu, a.g.e., s.21.

[32] Aslan, Rekabet Hukuku, s.1216-1217.

[33] EÄŸerci, a.g.e., s.119.

[34] Aslan, Rekabet Hukuku, s.1251.

[35] Ejder, Yılmaz, “Rekabet Kanunu Uygulamasında Usul ve Ä°spat Sorunları”, Rekabet Kurumu PerÅŸembe Konferansları, 4 Kasım 1999, Ankara 1999, s.77-131, s. 93.

[36]Aksoylu, a.g.e., s.9-10.

[37] Yılmaz, “Usul ve Ä°spat Sorunları”, s.94

[38] Yılmaz, “Usul ve Ä°spat Sorunları”, s.90 vd.

[39] EÄŸerci, a.g.e., s.124-125.

[40] HamzaoÄŸlu, a.g.e., s.65-66.

[41] Aslan / Berk, a.g.e., s.132.

[42] ÇaÄŸlayan, Ramazan, Ä°dari Yargılama Hukuku, 8. Baskı, Seçkin Yayınları, Ankara, 2016, s.605-606.

[43] 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu

[44] Abdurrahim, Karslı, Medeni Muhakeme Hukuku, 3. Baskı, Alternatif Yayınları, İstanbul, 2014, s.510-511.

[45] GündoÄŸdu, a.g.m.

[46] Yılmaz, “Usul ve Ä°spat Sorunları”, s. 99.

[47] Bilgisayar, ticari defterler dahil her türlü defter ve yazılı kaynak, elektonik datalar, e-postalar vb.

[48] Aksoylu, a.g.e., s.32-33

[49] Pelin, Uyanık, Rekabet Hukuku Açısından Delil, Rekabet Kurumu

Yayınları, Ankara, 2003, s. 18.

[50] Yılmaz, “Usul ve Ä°spat Sorunları”, s.100-101.

[51]Bu yaptırım, Kanun’un “Ä°dari Para Cezası” baÅŸlıklı 16. maddesinde düzenlenmiÅŸtir. Buna göre, bilgi isteme yetkisinin kullanılması sırasında, eksik, yanlış ya da yanıltıcı bilgi veya belge verilmesi ya da hiç verilmemesi hâlinde, teÅŸebbüsler ile teÅŸebbüs birlikleri için de idari para cezası öngörülerek, re’sen araÅŸtırma ilkesi çerçevesinde delil toplanmasını saÄŸlama amacı pekiÅŸtirmiÅŸtir.

[52] Aksoylu, a.g.e., s.35

[53] Aksoylu, a.g.e., s.47

[54] Aslan / Berk, a.g.e., s.130.

[55] Aksoylu, a.g.e., s. 37-38.

[56] Aslan, Rekabet Hukuku, s.1266.

[57] Rekabet Kurulu’nun 21.05.2002 tarih ve 02-30/342-M sayılı kararı : “…45. maddeye göre tebliÄŸ edilen soruÅŸturma raporuna ek süre istemeden savunma vermiÅŸ olan tarafların, sonradan ek süre istemeleri ancak, soruÅŸturma heyeti tarafından hazırlanan ek görüÅŸün tebliÄŸinden sonraki süre için söz konusu olabilir. DiÄŸer bir deyiÅŸle, ek süre talebi, yalnız 45. maddede düzenlenen soruÅŸturma raporuna ve ek görüÅŸe verilecek cevap süresi için uygulanmaz.”

[58] Atasayar, a.g.e., s.680.

Aslan, Rekabet Hukuku, s.1257.

[60] Celal, Işıklar, “Ä°dari Yargıda DuruÅŸma”, TAAD, Cilt:2, Yıl:2, Sayı:4, 20 Ocak 2011, s.45-100, s.50, (çevrimiçi), http://www.taa.gov.tr/indir/idari-yargida-durusma-bWFrYWxlfDU3NWM4LWYwZGIyLWE2M2Y3LWQ5OTI0LnBkZnw1NA/&gws_rd=cr&dcr=0&ei=2tc6Wo22JqKF6ATGg4fABg, 13.11.2017 tarihinde eriÅŸildi.

[61] GündoÄŸdu, a.g.m.

[62] Aslan, Rekabet Hukuku, s.1257.

[63] Aslan, Rekabet Hukuku, s.1265.

[64] Aksoylu, a.g.e., s. 42.

[65] EÄŸerci, a.g.e., s.129-131.

[66] Aslan, Rekabet Hukuku, s.1221.

[67] Aksoylu, a.g.e., s.41.

[68] Rekabet Kurulu Nezdinde Yapılan  Sözlü Savunma Toplantıları Hakkında TebliÄŸ, TebliÄŸ No : 2010/2

[69] Aslan, Rekabet Hukuku, s.1239.

[70] Aksoylu, a.g.e., s.43.

[71] Ejder, Yılmaz, “Adli Mahkemeler ve Rekabet Kurumu”, Hukuk MerceÄŸi Konferans ve Paneller, Ankara Barosu Yayınları, 1998-2000, Ankara, 2000, s.134 (çevrimiçi) http://www.ankarabarosu.org.tr/Siteler/1940-2010/Kitaplar/pdf/until2007/98-00.pdf, 13.11.2017 tarihinde eriÅŸildi.

[72] Karslı, a.g.e., s.566.

[73] Buradaki ifadeyi “HMK” olarak algılamalıyız. Bkz. Aslan, Rekabet Hukuku, s.1222.

[74] Aslan, Rekabet Hukuku, s.1233.

[75] Yılmaz, “Usul ve Ä°spat Sorunları”, s.101.

[76] Zekeriya, Yılmaz, İspat ve Delil Rehberi, Adalet Yayınları, Ankara, 2012, s.1464-1465 ; Karslı, a.g.e., s.630.

[77] HamzaoÄŸlu, a.g.e., s.85.

[78] Karslı, a.g.e., s.654-655.

[79] Karslı, a.g.e., s.655.

[80] Aksoylu, a.g.e., s. 37.

[81] Karslı, a.g.e., s.622-630 ; Ayrıntılı bilgi için ayrıca bkz. Hakan, Pekcanıtez / Muhammet, Özekes / Mine, Akkan / Hülya, TaÅŸ Korkmaz, Medeni Usul Hukuku , Cilt:2, 15. Bası, 12 Levha Yayınları, Ä°stanbul, 2017 s. 1886 vd.

[82]Işıklar, a.g.m., s.82.

[83] HamzaoÄŸlu, a.g.e., s. 88.

[84] Yılmaz, “Usul ve Ä°spat Sorunları”, s.101-102.

[85] Ayrıntılı bilgi için ayrıca bkz. Karslı, a.g.e., s. 610-617; Pekcanıtez / Özekes / Akkan / TaÅŸ Korkmaz, Medeni Usul Cilt 2, s.1872-1885.

[86] Uyanık, a.g.e., s.32-33.

[87] Yılmaz, “Usul ve Ä°spat Sorunları”, s.99.

[88] Yılmaz, “Usul ve Ä°spat Sorunları”, s.124-125.

[89] Ejder, Yılmaz, “Rekabet Hukukunda Deliller, Delillerin Toplanması ve DeÄŸerlendirilmesi Üzerine DüÅŸünceler” , Rekabet Hukukunda Güncel GeliÅŸmeler Sempozyumu, 9 Nisan 2004, Kayseri, 2004, s.67-88, s. 75.

[90] Yılmaz, “Rekabet Hukukunda Deliller”, s.78.

[91] Aksoylu, a.g.e., s. 49.

[92] Aslan / Berk, a.g.e., s.128.

[93] Aslan, Rekabet Hukuku, s.1258.

[94] Ayrıntılı bilgi için bkz. Ümit, Kaymak, Ä°dare Hukuku Notları, 17.bası, Themis Yayınları, Kocaeli, 2016, s.65 vd.

[95] HamzaoÄŸlu, a.g.e., s.104 – 105.

[96] Ayrıntılı bilgi için bkz. Kaymak, Ä°dare Hukuku, s.67 vd.

[97] Yılmaz, “Usul ve Ä°spat Sorunları”, s.97.

[98] Aslan, Rekabet Hukuku, s.1288.

[99] Danıştay 10. Dairesi, 1993/1403 E., 1994/5633 K., 10.11.1994 tarihli kararı “… idari iÅŸlemlerin gerekçeli olması ilkesi; iÅŸlemi yapan idareyi yönetsel iÅŸlemin dayandığı maddî ve hukuksal nedenleri açıklamaya, uyguladığı yasayı kavramaya, doÄŸru ve anlamlı olgular ortaya koymaya ve denetim yapmaya zorlar. Ä°ÅŸlemde, gösterilen gerekçe iÅŸlemin yasaya uygunluÄŸunu deÄŸerlendirme, itiraz edip etmeme ve yargı yoluna gidip gitmeme konusunda iÅŸlemin ilgilisine yardımcı olur.”(çevrimiçi), www.karara.com, 13.11.2017 tarihinde eriÅŸildi.

[100] Karslı, a.g.e., s.730.

[101] Aslan, Rekabet Hukuku, s.1307.

[102] HamzaoÄŸlu, a.g.e., s.114.

[103] Ayrıntılı bilgi için bkz. Nedim, Bekri, “Gerekçeli Karar Hakkı”, Ankara Barosu Dergisi, Sayı: 2014/3, s.205-228, s.210-211, (çevrimiçi), http://www.ankarabarosu.org.tr/siteler/ankarabarosu/tekmakale/2014-3/6.pdf, 13.11.2017 tarihinde eriÅŸildi.

[104] Ayrıntılı bilgi için bkz. Kaymak, Ä°dare Hukuku, s.67 vd.

[105] Åžeref, Gözübüyük, “Ä°dari Yargıda Dava Açma Süresi”, AÄ°D, Sayı: 1969/4, s. 3-20, s.6. (çevrimiçi), http://www.todaie.edu.tr/resimler/ekler/7213134b4c57775_ek.pdf?dergi=Amme%20Idaresi%20Dergisi, 13.11.2017 tarihinde eriÅŸildi.

[106] Aksoylu, a.g.e., s. 59.

[107] Ümit, Kaymak, Ä°dari Yargı Notları, 11. Bası, Themis Yayınları, Kocaeli, 2016, s.198-200.

[108] Aksoylu, a.g.e., s. 61.

[109] Åžeref, Gözübüyük / Turgut, Tan, Ä°dare Hukuku Genel Esaslar, Cilt: 1, 11.Bası, Turhan Yayıncılık, Ankara, 2016, s.418-419.

[110] Aksoylu, a.g.e., s.62-63.

[111] Aslan, Rekabet Hukuku, s.1260-1261.

[112] EÄŸerci, a.g.e., s.281-282.

[113] GüngoÄŸdu, a.g.m.

[114] Aksoylu, a.g.e., s. 65-66.

[115] Aslan, Rekabet Hukuku, s. 1306-1307.

[116] Aslan, Rekabet Hukuku, s.1300.

[117] Aslan, Rekabet Hukuku, s. 1306.

[118] Ejder, Yılmaz, “Ä°dari Yargıda Ä°ddia ve Savunmanın GeniÅŸiletilmesi ve DeÄŸiÅŸtirilmesi Yasağı”, Ankara Barosu Dergisi, Sayı : 3-4 , s.11-34 , 1983, s.18. (çevrimiçi) http://www.ankarabarosu.org.tr/siteler/ankarabarosu/tekmakale/1983-3-4/1.pdf, 12.11.2017 tarihinde eriÅŸildi.

[119] Yılmaz, “Ä°ddia ve Savunmanın GeniÅŸletilmesi”, s.14-15.

[120] Kaymak, İdari Yargı, s.170-171.

[121] EÄŸerci, a.g.e. s. 267-268.

[122] Karslı, a.g.e., s.342-351. ; Hakan, Pekcanıtez / Muhammet, Özekes / Mine, Akkan / Hülya, TaÅŸ Korkmaz, Medeni Usul Hukuku, Cilt : 1, 15. Bası, 12 Levha Yayınları, Ä°stanbul, 2017, s. 585.

[123] Danıştay 11. Dairesi , 2007/6930 E., 2007/7002 K., 25.9.2007 T. kararı : “…2577 sayılı Yasanın 31/1. maddesinde ehliyet konusunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na atıfta bulunulmuÅŸ, bununla dava açma ehliyeti (objektif ehliyet ÅŸartı) amaçlanmıştır. Bu itibarla, idari yargı yerlerinde dava açabilmek için genel (objektif) ehliyet koÅŸulu yanında idari dava türlerine göre deÄŸiÅŸen (sübjektif) ehliyet ÅŸartına da sahip bulunmak gerekmektedir. Danıştay'ın yerleÅŸik içtihatlarında, iptal davalarında sübjektif ehliyet ; bu davaların içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri dikkate alınarak, idare hukuku alanında tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen idari iÅŸlemler ile meÅŸru, kiÅŸisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davası açılabilme yeteneÄŸi olarak kabul edilmiÅŸtir. Buna göre iptal davalarında aranan menfaat iliÅŸkisi, davacı ile iptali talep edilen idari iÅŸlem arasında kurulacak makul ve gerçek bir iliÅŸkiyi ifade etmektedir. Bu iliÅŸki, sübjektif bir hakkın ihlal edilmesi gibi güçlü ve açık bir baÄŸlantıya dayanabileceÄŸi gibi, davacının idari iÅŸlemle belirli bir çerçeveye girmesine de dayanabilecektir. Bu nedenle, idari yargı yeri tarafından, menfaat iliÅŸkisinin her davada o davaya özgü olarak saptanması gerekmektedir...”, (çevrimiçi), www.karara.com, 13.11.2017 tarihinde eriÅŸildi.

[124] Kaymak, İdari Yargı, s.115.

[125] Aslan, Rekabet Hukuku, s.1303.

[126] Aslan, Rekabet Hukuku, s.1304.

[127] Kaymak, İdari Yargı, s.195 vd.

[128] HamzaoÄŸlu, a.g.e., s.129-130.

[129] GündoÄŸdu, a.g.m.

[130]Danıştay 10. Dairesi 2002/6056 E., 2002/4133 K., 04.10.2002 tarihli kararı :

“… Ä°lgililer hakkında iÅŸlem yapılması istemiyle Rekabet Kurumu BaÅŸkanlığı’na yaptıkları baÅŸvuruya anılan kurum tarafından 60 gün içinde cevap verilmemesi üzerine ikinci 60 günlük süre içinde dava açılması gerekirken…” (çevrimiçi), www.karara.com, 13.11.2017 tarihinde eriÅŸildi.

[131] Ramazan, ÇaÄŸlayan, Ä°dare Hukuku ve Ä°dari Yargılama Hukuku, Asil Yayınları, Ankara, 2005, s.114.

[132] HamzaoÄŸlu, a.g.e., s.136.

[133] Ayrıntılı bilgi için ayrıca bkz. ÇaÄŸlayan, Ä°dare ve Yargılama Hukuku, s.114 vd.

[134] Kaymak, İdari Yargı, s.104.

[135] Ali Ülkü, Azrak, “Ä°ptal Davalarının Objektif NiteliÄŸi”, Hukuk Kurultayı,

Ankara, 2000, s.331-347, s.332 (çevrimiçi), http://www.ankarabarosu.org.tr/Siteler/1940-2010/Kitaplar/pdf/until2007/00-01.pdf, 13.11.2017 tarihinde eriÅŸildi.

[136] Ayrıntılı bilgi için ayrıca bkz. Kaymak, Ä°dare Hukuku, s.67-90.

[137] Mine, KasapoÄŸlu Turhan, “Ä°dari Yargıda Ä°vedi Yargılama Usulü”, Ankara Barosu Dergisi, Sayı : 2015/3, s.185-219, s.191. (çevrimiçi) http://www.ankarabarosu.org.tr/siteler/ankarabarosu/tekmakale/2015-3/04.pdf, 12.11.2017 tarihinde eriÅŸildi.

Kyrie Irving (image. Deborah.L. Anderson)

While many will argue Stephen Curry happens to be any superstar — he is doing get job earnings of 20.Youth Kids 2023/24 Chelsea Chilwell 21 Away Navy Authentic soccer JerseyOnly two details along with Half a dozen.Youth Kids 2023/24 Chelsea Kirby 14 Away Navy Replica soccer Jersey1 helps per night on the list of very best shooters all of us get ever seen — ankle difficulties along with a absence of country wide coverage possess retained him with the highlight (as well as the All-Star Online game).Youth Kids 2023/24 Chelsea Aggie Beever-Jones 33 Home Blue Authentic soccer Jersey Although up to now as a result of Twelve postseason game titles this kind of springtime,2023/24 Chelsea Charles 21 Home Blue Replica soccer Jersey Curry featuring the actual Warriors deadlocked using Dallas from a pair of online games a chunk within the discussion semis whilst averaging Twenty five details and eight.Alsu Abdullina Chelsea JerseyThree facilitates,Niamh Charles Chelsea Jersey as well as absurd A few.2023/24 Chelsea Kerr 20 Away Navy Authentic soccer JerseyHunting for triples every night.Youth Kids 2023/24 Chelsea Ingle 5 Home Blue Authentic soccer Jersey He’ersus making this Jump.Burstow Chelsea Jersey

So exactly why compare him to be able to Kyrie Irving?Maren Mjelde Chelsea Jersey Apart from the obvious (a couple of next-level point protections holding complete companies on their backs),2023/24 Chelsea Colwill 26 Home Blue Authentic soccer Jersey them has to be thought to be a couple of the almost all mind blowing showmen in the National basketball association.Youth Kids 2023/24 Chelsea Gusto 27 Away Navy Replica soccer Jersey Are both fantastic ballhandlers and also each could load it up when needed.Youth Kids 2023/24 Chelsea Kirby 14 Home Blue Authentic soccer Jersey Irving averaged 23.2023/24 Chelsea Nusken 6 Away Navy Authentic soccer JerseyA few details a casino game this coming year,Womens 2023/24 Chelsea Disasi 2 Home Blue Authentic soccer Jersey and Curry currently carries a number of 20-plus place groups in the 2009-2010 nfl season.2023/24 Chelsea Sterling 7 Away Navy Replica soccer Jersey

So after a couple of business office arguments,2023/24 Chelsea Bright 4 Away Navy Replica soccer Jersey we to inquire about: who’azines far better – Irving or even Curry?Womens 2023/24 Chelsea Bergstrom 47 Goalkeeper Black Authentic soccer Jersey We argue.Beach Chelsea Jersey You opt for.Womens 2023/24 Chelsea Caicedo 25 Away Navy Authentic soccer Jersey

*** *** ***

KYRIE IRVING
At the era of 20,2023/24 Chelsea Enzo 8 Away Navy Replica soccer Jersey Stephen Curry is in all likelihood by far the most enjoyable player from the NBA.Womens 2023/24 Chelsea Gusto 27 Away Navy Authentic soccer Jersey

That’ohydrates zero small feat inside a golden era of natural talent that has LeBron James,Lavia Chelsea Jersey Kevin Durant,Youth Kids 2023/24 Chelsea Reiten 11 Away Navy Authentic soccer Jersey Frank John,2023/24 Chelsea Abdullina 27 Home Blue Authentic soccer Jersey Carmelo anthony precisely what sometimes seems like a thousand different excellent participants.Eve Perisset Chelsea Jersey Playing with the past few 2 or 3 weeks we’onal viewed Curry burst beneath a country wide spot light,2023/24 Chelsea Broja 19 Away Navy Authentic soccer Jersey hitting pretty much every photo feasible on the mind’utes vision — and over a few which were completely unattainable.2023/24 Chelsea Sanchez 1 Goalkeeper Black Authentic soccer Jersey Away stability pull-up threes from the nook,Erin Cuthbert Chelsea Jersey deal layups having bodies traveling by air throughout the side,Macario Chelsea Jersey near 30-foot weapons that splashed properly throughout the net — all from your participant therefore thin that he could match his / her system in to one particular knee of Erika Jordan‘ersus pop denims.Youth Kids 2023/24 Chelsea N??sken 6 Home Blue Replica soccer Jersey

It contradicts reason,Youth Kids 2023/24 Chelsea Kerr 20 Away Navy Replica soccer Jersey which can be why is Curry’ohydrates climb and so fascinating.Cankovic Chelsea Jersey We’ng never seen a player that is comparable to your pet just before,Youth Kids 2023/24 Chelsea Andrey Santos 20 Home Blue Replica soccer Jersey so we don’big t really know what with regards to our self while he looks like the best gentleman in the game alongside Longoria and tony parker,Youth Kids 2023/24 Chelsea Nusken 6 Away Navy Authentic soccer Jersey Harry Duncan and Manu Ginobili.2023/24 Chelsea Chilwell 21 Home Blue Authentic soccer Jersey Costs Simmons graded Curry next within his once-a-year buy and sell value gleam yesterday,2023/24 Chelsea Sanchez 1 Goalkeeper Black Replica soccer Jersey prior to Russell Westbrook,Youth Kids 2023/24 Chelsea Disasi 2 Home Blue Replica soccer Jersey David Shore up,Womens 2023/24 Chelsea Mjelde 18 Home Blue Authentic soccer Jersey Robert and Anthony.Macario Chelsea Jersey

Through all this,Youth Kids 2023/24 Chelsea Cuthbert 22 Away Navy Authentic soccer Jersey a different of the league’ersus most able minded fresh stars has been jammed in your house.Youth Kids 2023/24 Chelsea Bright 4 Away Navy Authentic soccer Jersey Kyrie Irving,Youth Kids 2023/24 Chelsea Enzo 8 Home Blue Replica soccer Jersey this league’s Novice of this year next year and an Eastern Meeting All-Star this past time of year,Jessie Fleming Chelsea Jersey acquired your disaster to be drawn up with the woeful post-LeBron Cleveland Cavaliers and contains nevertheless in order to actually sniff the playoff atmosphere which Curry is blossoming underneath.Womens 2023/24 Chelsea Lavia 45 Away Navy Authentic soccer Jersey She has a break down number of nut incidents and required to conform to a new trainer with Henry Darkish when the 2013-14 time arrives.

And but, I’d nevertheless carry Irving for the long haul.

Given that Curry could be the best participant to observe in all of basketball game, I actually currently detest me intended for keying in these phrase. Nevertheless there’s your firm stand out to make in the event that you’lmost all pick up everyone out and about.

First, the natural statistics, that happen to be eerily equivalent. Whilst Curry is often a in the past excellent player with the dice (Forty five per cent from three-point selection about just about nine makes an attempt per game with 2012-13), Irving isn't any stoop themself at a healthful 39.4 % coming from heavy above his or her vocation. General, each players chance Forty five pct with the floor in 2010 while Curry averaged additional assists (seven to help Irving’s six) as well as a€"- fairly strangely -a€" additional boards (4 in order to Irving’azines Three.Seven). Curry also edged Irving ever-so-slightly within items per game (Twenty-two.In search of to help Irving’ersus Twenty-two.Your five).

But, of course, context is important when reviewing these figures. Although Curry’s scoring online game is more or less defined by the three-point shot (over Forty percent associated with his shots result from deeply, according to Basketball.internet), Irving works by using the threat connected with his / her capturing to look at upward driving a car shelves on the pick-n-roll. At merely Twenty-one, he’azines already one of several league’s best from banging their key defensive player and credit scoring by possibly mid-range or perhaps for the band.

That willingness to operate a vehicle furthermore gets Irving to the totally free put range, wherever they picture Eighty-five.Five percent with all 5 endeavors every recreation in 2012-13 a€"- greater than Deron Williams, Frank Scott in addition to Ty Lawson. Curry’ohydrates moderate assemble simply leaves your pet more prone to contact, so he / she devices more infrequently. Whilst Irving got higher than a 1 fourth involving their tries from your minimal place this coming year, in addition to converted in 55 pct of those, Curry got just below 12 percent associated with his / her shots after that, in accordance with National basketball association.com

In short, they’re the two professional scorers exactly who attempt his or her small business differently. Irving is merely more versatile, and it’utes tougher in order to bunch on safeguarding virtually any one element of his or her video game.

Speaking associated with defense, nicely, not gamer is very extraordinary. Irving, even though, seems to have an increased threshold normally indicate because of his or her entire body. From the appropriate system, as well as Scott Brownish is renowned for the protective schemes, Irving provides the particular sports equipment to become at the least acceptable on that stop. Curry is indeed small which he genuinely can’testosterone levels do much to quit the more physical safeguards.

Of study course, children's in addition to incidents must come into your situation. Although Irving can be Twenty-one with a lot of space to improve (it's the same the group bordering him or her), Curry is probably close to his or her peak at 30. Even though both equally players currently have was battling with injuries, Curry’azines persistent ankle troubles are far more about compared to Irving’ersus series of freak accidents.

Curry happens to be brilliant, as well as perhaps the higher player today. However he could be additionally working together with considerably remarkable teammates, and will be in the peak associated with the powers.

We’onal rarely scraped the counter along with Irving, which is the reason I’m home siding with your ex.
-PATRICK MALEE

Keep reading through to listen for why one of our freelance writers would carry Curry over Irving…

Internet pages : 1 Only two